Karadelik” nedir, biliyor musunuz?
Şimdi, kocaman bir anafor düşünün… Anafor, anafor; hani denizlerin, göllerin, nehirlerin içinde oluşan ve suyu, üzerinde taşıdığı her şeyle birlikte emip diplere çeken emme gücü… Hani, doldurduğunuz lavabonun; bütün köpük ve kırıntıları sürükleyerek döne döne boşalması gibi…
Bir karadeliği anlamak için, belki de tıpasını çekmek gerekiyor dolu bir küvetin… Ama, uzay boşluğunun içinde!
Dünya değil, güneş sistemi değil, içinde çook daha fazla güneş sistemleri bulunan Samanyolu Galaksisi; siz, içinden çıkarken deliğini açtığınız dolu küvete düşürdüğünüz bir kaş kılınız kadar bile değil!..
Yine de, koooskocaman uzay boşluğuna, bir tanecik bile kara delik,, az değil!
Küçük çocukların büyük büyük cepleri olur…
Küçük çocuklara büyükleri paralar verir…
Peki küçük çocukların ceplerinde niye durmaz paralar?
Çünkü küçük çocuklar, akıllı değildir;
Ceplerindeki küçük delikleri dikecek kadar!..
Delinin birinden kurtulmak istedikçe çeşmeye yollarlarmış. O da kovayı alır gider, doldurup getirirmiş… Bir gün, ya o insanların canını fazla sıkmış veya oradakilerden biri muziplik yapmak istemiş; kovasına delik açmışlar… Sonra da: “Şu kovayı dolu getir” demişler…
İşte o gün çeşmeye bir gitmiş deli, hâlâ dönememiş!..
Toprak, kaya, toz… Ateş, su, hava, gaz… Ses, ışık ve hatta zaman… Ne varsa yutacağı için; bir tane bile karadelik çok uzay boşluğuna!
…..
Bir cebe mangır konmuş, yahut altın bir sikke… Veya geçmez bir kuruş, ya da beşi bir yerde…
Fark etmiyor;
..delik yamanmadıkça!
Bir odada, sen bana her gün… Ama her gün iki saat… İyilikten, güzellikten, doğruluktan… İlimden, irfandan, kültürden… Sanattan, estetikten, edebiyattan… Geçmişten ve gelecekten bahsetsen nasıl olur?..
Ben nasıl olurum?.. Sen nasıl olursun?.. Hatta masamız, sandalyelerimiz, koltuklarımız nasıl olur? Yerdeki kilimimiz, penceredeki perdemiz, asılı avizemiz nasıl olur; bir ay sonra, bir yıl sonra, on yıl sonra?..
Ne kadar heyecan duyardım biliyor musun, bunu düşündükçe;
..kara delikler olmasaydı!..
Lavaboyu, küveti dolu tutamazsın, ve cebini… Deliğini kapatmadıkça!
Bir karadelik bile yeter; bütün uzayı emmek için… İçinde hangi güzellikler olsa da!
Onun için, birbirine; “televizyonunuz kaç ekran” diye sordukça insanlar… Sanki ben; “karadeliğiniz kaç ekran”, dediklerini duyarım…
Karadeliğiniz kaç ekran?
Deliğiniz kaç ekran?
Stop
Muammer Erkul
24 Şubat 2006 Cuma