(Son boks gecesinin ardından)
Boks müsabakaları yaklaşık otuz sene aradan sonra yeniden izleyici buluyor, tekrar seviliyor, taze bir hevesle yazılıp konuşuluyor.
Bu spor için yıllarını vermiş kimseler arasından “kahramanlar” çıkıyor/çıkarılıyor ve bu kişiler, kendi arkalarından gelenlere/gelecek olanlara örnek oluyor…
Kahramansız kalmış/ bırakılmış koca bir toplumun çocukları/gençleri, izleyebilecekleri/adımlarına basacakları kahramanlar arıyor…
Bu hep böyle oldu ve hep böyle olacak…
İnsanlar kendilerine kahramanlar bulur ve onların takip ederler…
Kahramanlar örnek olur; iyi örnek veya kötü örnek, ama örnek!
Boks spor mudur, değil midir; tartışıladursun bir kenarda. Boks; erkek çocuklarını köçekliğe özendirmekten iyidir…
Göğsüne çizdirdiği hilalle yıldızı… Eldiveniyle gösteriyorsa, “Gomez” adında bir siyahî adam… Hem de tam rakibini, ringde yere serdikten sonra… Bu, şu demektir: “Ben bu zaferi, bu hilal ile yıldıza gönül verenler için kazandım” demektir…
Zaferler; tombaladan pul çeker gibi kazanılmaz…
Her başarı/zafer; kimselerin görmediği zamanlarda dökülen terlerin, dökülen gözyaşlarının, dökülen emeklerin ürünüdür…
Ülküsüne baş koymuş bir insanın hedefini, hayalini beğenirsin veya beğenmezsin… Vardığı noktayı över veya yerersin; bu ayrı iş, başka konu…
Şimdi dikkat!..
Benim kahramanım kazandığı zaman, bir başkasının kahramanı kaybetti!..
İncelik anlaşılıyor mu?..
Öyleyse;
“Benim hayalimi süren insanlar” daha çok okuyacak, daha çok çalışacak, daha çok ter dökecek ve daha çok dişini sıkacak!
Benim kahramanım “sen”sin! Ve senin kahramanın, ben…
Böyle olması lazım…
Ya da; başka yolu yok: Kim daha fazla çalışır ve kazanmayı daha çok isterse, kazanan o olacak…
Boks, sadece adam dövmek değil. Öyle olsaydı maçları sadece fil gibi iriler ve öküz gibi kaba kuvvetliler kazanır ve şampiyonlar listesi; kas yığını birçok kafasız adamın adı, olarak konulurdu önümüze…
Hâlbuki bakıyorsunuz; kahramanlar efendi insanlar, gayet zeki adamlar, yürekli ve çalışkan kimseler…
Veya şampiyonlar, genellikle böyle kahramanlar arasından çıkıyor…
Büyük sporculara bakın… Onlar da; büyük kahramanlar gibi, büyük idealleri olan insanlar!
Dedelerimiz işte bu tanıma “pehlivan” diyor…
Kendi beni için çalışanlar da kazanabiliyor. Ama bir büyük hayali olanlar, hedeflerine yaklaştıkça/ulaşabildikleri takdirde; kendileri kazanmış oldukları gibi…
..onlardan kuvvet alan çok sayıda kişinin bayrağı, hayallerinin simgesi ve manevi gücü oluyorlar…
Daha ne diyeyim?..
Söz bitti!
Stop
Muammer Erkul
28 Haziran 2007 Perşembe