Avlanan her can, ve umutları düşürülen her çocuğun; saçının her kılı için bin nefreti hak edenler varmış meğer ayak bastığımız dünyada…
Bebek katillerinin ve kitap katillerinin, meğer sadece, tarihin karanlık ve küflü sayfalarından; "korkmamız için bize gösterilen öcüler" olmadığını hayretle fark ettiğimiz günler yaşıyoruz!..
Tek tesellimiz; zulmün kalıcı olamayacağı!..
…..
Zamanlar kesilmiş orta yerinden… Kitaplar kesilmiş orta yerinden… Ve, çocuklar kesilmiş orta yerinden, çok kere!.. Ama uzun bir ip gibi kopan yeri bağlanmış zamanın… Çocuklar, "birer fidan gibi" her parçasından yeniden sürmüş… Kütüphaneler ise yeniden kurulmuş; tarihin çoook sayfalarında…
Bozkurtlar, uzak ve soğuk dağlarda kaldırarak başını;
"Dolunay" hasretiyle ağlamaktan usanıp, indiler güneş dökülen topraklara; ve cânların bekçisi oldular ve kitapların…
Kitaplar huzur ile açılmaya başladı, ışık akmaya başladı sayfalara… Aydınlanınca sayfalar; yüzlere nur yansıdı, aydınlandı simalar…
İnsanlardan kanlanmadı bir daha kitaplar; insanlar kitaplardan mürekkeplendi…
Savaşlar oldu, barışlar oldu; ölümler oldu, doğumlar oldu… Ama kanını, kinini ve kirini dağların ardında bırakıp gelmiş olan boz kurtlar bir daha dünyaya "vahşet" yaşatmadı!..
Ve (gerçek) medeniyetin; sol kulağına ismi okundu!..
Şükürler olsun, barış süren topraklardayız…
Yüze sürülse yetmez, yüzler sürülse yetmez şükür için; barış’ık topraklara…
Mavi göklerinde şükürler ve barışın beyaz kuşları uçuşurken İstanbul’un; bir haber aldım İSTANBUL VAKFI’ndan. "Elbette varım" dedim, ve sabah oradaydım.
40 yazar ve şair davet edilmiştik… İstanbul’un 40 kütüphanesinden en fazla faydalanan 40 genç insan da ödül almak için çağırılmıştı…
Kütüphanelerden geçmişti bugün ödül veren bizlerin de yolu, kitaplardan geçmişti. Bu yolun yolcuları da aynı yoldan gideceklerdi. Dün, bizler heyecan içindeydik ve şu an burda, ön sıralarda oturmakta olan büyüklerimizin kitaplarını okuyor ve onlarla aynı çatı altında bulunabilmeyi "hayal" ediyorduk… Sanırım, bizler birer "örnek" olarak ortadayız şimdi; bu yolun açık olduğunu göstermek için…
Ben inanıyorum ki; doğru kişilerle buluşmuştuk aynı çatı altında. Çünkü dışarıda 10-15 milyon insan dolaşıyordu, ama bu salonun içinde 100-150 kişi pür dikkat dinliyor, öğreniyor, ibret almayı biliyor, okuyor ve okutmak için didiniyordu…
O gün (geçen hafta Perşembe) orada bulunanlardan, zaten isimlerini biliyor olduklarınızı tekrarlamayacağım. Ben, o gün orada bulunan, isimlerini henüz kimselerin bilmediği, ama eminim ki yarınlarda pek çoğunu pek çoğumuzun ezberleyeceği kişileri size duyuracağım. Sevgiyle, ve iyi duygularla ve geleceğimiz adına büyük umutlarla.
Kitap; gelecektir… Kitap olmadan gelecek nasıl olur?..
İşte; (sanki yarınlarımızdan bir sayfa gibi) yarın çok duyacağınız ve benim her birine tek tek inandığım ve tek tek güvendiğim isimler:
Bahar Kaya, Mehmet Güler, Vedat Özcan, Yasemin Sağol, Hıdır Çelik, Funda Güney, Tuğba Dinçer, Oğuzhan Cinibulak, Murat Doğan, Tuğçe Albayrak, Beyhan Pektaş, Suha Yılmaz, Emre Yılmaz, Çiğdem Öztürk, Gamze Çelik, Gülcan Kaya, Betül Kaya, Taner Özkan, Can Soylu, Feride Çakır, Sevgi Güzel, Neslihan Gergin, Pınar Kıroğlu, Yeliz Üstün, Alican Develioğlu, Sinem Özdoğan, Züleyha Çalı, Murat Kaya, Canten Ertürk, Esra Yıldız, Fatma Pelin Ses, Burcu Ese, Nagihan Yeşilyurt, Dilek Yılmaz, İsmail Yurtseven, Mehmet Fetih, Ramazan Kaleli
Tarih şahittir, bizler şahidiz ve bu yazdığım isimler şahittir ki;
Kütüphaneler vurulsa da kitap öldürülemez!..
Stop
Muammer Erkul
04 Nisan 2003 Cuma