O sabah heyecansız olanı yoktu sanırım aralarında. Elleri ayakları dolaşıyor, cümleleri karışıyor, yürekleri tıpırdıyordu okul yolunda… Çünkü son günüydü okulun; karneler dağıtılacaktı…
Mahallelerden gelen cadde ve sokaklardan üçer beşer yürüyenlerle, okulun bahçesine toplanıyordu herkes…
Karne günü; tören günüydü de aynı zamanda ve ödül günüydü…
Karne günü; ak koyunla kara koyunu ayıracaktı biri birinden…
Kimisi karnesini beğenmediği zaman; annem benimle ilgilenmedi, diyecek… Kimi de; babam bana hiçbir şey öğretmedi, deyip sızlanacaktı. Fakat neticede herkesin eline karnesi verilecekti…
Anne-babalar ise, ya arkadaşlarının arasında yüzünü kaldıramayan gözü yaşlı bir evladı takıp götürecekti peşi sıra, veya sevinçle hoplayan çocukların ebeveynleri olarak, kendileri de takdir göreceklerdi…
Nihayet bayrağın altında toplandı insanlar…
Biri konuştu, sonra birileri daha…
Sonra sınıf sınıf dağıldı herkes, hatta velîler de yalnız bırakmadı bazı yavruları, karneleri verilirken…
Bu yalnız bırakılmayanların çoğu; zaten, yalnız bırakılmamış olanlardı, koskoca bir eğitim, çalışma ve sınav dönemlerinde!..
Hazırlanmış karneler çantadan çıktı sonunda. Sınıf öğretmeni, bir isim söyleyerek; en üstteki karnenin sahibini çağırdı yanına. Uzattı karneyi… Sevinç çığlıkları duyulmuyordu ortada, fakat karnelerini beğenenlerin gözlerindeki yıldızlar ışık dolduruyordu sınıfa!
Herkesin heyecanı aynı değildi; bazısı sürüklenen adımlarla yürüyordu öğretmenin yanına, ama belli ki bir kanaat notuyla geçiverdiğini görüyordu sınıfını… Bazısı da topuklarını yere vurarak almaya gittiği karnesinde umduğunu bulamıyordu!..
Sevinç çığlıklarıyla itiraz homurtuları biri birine iyice karışınca okul müdürü, kısa bir konuşma için tekrar topladı herkesi ve dedi ki:
-Sevgili öğrenciler ve kıymetli ana babalar… Acı tatlı anılarla dolu bir çalışma yılını geride bıraktık… Bugün artık çalışma günü değil; toplanmış not ve kanaatlerin karne üzerinde görülme günüdür.
Sonuçlara bakınca söyleyebiliyorum ki bugün; her başarmış olan kişi, kendisinden önce başarmış olanlara baktı, onları örnek aldı ve onların uyarılarına dikkat etti. Ve bu güzel sonuç geldi…
Canı o an ne yapmak isterse yapan, içindeki dürtülerin peşinde koşan… Ya da, daha sene sonuna çok var, nasılsa ben çok akıllıyım, bir ay çalışıp her şeyi öğrenirim, diyerek kendini kandırmış olanların şu anki durumu ise, malum!..
Bugün itiraz etme günü de değil artık… Sene içinde herkesin kendisi için hazırlamış olduğu sonuca katlanma zamanı bugün…
Bugün, hatırınıza getirmeniz lazım olan bir tek cümle var ki, o da şudur:
Öğretmenleri yazmış bile olsa; herkes, kendi karnesini yine kendi doldurdu!..
Hak edenlere iyi tatiller diliyorum…”
Stop
Muammer Erkul
12 Haziran 2005 Pazar