Eski kitabımı getirdi bir arkadaşım, sonra da cebindeki kalemlerden birini rastgele çekip üzerine koydu ve önüme doğru sürerek;
“Şu kitabı, artık imzala!..” Dedi.
Kelimeleri vurguluyor; sanki kendisini arkaya attığımı ve ona, herkese davrandığım gibi bile davranmadığımı ima ediyordu!..
Aldım kitabı, bir iki sayfa çevirdim…
Baktım ki iki sene evvel, hem de aynı ayda imzalamışım ben bu kitabı… Yıllar önce yazmış olduğum hoş satırlarımı okudum, tebessüm ettim ve yüzüne bakarak sordum:
“Ne yazayım?..”
“Ne yazarsan yaz”, dedi.
Demek ki aynı kitabın içinde iki ayrı zamandan da hatıra kalmasını istiyordu… Ben de iki sene önce yazdığım “aynı” sayfaya, iki sene önce yazdığım satırların “aynısını” yazmaya başladım…
Tam bitirirken eğildi ve yazıya doğru dikkatle bakarak;
“Bi’dakka, dedi…
Sana verdiğim kalem KIRMIZI mıydı yoksa?..”
Ben “evet” derken herşey açığa çıktı… O an farkına vardım ki; iki yıl önce yazdığım satırlar toz pembeye çalan uçuk turuncu idi… Çok hafif-silik ama çok güzel-özel bir renk…
Ama, arkadaşım renk körüydü!..
Yazmayı seçtiğim renk yüzünden, duygularımı ifade eden kelimelerimi seçemiyordu kağıdın üzerinde!.. Tam iki sene önce yazdığım satırları farketmemişti ve iki senedir de kendi kitabının yazmamı istediği sayfasına hiçbir şey yazmadığımı sanmıştı!..
…..
Sonra beraberce ve dikkatlice baktık;
Sayfaların gölgesiyle karışan eski satırları sayfaların gölgeleri renginde “görüp” gülüştük!…
Şimdi bu hadisenin, benim başıma bu şekilde gelmesini bir yana bırakıp, kendinizi düşünün; ne kadar sık yaşıyorsunuz aynı şeyleri, değil mi?..
Bir güzel satır yazıyorsunuz… Bir iyilik yapmaya çalışıyorsunuz… Karşınızdaki için bir fedakârlıkta bulunuyorsunuz, ama bütün bu yaptıklarınız…
Gö-rü-le-me-ye-bi-li-yor!..
Değil mi?..
Ve bu durum bize, senin veya onun kötü olduğunu fısıldamak yerine;
“KALEMİMİZİ DEĞİŞTİRMEMİZİ” söylüyor aslında, değil mi?..
Stop
Muammer Erkul
21 Ağustos 2002 Çarşamba