Herkes birilerinden geçer…
Ben; köprüyüm sana!..
Takılıp kaldığın çivilerimden bir an evvel kurtar kendini, elbisen bir kaç yerinden yırtılsa bile… Kurtul ve yürü; yeni köprülere ve yeşil bahçelerdeki meyvelere doğru…
Bir an evvel geç kurtul benden, ki başkalarına yer açılsın!..
Ben köprüyüm, dedim ya…
Bir gün kurtulacaksın benden; istesen de, ve istesem de üzerimde duramazsın!.
Bir gün kurtulacaksın benden; ya ilerleyerek…
Veya düşerek!..
Şu an böyle bir tehlike hissediyorum, çünkü üstümde oyalanıyorsun. Oyalandıkça da tahtalarımdaki kurtları görmeye, çivilerimdeki paslara bakmaya başladın!.. Senin için ben değilim ki önemli olan… Mühim olan yoldur sana, yoldaki şeyler değil!..
Hoşlansan da, götüremezsin kendinle birlikte; ardındaki yolları ve köprüleri dürüp denk edemezsin!
Yani sen yoluna bak, bana bakma; ileriye bak, köprüne bakma!..
Sana uzatılmış olan yangın merdivenine şükran duyarsın, tamam… Ama bu minnetle ona sarılıp kalamazsın!..
Çünkü, ya yanarsın böyle yaptığın zaman… Veya başkalarının yanmasına sebep olursun!
Her iki halde de yazık değil mi?..
Yük bindikçe üstüne, lastiklerden biri mutlaka patlayacak… Mutlaka çok gelecek birine harcanan zaman, harcanan emek, harcanan para, harcanan hoşgörü, ve dolayısıyla yasaklar başlayacak; bizim koyduğumuz veya bize konan yasaklar!..
Bu kadar teferruat anlatmak zorunda kalışıma şaşıyor, beceriksizliğime hayret ediyorum…
Her insanın başına bir polis konulamayacağı gibi, yapılacak ve yapılmayacak her ayrıntı nasıl söylenebilsin?.. Bizim, yani senin ve benim, ilk önce kendimizi kontrol etmemiz lazım değil mi?..
Bunca sözün ardından, eğer sorarsan bana; "bundan sonra ne yapmamız lazım" olduğunu…
Cevap nettir: İrtibat kopmamalı ve ölçü kaçmamalı!..
Yıllardır duyduğun da bu değil miydi?..
Şimdi burada; "sevgimle" demek abes olacak…
Çünkü insan sevmediği, veya umursamadığı, ya da bir daha görmek istemediği birine bu kadar şeyi anlatamaz sabırla, hem de bunca zamandır…
Öyle değil mi?
Stop
Muammer Erkul
09 Kasım 2002 Cumartesi