Kara delikler [01 Nisan 2004 Perşembe]

Lavaboyu doldurun, ve sonra açın deliğin ağzını. Su, dönerek emilmeye başlasın bu delik tarafından…
Şimdi de, lavabonun içinde ne varsa suyla birlikte emen bu deliğin “arkası” olmadığını düşünün…
Yani, küvetin içindekilerin eksildiğini fark edin, emilişi görün… Böyle bir emişi olduğuna göre de bir deliğin var olduğunu bilin; ama bunun bir ardı olmasın!..
Su girsin deliğe bu yandan, ama diğer yandan veya bir başka yerden çıkmasın…
Ve suyla birlikte bu noktada kaybolan her şeyden de bir daha haber alınamasın!..

Bunu büyütelim şimdi; hem de akıl almaz boyutlara kadar…
Öyle ki; çevresinde sayısız dünyalar dönen sayısız yıldızların birleşmesiyle oluşan sayısız galaksileri bile bir ucundan yakaladıkça yutabilecek kadar büyütelim bu delikleri, öyle düşünelim…
Ve bunlarda doymak, dolmak, tıkanmak olmasın…
Ve bunlar bir yerde sabit olmasın, yani boşluğun içinde geziyor olsun…
Şekli, boyu, kütlesi olmasın…
Görünmeyen bir silgi gibi; her ne çıkarsa önüne, bu alemde mevcut olan bildiğimiz her varı yok ediyor olsun… Canlı veya cansız, mekan veya zamanla ilgili her şey; ona bir defa ulaştığında bir daha ulaşılamaz olsun!..
…..
İşte uzay boşluğundaki çok sayıda bu bilinmezlere “kara delik” diyorlar…

Bu kara delikler, bizim konumuz olmazdı… Eğer; kara deliklere benzeyen insanlar aramızda dolaşmasaydı!..
…..
Bu söz, bir suçlama değildir, bazılarını…
Hatta bu söz, bir savunmadır bazılarını; tehlikeye karşı hazır durmaları için!

İnsan; zamanın ve mekanın içindedir…
Zaman bir denize benzer, mekan ise insanın kayığına…
Duygular; kişi için rüzgardır, yelkenlerine dolan!..

Sırası değil tekrar biliyorum kara deliklerden bahsetmenin. Ama bu meçhul seyyarlar, gezici bilinmezler; lokma lokma uzayı yuttuğu gibi içindekilerle birlikte; kapağı açılmış deliklerin küvetteki suyu çektiği gibi; dipteki anaforlara doğru emiliyoruz, denizlerimizle birlikte!..
Kara delikler; zamanı ve mekanı…
Kara deliklere benzeyen insanlarsa; duyguları bile yutuyor!..

İnsanlara,,, bakın önce;
Bir anafor gibi, bir hortum gibi; sizde ve çevrenizde güzel olan ne varsa silecek, emip yok edecek kimselerden uzak durun!..
Zaman ve mekan ve duyguların da erozyonu var…
Dağlar çıplak kalınca, bir daha toprakla örtülmesi (neredeyse) mümkün olmuyor!

………

HUZURA DOĞRU-2
Bu kitap (serinin ilk kitabı gibi) kendi konusunda bir şaheser… Yaşanan salgınları gören bir hekim dikkatiyle seçilip kaleme alınmış konular, ve yine çareleri de ilaç gibi sunulmuş.
İçinden çıkmakta zorlanılan çetrefil konular, yaklaşık 50 kadar başlık altında; gayet rahat anlaşılacak biçimde anlatılmış.
Benim merak ettiğim hep şudur: Kendimizin bile anlamakta zorlandığımız bazı konuları, hiç bilmediği için bize soran kimselere anlatabilmek için neden uğraşır durur, eziyet çeker ve çektiririz; bunun için hazırlanıp-basılmış bir kitabı alıp okutmak varken?.. O kitap, işte bu kitap!..
Huzura Doğru-2 / Osman Ünlü imzalı. BKY (Babıali Kültür Yayıncılığı) tarafından basıldı. Tel: (0212)454 21 65 – 454 21 67, Faks (0212)454 21 71 Site adresi: www.bky.com.tr Mail ise: bky@bky.com.tr

Stop
Muammer Erkul
01 Nisan 2004 Perşembe 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir