Hep tavsiye ediyoruz: Herkes her şeyi bilemese de herkesin iyi bildiği birkaç konu olmalı! “BUNU FİLAN BİLİR!” diyerek kapınızı çalmalılar… Turşu kurmak deyince akla filan kişi gelir; Uludağ’ın ağaçlarını filana sormak lazımdır; şifalı bitkiler filanın uzmanlık alanıdır; İstanbul çeşmelerini filan ezberlemiştir; Türkiye’nin taş köprülerini filan bilir hem de ustası, bânisi, tarihi, her şeyiyle…
Peki senin özel uzmanlık sahan ne?
Bu satırları okuyan biri şöyle diyecek: “Önümdeki yıllarda şu konu benden sorulacak!” Ne kadar mutlu olacağım… Belki biri lale konusuna dalarak her şeyi bilmek isteyecek! İşte söylemek istediğim de bu: İ-s-t-e-m-e-k…
Yıllar önce, Yoros Kalesi’nin yıkık duvarından geçtim. İki yabancı gördüm. Türkçe de bilmiyorlardı… Önlerinde teleskoplar ve çantalarında başka dürbünler, kataloglar, fotoğraf makineleri vardı… Bulutların arasını gözlüyor; göçücü, yırtıcı, yabanî kuşların İstanbul’dan geçmesini bekliyorlardı… “Yuh olsun bana, dedim… İstanbul’dan kartalların, şahinlerin, atmacaların, çaylakların da geçtiğini kimlerden öğrendim!..”
Şimdi, bu yazı biterken, belki biri şunu diyecek: “Ben, Nisan 1909’un uzmanı olacağım, bütün sonuçlarıyla birlikte!..” Olur mu olur! Der mi der biri! Hem de bunu öğrenmek; futbolun ofsayt kuralını anlamaktan kolaydır!
İş arayanlara işte iş, meşgale arayanlara meşgale, konu arayanlara konu… Belki bugün bir anne adayı, karnını okşayarak: “Yavrum, diyecek. Önce kendim öğreneceğim 2. Meşrutiyet (taçlı demokrasi)’mizi ve sonra sana öğreteceğim!” Hem bunu öğrenmek Hollywood tarihini ezberlemekten daha kolay!..
(Not: Yazının açılımını muammererkul.com’da bulabilirsiniz.)
Stop
Muammer Erkul
03 Mayıs 2009 Pazar
——–
NOT:
Bu yazı bir bütünün parçasıydı.
Bir kaç yerine dokunarak "Stop" köşemizde yayınladık.
Seyir Defteri’mizdeki dosyayı görmek için, lütfen aşağıdaki adresi tıklayın:
http://www.muammererkul.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2070&Itemid=25
Ülkemizde herkes uzmanlaşmadığı alanlarda iş kurduğundan veya çalıştığından, başta ekonomimiz olmak üzere bir çok alanda başarısız olduğumuzu düşünmüşümdür.
Herkes bir konuda uzmanlaşsa ve uzmanlaştığı konuya tam anlamıyla ilgi gösterip tüm bilgilerini öğrense, ülkemizde başta ekonomi olmak üzere bir çok alanda başarıya ulaşırız. Sevgi ailesi olarak, hepimiz bir konu alsak ve o konu hakkında bilgi sahibi olsak ne güzel olur. 🙂
GÖZÜM
Herkes herşeyi görmek istediği gibi görür, insan illaki uzman olur, ama ne olmak istediğini biliyorsa.
Önüne ömrü boyunca konulanları birbir kaybettiğini hissediyorsa da uzman olmak zor görünür.
TATLI BELA
Türkiye’de öyle çalışmalar var ki aklınız durur, bunu bilmiyende mi kabahat? Güneşi görmüyorsanız güneşin suçu ne?..
Kaç üniversiteye ya da Enstitüye gittiniz, hangi dallarda çalışmalar yapılıyor, zahmet edip baktınız mı?
Yabani hayvanlar göçü de dahil.
Umurunuzda mı neler yapılıyor?..
Merak etseydiniz bunu bilirdiniz, değil mi ve bu yazıyı yazarken de daha dikkatli olur ve yerine oturtarak yazardınız.
Zahmet edip yerinizden kalkmayın, araştırmayın, görmeyin, tesadüf bir şeyle karşılaşınca da, “aaaaa bak neler yapıyorlar, aaaa bak bilmem neler oluyor,” sonra da yavvvv ne kadar önemli bir konu bildirdi biz cahillere, göklerden!.. Brokrasi ve hantal devlet yapısı olmasaydı o zaman görürsünüz neler yaplıdığını… NASA’dan bilim adamı Türkiye’de iş bulamıyor, bir yıl bekledikten sonra, mecbur geri dönüyor. NASA’dan gelen bilim insanın çantasında, dosyasında neler vardı, o da mı “İŞ” bilmiyordu?!. Eğer başta siz yazarlar! Ve bütün devletin hantal yapısı değişmedikçe; garibim okurlara daha çooookkk “aaaaaaaaaaaaaaaa” lar dedirtirsiniz, marifetmiş gibi…
Benim şahsınızla ilgili bir meselem yok, yazdıklarım tamamen yazınızla ilgilidir.
Hani dedim ya, ülkemiz böyle malesef, bir k… açık menken gelir yurtdışından, gazeteler ve TV’ler sıraya girer röportaj için.
Bilim adamları ya da güzel çalışma yapan insanları gazeteler ve TV’ler neden arayıp bulmazlar, neden görmezler?. Yazarlar fikir adamıdır bir yerde, peki bu yazarlar da mı bunun farkında değil? İşte, “fikrimiz ne ise zikrimiz de o kadar…”
Sen yine eksik de olsa birşeyler yazdın…
Not: Web sitenize tesadüf geldim.
Bu yazdıklarımı isterseniz yayınlayın ya da yayınlamayın, hiç olmazsa siz okumuş olursunuz… Hep sen okutacak değilsin ya az da olsa oku değil mi?
Yazdığın gazete, bahse konu olan çalışmalara ne kadar yer veriyor?
İyi günler.
ZERRİN
———
SEVGİLİ ZERRİN’E CEVAPTIR:
Hay ağzına sağlık, kalemin dert görmesin…
İşte bizim de söylediğimiz senin söylediklerine çok yakın şeyler hep…
Sormuşsun ya;
Benim yazdığım gazete, senin bahsettiğin konulara ciddi olarak, düzenli birer sayfa ayıran tek gazete…
Fatih Selek arkadaşımın yönettiği “Engelsiz Sayfa” muhteşem bir çalışmadır misal olarak, gazetemizde…
Ediz Hun beyin hazırladığı haftalık “Yeşil Sayfa” da tam senin “olsun” diyerek anlatmak istediğin bir bölümdür…
Laf uzar gider ama sana bir misal vereyim:
Çoğu kimseye garip geldi (röportajlar bölümümüzde de geçiyor konu) evinin çatısına bir kocaman leylek yuvası yaptırıp beş sene sabırla bekleyen benden başkasıyla da zor karşılaşırsın!
Sudan’dan Nil yoluyla buraya kadar 18 güün uçarak gelen leylekler küs ama bize! 🙁 Yeni yuvalar kurmuyorlar. Biliyorsundur çok sebep var bunun. Elektrik telleri de (özellikle genç leyleklerin ölüm sebebi) bunlardan biri. Fakat Uluabat Gölü çevresinde bu tellerin “plastik kaplanmış tellerle” değiştirilmesi işlemi şahane sonuçlar vermiş…
Bunu yakında öğrendim de, sen konuyu açınca hatırladım, yazmak istedim…
Konu konuyu açtı. Uzadı gitti söz…
Tesadüf olarak geldiğini söylediğin sitemize bilerek isteyerek ve içinde gülümsemelerle de gelmeni isteriz.
Hem de hepimiz!
Sevgiyle…
M:-)))