Hatıralar Sokağı (VEHİP SİNAN YAŞIYOR! – Süleyman Eldeniz)

 


Muammer Erkul’lu hatıralar: 6


VEHİP SİNAN YAŞIYOR!

 
Sitemizde, Vehip Sinan için program yapılacağını ve bu programa katılacak isimlere bakınca, hani derler ya; kanım bitlendi…
Bir kaşıntı tuttu ki; sormayın…
İşlerim de yoğun, siteye bile yazamıyorum. Ama bir yandan da kafamda kurmaya çalışıyorum, ben bu programa nasıl gidebilirim? Diye…
Cuma günü (26 Şubat 2010) bir gazetenin de ekinde ilanı görünce, tamam, diyorum. Sen orada olmalısın!..

***

Muammer abilerle içeri girmeden (İstiklal Caddesinde, antika tramvay yolunda) karşılaşıyoruz.
Özlemişim be!.. Bir sarılıyorum, sonra bir daha sarılıyorum…
Üzerinde (gene) kırmızı tişörtü, yüzünde de gülümsemesi var. Tamamdır yani… Güzel bir gün olacak…
(İlginç olan bu gün siyah bir ceket giymiş.)
Ortalarda bir yere oturuyoruz.
Önceleri not tutmayayım, aklımda ne kalırsa o zaten almam gerekendir, diye düşünüyorum. Fakat kürsüye çağırılanlar o kadar güzel cümleler kurmaya başlıyor ki; bu öğütleri es geçemem diye düşünüyorum.

***

1- Vehip Sinan yaşıyor! (Yani hala onunla konuşabilme ve tanışabilme ihtimalimiz var.)
2- Nevzat Bayhan, Kültür A.Ş. Genel Müdürü: "Sanatçılar öldüğü zaman badem gözlü oluyor. Biz bu anlayışı yıkmak için yaşayan değerlerimizi programa aldık" diyor. (Yani sanatçılar öldüğü zaman badem gözlü olmaz. Onlar zaten badem gözlüdür.)
3- Prof. Dr. Sefa Saygılı, psikiyatrist : "Vehip Sinan hassas, nazik, içine kapanık, kendi dünyasında yaşayan bir sanatkardır. Olaylardan çok çabuk etkilenir. Bir dram gördüğü zaman gözyaşı döker, ama sevinçten de gözyaşı döker…"
Bana televizyonda haberleri seyrederken gösterilen dramlara (Filistin, Irak, Afganistan gibi) bakarken ağlayan insanları hasta diye getiriyorlar. Size sormak istiyorum; televizyonda gösterilen dramı seyrettikten sonra neşe içinde yemek yemek mi hastalık belirtisidir, yoksa bize gösterilen bu görüntülere ağlayan mı hasta? Takdir sizin!.."

***

4- Yavuz Bahadıroğlu, yazar : "Vasiyetimdir; bana yazacaksanız sağken yazın… Vehip Sinan zannediyorum ‘Topuz’ kıskanır diye evlenmemiştir… Şunu da iddia ediyorum: Vehip Sinan dinsiz olsaydı dünya çapında bir sanatkar kabul edilirdi…"
5- Mehmet Ali Bulut, gazeteci- yazar: Sehli mümteni (Hem kolay, hem güç manasında bir tabirdir. Yazılışı ve söyleyişi kolay göründüğü halde taklidi imkansız eser demektir) bir çizgisi var. Vehip Sinan çukura düşen, bir yaramazlık yaptığı zaman yakalanan, onca insan arasında kuşun üzerine pislediği, şanssız olandır. Ama hep müsbettir… Sanata düşkündür. Ben yaptığım işten ne kadar kazanırım hesabı yapmaz. Parası da yoktur. Bir resim çerçevesi alır, resmi duvara yapar, çerçeveyi duvara bu resmin üzerine asan parasız bir sanat düşkünüdür. Bilgedir. Felsefeyi çizgiye aktarır."
6- Can Alpgüveç, tarihçi-yazar: Nüktedandır.  Bir gün açık kapımı tıklatarak odama girdi ve ‘Tebrikler Can bey, tebrikler!’ diye bağırdı. Şaşırmıştım, ortada tebrik edilecek birşey yoktu. Hayretle kendisine bakıyordum. Tam, ‘Hayrola Vehip abi!’ demeye hazırlanıyordum ki, yüksek sesle, ‘ Nihayet başardın bunu da başardın!’ diye ekleyerek, pencerenin önündeki saksıya doğru ilerledi.
Camın kenarında irice bir devetabanım vardı. Toprağın dibine, toprağını kabartmak için dal parçası bulamadığımdan, bitmiş bir tükenmez kalem batırmıştım. Eliyle o tükenmez kalemi göstererek:
(O zaman gazetenin para işlerine bakıyordum ya, özellikle cimriliğimizi vurgulayarak)
‘Sonunda kendin yetiştirerek, kaleme bile para vermemenin yolunu buldun ha" dedi…
Şu cümleyi kullandığını çok net hatırlıyorum: ‘Ben sanatçı değil, savaşçıyım. Kendi cephemde savaşıyorum…’

***

7- İsmail Kahraman, eski Kültür Bakanı: Bütün dünyada büyük sanatkarlar (hem doğuda hem batıda) doğum yıldönümlerinde, Türkiye’de ise ölüm yıldönümlerinde anılıyor. Manidardır…
8- Adem Güneş, Fatih Üniversitesi öğr. görevlisi: "Tommiks, Teksas kitaplarındaki yazılar dikkatimizi çekiyordu. ‘Çok şükür’,  ‘ Allah’ın izniyle’ gibi cümleler vardı. Arkadaşlarla iddiaya girdik. Nerden bileyim; yabancı karikatürlerin balonlarını Vehip abi yazıyormuş. Onun sayesinde 2,5 lira kaybettim.
Çocuklarımızı saniyede bilmem kaç kare akan çizgi filmlerle değil, kare kare karikatürlerle yetiştirelim. Değerlerimizi böyle daha net ve kalıcı aktarabiliriz tazelere…
9- Mehmet Şevki Eygi, gazeteci-yazar: Kamil bir insandır. Çile çekmiştir. Binlerce karikatürü arasından yüz tanesinin seçilip, bir albüm haline getirilmesini istirham ediyorum.

***

Gürbüz abi rahatsızlığından dolayı gelmemişti. Ben de Mehmet Nuri (Yardım) abiyi yakaladım. Kütüphanemde imzalanmamış bir kitabı (Edebiyatımızın Güleryüzü) vardı. Onu imzalattım. Kubbealtı neşriyatta kendisini ziyaret etmediğim için sitem etti. Söz verdim, en kısa zamanda uğrayacağım.
Sonrası…
Muammer abinin çektiği güzel fotoğraflar ve onun sayesinde hediye edilen ‘Topuz’ kitaplarıyla (üç cilt renkli albüm) programı bitirdik.

Süleyman  Eldeniz

 

Eski Kültür Bakanı İsmail Kahraman ve Yavuz Bahadıroğlu ile…


Can Alpgüvenç ve Muammer Erkul ile…


M. Nuri Yardım, Prof. Dr. Safa Saygılı ve C. Alpgüvenç ile… 


Mehmet Nuri Yardım ile…

 

 

1 Yorum

  1. Çok teşekkürler Süleyman Bey bu güzel hatıra için 🙂

    İyi ki tutmuşsunuz o notları, iyi ki yazdınız ve paylaştınız bu güzellikleri bizlerle.
    Orda olamasak da, bu yazılanlarla hissettik bir nebze…

    Hicran Seçkin

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir