Şiir, şair, sinek, saz… [02 Nisan 2006 Pazar]

Her kelime;
Çok önemli olduğu için konur oraya!
…..
Şiir;
Her harfe bir yük çektirmek, demektir…
Her kelimeyle bir denge kurmak için yazılır mısralar, dizilirler alt alta…
….
Şair, bunu bilmediği sürece şair değildir!
Şair olmayanın yazdığıysa, şiir değildir!

Sana yorumum: Şair olabilirsin…
İstersen!

Bana bu yazdıklarının; üzerinde ça-lı-şıl-ma-ya ihtiyacı var…
…..
Tarlana düşmüş ekinin;
Rahmet altında yeşerip yaptığı başak değil ki, sofraya koyduğun ekmek!
…..
Hangi tırpanı, hangi döveni gördün?
Hangi değirmenden… Hangi tekneden… Hangi fırından geçtin de geldin?
Cevap ver bana eyy şiire sevdalı kız?..
…..
Sonra da yazdıklarına iyi bak, ve yoğur onları…
Çünkü el de senin, gönül de senin, şiir de…
Ve yarına kalacak olan isim de!

Şiire sevdalanmak şair olmaya yetmez…
Adını bilmediğin bir güzele bakıp yüreciğinin titremesi başkadır; gerdeğe girmek bambaşka!
Şiir, en zahmetli kocadan daha derttir insanın başında!
Uykunun en tatlı yerinde;
-Kalk, diye kükrer!.. Gönlümü yap, ninni söyle, uyut beni, ört, sakla, ısıt beni!..
“Hayır” diyemezsin hiçbir zaman…
Dersen, “Ayrılık rüzgârları” bile girebilir araya!..

Eskiden, dergide çalışırken, çook kişi gelirdi; “ressam olacağım”, diyerek…
En kolay ölçü; “defol git” demekti!
İlk kovuluşta “defolup” gidebilenler, zaten “ressam olamayacak” olanlardı hep…
Kalanlar ise; yüz kere kovulmuş…
..ve bin kere daha kovulmayı göze almış olanlardı!

Sivrisinek saz çalıyor, ey şair;
Anlıyor musun?..
 

Stop
Muammer Erkul
02 Nisan 2006 Pazar

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir