Kayseri nerede? [21 Mart 2001 Çarşamba]

(Birbiriyle bağlantılı üç konudan birincisi)
Ben yeni farkettim Kayseri’nin nerede olduğunu, biliyor musunuz?.. Ve Kayserili “uyanıklığının” ise, taa Kayseri’yi ilk kuranlardan geldiğini anladım…
Kayseri nerde, siz de öğrenmek istiyor musunuz?..

Türkiye’yi tutun iki ucundan ve bir mendil gibi ikiye katlayın. Şöyle yukarıdan aşağı bir çizgi belirdi mi? Güzel!..
Şimdiyse demin tutmadığınız iki kenarından tutarak katlayın haritayı, yani ortada beliren iz bu defa soldan sağa doğru uzasın. Oldu mu?..

Dikkat edin şimdi;
Memleketin yukarısından aşağısına ve bir yanından diğer yanına (ama tam ortasından) geçen iki çizgisinin birbirini kestiği noktada ne yazıyor?
“Kayseri” mi?..
İyi!

Bu bilgi beleşti!..
İnanmayan alsın eline cetveli, bir de kendisi ölçsün…

Günün biriymiiiş…
Kayseri’nin ilk ve son şaşkını, takmış çıkını değneğinin ucuna ve düşmüş yola…
El etmiş gördüğü ilk arabaya, yanında durmuş ve sormuş şoför:
“Nereye hemşerim?..”
“İzmir’e gidiyorum, demiş şaşkın. Beni de alsana…”
“Sen yolun tersinde bekliyorsun, demiş adam. Ben Pınarbaşı yönüne gidiyorum, ordan da Malatya’ya uzanacağım…”

Biraz sonra başka birini durdurmuş bizimki;
“Beni İzmir’e yakın bir yerlere atar mısın?” diye sormuş…
“İzmir’e gitmek istiyorsan yolun öbür tarafında bekleyeceksin” demiş şoför ve basmış gaza…
Az sonra başkasını durdurmuş adamcağız, biraz sonra bir başkasını, sonra birini daha, sonra bir diğerini… Bıkmadan bir daha, az sonra birini daha… Bir vasıta daha, bir otomobil, bir kamyon, bir tane daha…
…Tuhaf olanı neymiş biliyor musunuz?..
Memleketin tam orta noktasındaki adam… Yerinden hiç kıpırdamadan… Her geçen arabayı durdurduğu… Ve İzmir civarına gitmek istediğini söylediği halde;
Her geçen arabanın sürücüsü…
Ona, yolun öbür tarafına geçmesini…
Ve diğer istikamete giden vasıtaları durdurmasını söylüyorlarmış…
Acaba neden?
….
(Sıkıntı basmasın… Azıcık daha sıkın, çünkü ben sıkıyorum dişimi!)

Sürücüler biliyormuş, adam biliyormuş ve herkes biliyormuş İzmir’in o tarafta değil, şu tarafta olduğunu…
Sürücüler biliyormuş, adam biliyormuş ve herkes biliyormuş o tarafa değil sadece bu tarafa giden vasıtaların İzmir’e gidebileceğini…
Sürücüler biliyormuş, adam biliyormuş ve herkes biliyormuş İzmir’e gitmek isteyen birinin, yolun bu tarafında beklemesinin, ancak boşu boşuna bir zaman kaybı olacağını…
Sürücüler biliyormuş, adam biliyormuş ve herkes biliyormuş İzmir’in o tarafta değil, bu tarafta olduğunu daa; neden bu taraftan şu tarafa doğru giden arabaları durdurup durdurup avucunu yalayıp durmaktaymış bu şaşkın adam?..
….
Ben nerden bileyim?..
Siz bunu kendi kendinize sorun!..

Çiçekten başka ne var ki?..
(Birbiriyle bağlantılı üç konudan ikincisi)
Bir adam büyük bir bahçede çalışıyordu.
Sabahtan akşama kadar yerlere dökülen dalları, yaprakları süpürüyor; rüzgarın uçurduğu kumları temizliyor; kuşların, kedilerin ve köpeklerin pisliklerini alıyor; söz dinlemez çocukların attığı şeker, çikolata kağıtlarını, çerez ve meyve kabuklarını topluyordu.
Bütün gün bu işle uğraştığı halde sabah bir bakıyordu ki; yapraklar, dallar, kağıtlar yine yerde!.. Bir yandan topluyor, siliyor, temizliyor; diğer yandan da gözleri, köşede bucakta kalmış artıkları, yeni dökülmüş çöpleri görmeye çalışıyordu…
İşini çok iyi yapmaktaydı bu adam. Pür dikkat çabalıyor, gözleri çöplerden başka hiçbir şey görmüyor, hayatı tamamen “ÇÖPLERE KONSANTRE” olarak geçiyordu!..
Bir gün, aynı bahçenin “ÇİÇEKLERE KONSANTRE” olan adamı başka bir bahçeye gitti.
Çöplere konsantre olarak yaşamış adam heyecan duydu birden bire. Koşarak bahçenin sahibine giderek;
“Efendim, dedi… Bu görevi ben yapabilirim ve yapmak istiyorum. O giden arkadaşın yerine lütfen beni alın. Size söz veriyorum ki pişman olmayacaksınız…”

Çöplere konsantre olan adam için yeni bir hayat başlamış, O ARTIK ÇİÇEKLERE KONSANTRE OLMUŞTU…

Hatta şaşırıyordu şimdi rengarenk çiçekler, filizler ve körpe dallarla uğraşırken, bir zamanlar nasıl da o kadar çer-çöp görebilmiş olduğuna…
Göremiyordu çünkü şimdi…
Baksa da göremiyordu artık, çiçeklerinden ve filizlerinden başkasını!..
….
Kendine iş edindiği şeyi… Yani çöpleri görmeye çabalamayı terk ettiği andan itibaren, bir inanılmaz gerçekleşmiş; ve sanki ortada çer çöp, yaprak kağıt kalmamış;
Bütün dünya, bütün dünyası yeni işiyle…
Yani çiçeklerle, filizlerle dolmuştu!

Test
(Birbiriyle bağlantılı üç konudan üçüncüsü)
Şimdi size üç satır geliyor benden…
Hadi bakalım; şimdi herkes şu üç konuda düşünsün…
….
A) Bugünden önce sizi mutlu etmiş olan şeyler…
B) Bugün sizin kendinizi mutlu hissetmenize sebep olan şeyler…
C) Bugünden sonra, gerçekleştiğinde mutlu olacağınız şeyler.

Van tarafına giden arabaları durduran adam sizce ulaşacak mı menziline?..
Ben bu güne kadar hiç mutlu olmadım ki, yalanının sırtına binmek ne sağlayacak size?..
Diğer duygularınızı değil, sadece yukarıdaki üç soruyu koyuyorum önünüze, diyorum ki;
Siz bunların cevabını düşünün. (Düşünün ama!..)
Yarın da kaldığımız yerden başlayıp, birkaç satırla bitirelim mevzuyu…
Olur mu?

Stop
Muammer Erkul
21 Mart 2001 Çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir