“Gül ateşte nasıl açar Efendim? Kul dediğin her dem naçar Efendim“ diye başlayan mısraları; “Tut elimden kaldır beni Efendim” inleyişiyle bitiyor.
Servet Yüksel dünyanın sırrını anlayabilenlerden ki, şöyle diyor: “Aman ha, gönül kırıp kırılmaya değer mi? Boş şeylerin peşinde yorulmaya değer mi? Ne kaldı elimizde baharından, yazından; Bu dünya çiçek olsa derilmeye değer mi?..”
Uzatmak isterim bu iltifatları, ama başkalarına haksızlık olur. Basılmış iki şiir kitabı daha olan Servet Yüksel‘in “Gel Ey Aşk“ı elimde. İrtibat: servety@t-online.de
Kadir Yavuz, şöyle imzalamış gönderdiği kitabı:
(Bir köye davet edilmiştim. Evinde kaldığım insan bal getirdi, sofraya koydu. Geçen senenin ürünüymüş, bal kurtçuklarla doluydu! Bir lokma almaya kalkıştım, kurtları görünce elimi geri çektim. Adamcağızsa öyle bir sevinçle ikram ettiği balın özelliklerini anlatıyordu ki, sormayın: Onlar mübarek, ye bir şey olmaz, diyordu. Sonra, biraz mahcubiyetle: Elimizde olan bu, ne yapalım, diyordu!
Bu dost insanın ikramını reddetmeye, hakkımız var mı?
“Bizim de elimizdeki bu!..”)
Estağfirullah! Mehmed Hân’a yoğurt/peynir getiren çobanın menkıbesi geldi hatırıma ki iki defa burada anlatmıştım. Ben kurt göremesem de, Kadir Yavuz‘un böyle bir benzetmeyle gönderdiği “Köprü” isimli kitabı 280 sayfa, içinde 200’e yakın çalışma var. Tebrik ve teşekkür ediyorum. İrtibat: kyavuz23@hotmail.com
Bu arada Isparta, Katre Unlu Mamulleri sahibi Mehmet Kayaduran beyi de özellikle tebrik etmek istiyorum. Kendi hikâyesini kısaca anlattıktan sonra: “Herkes takvim dağıtıyor. Bir ilk olsun istedim. Yazamıyorsam da yazılmışları bastırabilirim, böylece ilim yoluna katkım olur, diyerek Kadir Beyin Köprü kitabına sponsor oldum” diyor.
Stop
Muammer Erkul
31 Mayıs 2009 Pazar