İki farklı köpek [21 Haziran 2001 Perşembe]

İki farklı köpek

(Dedeminkiler gibi olamaz, ama size “sanki ondan aktardıklarıma benzer” bir hikâye anlatayım)
…..
Bizim mahallede iki tane köpek vardı. Her ikisi de kendi bahçelerinden çıkmadıkları, daha doğrusu çıkamadıkları halde bizler her ikisinden de çekinirdik.
İri ve siyahtı biri. Bahçe duvarının parmaklığı ardında yatar, sessizce yoldan geçenleri seyrederdi. Sanki hiçbir yeri kıpırdamazdı çoğu zaman, ama dikkatliydi… Bilirdik ki kulakları her çıtırtıya duyarlı, ve gözleri her an üzerimizdeydi…
Biz o sokaktan nefesimizi tutarak, yan gözle parmaklığa bakarak, düzenli ve hızlı adımlarla yürüyüp geçerdik…

Diğeri de iriydi, ama siyah olanı kadar değil. Onun sokağı karmakarışık olurdu çoğu zaman… Hem kendi delirir, hem de yoldan geçenlerin aklını başından alırdı!..
Her gördüğüne havlar… Saldırmaya, parmaklıkların arasından çıkmaya, duvarın üstüne tırmanmaya çalışırdı… Köpek hiçbir zaman sokağa çıkmamış ve çıkamayacak bile olsa, herkesi korkutmaya çalışırdı…
Küçük çocuklar yoldan tek başlarına geçemez; aniden saldırıp parmaklığın arasından havlamaya başlayınca, kadınlar çığlık çığlığa kaçışırlardı… Sesini duyan, sanırdı ki; bahçeye hücum oldu da köpek canla başla evini müdafaa ediyor!..

Bir gün boğuk sesler duyduk, ardından feci feryatlar işittik… Büyükler sokağa fırladı, az sonra ekip arabası geldi ve (boşa havlamayan) iri siyah köpeğin bahçesinden kan revan içinde bir adam çıkardılar. Sol bacağı ve baldırı, sağ omzunun arkası, sağ eli köpeğin dişleriyle parçalanmış, elinin parmakları iki yerinden kırılmış ve yüzüyle vücudunun pek çok yeri çizilmişti…
O sıra köpeğin sahibi de geldi telaş içinde. Meğer dünden beri evde yoklarmış ve eve girmek için bahçeye atlayan da uzun zamandır aranmakta olan azılı bir hırsızmış…
Köpeği de götürdüler, çünkü o da hırsızın bıçağıyla çeşitli yerlerinden yaralanmıştı…
Ama kısa süre sonra yerine döndü, bahçesine güven ve sokağa düzen vererek, gelip geçenleri sessizce gözlemeye başladı.

Diğer köpek mi?..
Yukarıdaki sokakta yaşayan ve aranmakta olan hırsızı yakalayan köpeğe “resmî teşekkür yazısı” geldiği günlerde ölüsünü bulmuşlar bir sabah bahçede.
Galiba; “sebepsiz yere korkuttuğu insanlardan biri tarafından, bir gece zehirlenmiş hayvan!..”
Büyükler öyle diyordu…

——————————————————

Günde 5 milyon gazete satmak
(…devam)

…ÇOK KOLAY!..
Bu iş gerçekten KOLAY; eğer hepimiz bunun ÇOK KOLAY olduğuna inanabilirsek…
Lütfen bunu kafanızın içinde taşıyın birazcık..

Konuşsana demiyorum sana…
“Konuşturtsana” diyorum!..
(Yahut, “Abone olsana”, demiyorum da; “Abone buldurtsana” diyorum… Elimden geldiğince “derine” göndermeye çalışıyorum manâyı yani…)
…..
Ben bunu dilimin döndüğünce anlatmaya çalışayım, ama lütfen siz de anlamaya çalışın…

Konuşmak ayrı, konuşturmak ayrı…
Ve, (karşımızdakinin başka birileriyle konuşup onlara başkalarıyla konuşma telkininde, tavsiyelerinde bulunmaları için) yönlendirme anlamında… “KONUŞTURTMAK” ayrı…

Ben diyorum ki (konuşabildiğim) sana;
-Konuşabilir misin?..
-Olur diyor, ve konuşuyorsun… Çünkü bana söz vermiştin. Karşına çıkan birine öylesine söyledin geçtin… Konuşmuş ve de sözünü tutmuş oldun işte!..
Peki benim istediğim bu muydu?.. Hayır!
…..
Şimdi de ben diyorum ki sana;
-Başka birilerinin daha diğer insanlarla konuşmaları konusunda hareket edebilir misin?..
Evet de dese, hayır da dese; eğer senin sunmuş olduğun şeye inanmışsa önce kendi sahip olacak ve diğerlerine tavsiye edecek… (AMA, TAM O KRİTİK ANDA BUNU AKLINA GETİRİP TALEP EDERSEN…)

Çünkü insanlar, kendi verdikleri kararları başkalarının da vermesinden hem güç alıyorlar, hem de bundan haz duyuyorlar…
…..
İşte biz bunu bilir ve zamanında hatırlayıp “SADECE SORARSAK” sonuç alırız ve böylece bir kişinin daha, bir kişinin daha, bir kişinin daha bu imkan ve güzelliklerden faydalanmasına sebep olmuş oluruz…
Aynı fikirde miyiz?..



Stop
Muammer Erkul
21 Haziran 2001 Perşembe

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir