Bir sabah…
Çocuklar tarafından dahi bilinen sırla uyandım, hayatın orta yerine…
Çocukların bile bildiği…
Ve uyguladığı…
Çocuklar gibi; “bakmaya” başladım sonra… Çocuklar gibi; “gülümsemeye” başladım ardından…
Sonra ne oldu, biliyor musunuz?..
İnsanlar da bana bakmaya başladı ve sizler de bana gülümsemeye başladınız!..
Kime yetmez ki bugün, bu iki sır?
Doğarken, solukları da içlerine sokulmuş olan bebeklerin, ilk öğrendikleri şey; yutmak ve çıkarmaktır…
Sonra?..
Bakmak!..
Ve sonra?
Gülümsemek!..
Gerçekten de, bu satırları ardı ardına okuyunca, insanın zihninde başka bir perde açılıyor sanki, değil mi?
Saf bebek bakışlarını ve tertemiz bebek gülüşlerini neden hatırladığımız ile, anladıklarımız arasında bağlantılar kurmaya çalışıyoruz…
Çocuklar gibi bakmaya ve çocuklar gibi gülümsemeye başladıktan sonra, çocuklar gibi; “yazmaya” da başladım sonra…
Bir çocuk gibi, kalpten kalbe yazmak demek; yazdıklarımı okuyacak olanların da ta canının ortasına gülümseyerek bakmak demekti, hem de görmeye çalışarak!..
…..
İşte, bütün sırlarımı öğrendiniz artık bugün;
Aynısını yapabilirsiniz siz de…
Başka sırrım yok çünkü;
Bunlardan ve bunları anlayanları sevmekten başka!
Bir sabah… Çocukların bile bildiği… Ve üstelik, çocukken tek tek hepimizin biliyor olduğumuz sır ile uyandım…
Uyanınca fark ettim ki, asıl uyanmak; unuttuklarımızın farkına varmış olmaktı!..
Sonra, insanların gözüne bakıp, gülümsedim… Ben onlara bakıp gülümsediğim zaman, onların da bana bakıp gülümsediklerini fark ettim…
Bakınca; gördüğümü fark ettim…
Bakmak ile görmenin… Ve yürek ile kalbin farkı olduğunu anladım. Yani insanın hayvanı ile insanın insanı arasında… Yani insanın öleniyle ölmeyeni arasında!
Bunlar, bu laflar boşuna değildi; ey yüreğimin ortasına kuşlar gibi tünemiş olanlar; pırr diye uçmayın sakın!..
Çünkü, kalbe doğru yolculuğumuz var; insana doğru, bakmaya doğru, görmeye doğru, gülümsemeye doğru ve sevmeye doğru…
Hoş gelsin aşk!..
Stop
Muammer Erkul
16 Haziran 2005 Perşembe