Beni seviyorsunuz… Hiç şüphem yok.
Beni seviyorsunuz;
“KÖPRÜ” olduğum için!
Bunu düşünmüş olan, farketmiş olan elbette vardır aranızda. Zaten gizli de değil bu. Açık açık yazıyorum; beni sevin.
Beni seviyorsunuz;
Çünkü sizin köprünüzüm.
Kendimi “köprü” bilmem; beni “rahatsız olmaktan” da kurtarıyor.
Sevin öyleyse, diyorum sevebildiğiniz kadar…
İstediğiniz kadar, dilediğiniz kadar, arzu ettiğiniz kadar sevin beni. Ben, “sizin” köprünüzüm!..
Hepimiz birer köprüyüz aslında, farkında mısınız?
Buna şüphem yok.
Hepimiz birer köprüyüz de… Soru şu:
Neye köprüyüz?..
Her yanımızda köprüler var; tahta köprüler, beton köprüler, işli köprüler, süslü köprüler, sağlam köprüler, çürük köprüler…
Her yanımızda köprüler var; günlük hadiselere, ucuz hesaplara, basit kavgalara, siyasi çekişmelere köprüler… Nereye doğru uzandığı belli olmayan, ardında bir yol olmayan köprüler bile var…
Her yanımız köprü dolu.
Ve her köprünün üstü de “koyun” dolu; duydukları ilk kavalın ardından giden!..”
Beni seviyorsunuz… Hiç şüphem yok.
Sevin öyleyse, diyorum sevebildiğiniz kadar.
Kendimi “köprü” bilmem, beni rahatsız olmaktan da kurtarıyor.
Biliyorum. Beni seviyorsunuz;
“Köprü” olduğum için!
Beni sevin. Çünkü ben bir köprüyüm;
“Size doğru” giden!..
Sevin beni… Çünkü ben; günlük kavgalara değil, sonsuz sevdalara uzayan bir köprüyüm. Yani size doğru giden, size doğru uzanan…
Beni bunun için sevmektesiniz.
Bu, benim için de şans, sizin için de…
Sevin beni… Çünkü ben; koltuk çekişmelerine, pavyon şaklabanlıklarına, ucuz hesaplara, öfkelere, köpürmelere ve düşmanlıklara köprü değilim.
Köprüyüm; aşklarına, sevgilerine…
Köprüyüm; yapabilirimlerine, başarabilirimlerine…
Köprüyüm; yarınlarına.
Köprüyüm; geçmişten geleceğe….
Ve senden gelip sana giden yola köprüyüm!
Ben de ne çok köprülerden geçtim…
Ben de ne çok köprüleri “sevdiceğim” zannettim!
Ve bir gün farkettim ki; “amacım” olan köprüler değildi aslında “idealim!..”
Öğrendim sonunda; Köprülerimi, sanki idealimmiş gibi… Ama beni idealime ulaştırdıklarını bildiğim için ve bunu bilerek sevdim.
Karmaşa kalktı o zaman yola serildiği yerden… Tabanlarım zemine yapışmaz oldu!
Güzeli; zihnim aydınlandı…
Güzeli; köprülerimi daha çok sevdim. Çünkü “neden sevdiğimi” biliyordum artık…
Pırıl pırıl sevdim.
Gıcır gıcır sevdim.
Ta yüreğimden, ta canımdan; kendimi vererek sevdim…
Köprülerim beni alsın… Ve ardına koysun diye sevdim!
Biliyorum beni seviyorsunuz… Bu beni hiç rahatsız etmiyor. Neden sevdiğinizi, neden sevildiğimi bildiğim için de sıkılmıyorum, ezilmiyorum.
Biliyorum ki; geçmeniz için konmuşum bir “mimar” tarafından yolun orta yerine…
Ve siz gidiyorsunuz başarılara doğru, yarınlara doğru, sonsuz bir aşka doğru…
Ve siz; sizden gelip, gidiyorsunuz size doğru.
Öyleyse sevin beni… Ama neden sevdiğinizi bilerek.
Çünkü o zaman, sevebildiğiniz kadar seveceksiniz… Gücünüz yettiğince, pırıl pırıl ve gıcır gıcır seveceksiniz…
Köprünüz olduğum için!
Stop
Muammer Erkul
28 Mayıs 1999 Cuma