Hatıralar Sokağı (RAHMETLİ ANNEM BİLE TANIMIŞTI – Fahriye Erdoğan)


Gönül dolusu sevgilerle Merhabalar!
Ebelenen kim. Ebe kim bilmiyorum, kimseye sözüm yok sitenin kurulması yeterli.
Gönül istiyor elbette tüm gönül dostları burada olsun. Onlardan haber alalım.
Birbirimizle paylaşacak yüreğimiz var.

Benim STOP köşesiyle tanışmam farklıydı.
Doğrudur Uğur İlyas’ın programında tanıdım ben o güzel ve özel dostumu.
Bir Türkiye Gazetesi aldım, yazdığı köşesini aramaya başladım. Hiç te bilmiyor tanımıyordum.
Kimmiş bakacağım, tanıyacağım.
Çünkü proğam konuğunun Muammer Erkul olduğunu söylemişti Uğur İlyas Canbolat bey, radyodan yaptığı anonslarında.

Bulamamıştım da M.Erkul’u gazeteyi karıştırırken, oğlum Ali’nin dikkatini çekmiş ne aradığımı sordu. Ben de "Muammer Erkul’u arıyorum" deyince hemen bana gösterdi.
Yetmezmiş gibi biriktirdiği yazılarını da çıkardı ortaya. Meğer oğlum takip eder, yazılarını biriktirirmiş. Sonra ne mi oldu dersiniz?
Ailemizin bir parçası oldu. Rahmetli anneciğim bile tanımıştı Muammer’i.

Onu tanımaksa dünyaya yeni bir pencereden bakmaktı.
Güzel manzaralar vardı o pencereden bakılınca. Güzel dostluklar sevgi dolu arkadaşlıklar sürdü gitti. Rahatsızlıklarım nedeniyle bir kopukluk yaşadım. Ama Muammer’le ara sıra haberleşiyorduk.
Bu bile yetiyordu.

Ama doğrusu (gazetedeki Stop köşemize) o muhteşem mektupları yazan ve yüreğimi paylaştığım insanları da burada görmeyi istiyorum…
Ayrıca buraya her ziyarete gelen aramıza katılan her insana yürek dolusu sevgimiz var.
Ebelenmekten de söz edilince çokkkk ama çok eski yıllara gittim.
Saklambaç körebe oyunları aklıma geldi. En son Muammer, ben ve bir grup Stop köşesi dostları yağ satarım bal satarım oynamış, salıncakta sallanmıştık.
Oyy oyy yine derya gibi hatıralar canlandı.
Sevgiler x sevgiler.

Fahriye Erdoğan

 

Canım benim yaa; ne güzel söyledin PAYLAŞACAK YÜREĞİMİZ VAR!..
Anneciğinin de rahmet alacağı varmış…
Bak ne hatırladım: Kimse bilmez haliyle Fahriye ablanın bir siyam kedisi vardı, ihtiyardı, dişlerinin bazısı döküktü.
Ramazan aylarında gündüz yemek yemezdi, iftarı beklerdi!..
Geçen gün de Yıldız Parkı’nda buluşup futbol oynadığımız gün çekilmiş resimler geçti elime…

NOT:
Bütün bu konuşmalara pek çok kimse yabancı mı kalıyor, yoksa ne güzel bir ortama girdiklerini mi hissediyorlar tam olarak kestiremiyorum.
Ama bu köşenin okuyucularının koyduğu isim hakikatten gerçekti ve gerçek te olur inşallah: "Biz bir SEVGİ AİLESİYİZ" derlerdi…
Bir kişi az veya çok değil, sayı sınırı yoktu…
Kimsenin kimseyi dahil edip çıkaramadığı bir aile…
"Buyur istiyorsan sen de katıl", anlamında…
 M.E.’un bir sözü daha vardı o zamanlar, doğru hatırlayan varsa söylesin: "Herkes severse bile mutluluklar tükenmez" miydi, öyle bir şeydi…
….. Fahriye ablamla aldık mı sazı ele başkasına söz kalmıyor yani…
Sevgiler:)))

NOT 2:
Fahriye abla veya bir başkası da çıkıp; bütün memleketi dolaştıktan sonra doğumgünümde postadan aldığım mektubun hikayesini yazıp anlatsın burada!
🙂

Muammer Erkul

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir