Hürmüz’ün tercihi!..
Eskiden, bir “roman” gibi, belirli bir noktadan başlıyordu siyasî konuşmalar; gelişiyor ve bir sonuca bağlanıyordu…
Bir destan gibi (en azından) konuşanın ağzını, dinleyeninse gönlünü dolduruyordu.
“Zaman”ları vardı ayrıca anlatılanların; gelecek zaman, şimdiki zaman, geçmiş zaman gibi…
“Bizim kasabaya na şu yandan yol gelecek, tee böyle gidecek!..”
Her kafadan “AYNI” sesin çıktığı ve sabırla beklenildiği yıllar ne güzeldi kim bilir!..
…..
“Kasabaya yol gelecek…”
“Yol gelecek kasabaya…”
“Yol kasabaya gelecek…”
Ömrü olan, bu cümleyi “şimdiki zaman” olarak da, “di’li geçmiş zaman” olarak da kullanabiliyordu. Çünkü yola çıkmış olan yol, beklenilen zamanın önünde veya sonunda, ama neticede, nihayet geliyordu ya kasabaya!..
…..
Emindi insanlar;
Beklenilen “YAR” idiyse, kavuşulacaktı!..
Bir gün baktılar ki; artık “laflar” geliyor yoldan önce, sudan önce, “ceryan”dan önce…
“İktidar”dan ve “iktidarsızlıktan” bahsedilmeye başlandı kıraathanelerde…
Sonra da hükümet denen “âfet”in, meğer adının “Hürmüz” olduğu ve bir “âfet” gibi yedi koca arasında mekik dokuduğu çıktı ortaya!..
İşte ondan beri hayât-ı ictimâiyyede letâfet, taamlarda nefaset ve sofralarda bereket kalmadı…
İşte ondan beridir; muktedir olduğunu sanan kovaladı, Hürmüz kaçtı… Hürmüz kaçtı, iktidar sahibi olduğunu sanan kovaladı!..
Fakat ne bir idi kocası Hürmüz’ün, ne üç, ne beş!..
Şimdiye kadar hep aynı sesin çıktığı kafalardan, artık “ayrı ayrı” sesler çıkmaya başlamıştı…
Son kaçtığı kocanın kim olduğu haberi henüz bizim burdaki kahvehanelere ulaşmadan Hürmüz başka biri tarafından dağa kaldırılır olmuştu!..
“Kasabaya yol gelecek” diyene;
“Yoluna git hemşerim, denir oldu…
Ne yolundan bahsediyorsun, Hürmüz kendine bir yol çizmeden?..”
…..
“Yoluma mı gideyim?..
Hürmüz kendine bir yol çizmeden yol mu gelmez?..
Bizim kasabanın yolu, suyu, “ceryan”ı Hürmüz’ün koca tercihine mi kaldı yani?..”
“He yaa, ne sandıydın?..”
“Vah vaaahhhh… Vay başımaa!..”
———————————————————
Mesajlar
* Yürek, umutlara gebe olduğundan beri, dostluklar; ayrılıklara yenik düşmedi hiç. Gönlümüz darağacındayken, ölüme küsüp, sadece dostlarımızı sevmeyi sevdik biz!.. Se..
* Hani uzaktaki yıldız parlak gelir insana. Uzakta olduğun için tutkunum sana. Hani en güzel aşklar imkansız gelir ya, imkansız olduğun için aşığım sana… Sm..
* Kumdan bir kale tüm hayatım. Sahilden az ötede güvensiz bir barınak biliyorum kopacak fırtınadan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bekliyorum… N.
* Dualarımda, rüyalarımda, yüreğimdesin. Bütün yolların sana çıktığı günlerdeyim. Dostluk senden ibaret, fedakarlık ve herşey seninle değerli. Anlatamadıklarımsın! Ze..
* Hayatın kaynağı sevgiyse eğer; sevgi bir tutku, tutku bir amaç, amaç bir şeyleri paylaşmaksa, paylaşmak dostluk, dostluk hatırlanmaksa aklımdasın her an… Se..
* Seni ne kadar çok sevdiğimi düşünüyorsan, yağmurlu bir havada ellerini aç, tutamadığın her damla yağmur kadar!.. Zy..
* Belki sevilmek, çok güzel bir duygu; egoyu besleyen. Ama ben sevilenin değil, seni seviyorum diyebilenin cesur yüreğini tercih ederdim, yüreğinden öpmek için. SY..
Mektup
… Ben Zeynep. Bugünkü yazıyı fotokopi çektirmek için gittiğim bayi; “Bu adam benden daha bahsetmedi, her gün köşesini okuyorum” dedi. Adamla aramız açıldı, selamını söylemiştim…
Senden bahsetmiştim. Köşe yazılarını okuması güzel de, her gün, “Benden bahsetmedi” diye kapris yapıyor. Neyse ya, ben köşemi seviyorum…
Marketin adı YAĞMUR GIDA. Adamın ismi TAHSİN PAY. Gazetemi ordan alıyorum, alamadığım günler ise okuyup geri bırakıyorum, bazen de fotokopi çektiriyorum…
Zeynep, 10 Nisan-Konya
…..
(Kendi ailelerinden, yuvalarından uzakta öğrenim gören okuyucularımızın da gazetemizi okumaları konusunda böyle minik yardımlarda, kolaylıklarda bulunan herkese; Konyalı Tahsin Bey’in şahsında teşekkür ediyorum… sağolsunlar varolsunlar, dükkanları bereket dolsun inşaallah…)
Merhaba sevgili Muammer Erkul
Yazılarını zevkle takip ediyorum.. O kadar enteresan olayları edebi tarza merak uyandırıyorsun ki, bana bile ilham veriyorsun.. İleride çok önemli bir yazar olursam senden esinlendiğimi her fırsatta belirteceğim. Ve ben hiçbir yazara böyle bir yaklaşımla teşekkür etmedim. Çünkü yazar, adı üstünde yazardır. Arayıp teşekkür etmek bilmiyorum ne kadar gerekli… Belki zamanını çalmış olabilirim diye düşündüğüm oldu.. Ama senin zamanını da çalsam bunları size iletmek ihtiyacı duydum… Bir insanı makale okutmaya ve makale yazmaya sevkeden bir yazar olarak sizi canı gönülden kutluyorum. Başarıların bizleri daima gururlandıracaktır. Sen bir harikasın Muammer, yolun açık okuyanın bol olsun…
* M. Söyler-Cerrahpaşa
…..
(İnanıyorum… Başaracaksın… Ve ben günün birinde, senin dilinle zikredilmekten, senin kaleminle hatırlanmaktan gurur duyacağım… Hadi bakalım, göster kendini… Bekleyen HEPİMİZİZ bundan sonra, senin başarı haberlerini. Sevgiyle)
Stop
Muammer Erkul
17 Nisan 2001 Salı