PINARDAN DAMLAYANLAR….
Cenabı Hak âlemi ne güzel yaratmış. Herşey Onun emrinde… peki demekten başka çare yok. Her an, her saniye, her salise Allah’ımızın varlığına muhtacız. Hiç böyle bir Allah bırakılırmı… Namaz Allah için kılınır, yemek Allah için yenir, evlenmek Allah için, islama uymak için olur, konuşmak Allah için olur, dinlemek de Allah için olur. Bunların içine bir parça dünyâ karışırsa, zemzeme necaset karıştırmak gibi olur. Dünyâ sevgisi leşdir. İslâmiyet, ibâdet zemzem gibidir, misk gibidir. Bu temizliğe, bu zemzeme, bu güzelliğe pislik bulaştırmamalıdır. Kendimizden konuştuğumuz müddetçe, kendimiz varolduğumuz müddetçe bu zemzem içilmez. Birgün çöp yığınının içinde kediler, köpekler hırlaşıyorlardı; Birisi miyav diyor, birisi hav diyor. Bir şeyler oluyor. İşte Hâdis-i şerif; “Eddünyâ ci’fetün talibuha kilabün“. (Dünyâ çöplükdür, talipleri köpeklerdir). Düşmanımızı iyi tanımalıyız. En büyük düşmanımız nefsimizdir. Dışarıda aramayalım, düşman dışarıda değil. İçimizde öyle bir hain var, öyle bir mel’un var ki, bize hep en iyi dedirtsin ister, Allah muhafaza eylesin. Sabahleyin her zaman Kur’an-ı Kerim okumalı, sonrada bir miktar ilmihal okumalı,.. çünki o, günlük gıda olur.
Abdülkadir-i Geylani Hazretleri Gunyet-üt Talibin kitabında buyuruyor ki; İnsanlara bir şey söylemek, Allah’ın dininden bahsetmek kolay değildir.
Hazreti Osman-ı zinnureyn (aşere-i mübeşşereden, resulullah efendimizin damadı), kabristandan geçerken hüngür hüngür ağlamış, ve mübarek gözyaşları sakalından akmış. Demiş ki; "bu kabir insâna ibret olarak yeter". Bu kara toprağın altında, daracık yerde, kıyamete kadar nasıl beklenir… İbret olarak bu yetmezmi… Hipotez değil, bir faraziye değil, mutlak olan bir şey var; o da ölümdür. Kimse bundan kurtulamaz, mutlaka herkes ölecek. Ne garibdir ki insanlar, mutlak olanı unutmuş, muallak olanın peşinde koşuyor. Büyükler buyuruyor ki; (Acibtü limen talebeddünya vel mevtü yadlibuha: Şu kimseye şaşarımki o dünyanın peşindedir, ölüm de onun peşindedir). İnsan çok gafildir. Ölüm var, kurtuluş yok. Tam kavuştum dediğin anda ölüm yakalar. Akıllı olmak lazım, akıllı insan ölümü düşünendir. Akıllı insan ölüm ve sonrasına hazırlanandır. Dünya ise hayaldir. Dünyanın sonu var, son mutlak, zaman mechul. Dünya ne üzülmeye ne sevinmeye değer. Sonunda hepsi sıfır. Patron da olsa, zengin de olsa hepsi musalla taşında dümdüz; er kişi niyetine denilecek. Hepimiz yolcuyuz, ahiret yolcusuyuz. Ahiretde herkes pişman olacak. (Ahiretdeki pişmanlık felakettir, seadet olan dünyadaki pişmanlığı tercih edelim). Büyükler ağızlarına taş alıyorlarmış, lüzumsuz laf etmemek için, günâh konuşmamak için. İmam-ı azâm hazretlerinin mühründe şu hâdis-i şerif yazıyordu; “Ya hayır söyle, ya sus“. Allahü teâlâ çok merhametlidir. 70–80 sene kendisine küfredenleri, kendisine karşı gelenleri bir iman etmekle afvetmektedir. Merhameti aklımızın eremeyeceği kadar sonsuzdur ve çokdur. Cenâb-ı Hakkın dünyâda en çok razı olduğu amel; imandan sonra, kullarına iyilik etmekdir, sevindirmektir. En çok gadab ettiği amel ise; küfürden sonra, kalb kırmaktır. Söylenecek en mühim söz şunlardır; İman ettik elhamdülillah. İtikadımız doğru. Bir de sert davranmamalıyız. Cenâb-ı Hakkın gazabına gidecek bir icraatın içine düşmemeğe dikkat etmeliyiz. Bir kişinin üzüntüsü, bin kişinin helakine sebep olabilir. Onun için gönül kırmamalı, kimseyi gücendirmemeli, kimseye tepeden bakmamalıdır, konuştuğunuz kişi, Allah’ın sevgili kulu olabilir. Ondan Cenâb-ı Hak razı olabilir. O halde onu kırmak değil, duâsını istemeye çalışmalıdır. Bu kim olursa olsun. Çünki Cenâb-ı Hak veli kullarını gizlemişdir, saklamışdır. Onlar dahi kendilerini bilmezler. Evliyâ demek Allahın dostu demektir. Evliyâ olmak için mutlaka ehl-i sünnet itikadında olmak şarttır, Allahü tealanın çok sevdiklerini sevmek ve onlara itaat etmek lazımdır. Dîn-i islamın yayılması için fevkalade gayret sarfetmek ve insanlar yanmasın diye uğraşmak, ehl-i sünnet alimlerinin yazdığı kitabların okunması için çalışmak elbette lâzımdır.