Kırkambar (Sağ el ve pek çok konuda şaşılacak bir araştırma)

A. Raif Öztürk, emekliliğinin ardından kendini tamamen araştırmalara vermiş ve bir kaç internet sitesi ile bir mahalli gazetede yazıları yayanlanan bir kalem…
Son yazısı çok dikkatimi çekti ve sizlerle de paylaşmak istedim.
Geçtiğimiz yaz bir Cuma günü, camilerden birinde değişik bir vaaz var… Sinevizyon destekli anlatan konuşmacı ise Profesor Doktor Ahmet Maranki’dir ve bütün cemaat ile birlikte yazarımız da anlatılanları pür dikkat izlemektedir:

"…
Yarım asırdan beri vaazlar dinlediğim halde, bu Cuma vaazındaki cemaatin, son derece pürdikkat odaklandığını ve anlatılanları, emercesine dinlediklerini müşahede ettim. Kendi kendime “keşke daha önceden haberdar olup da, kameralarımla gelseydim” diyerek, pişmanlık duydum.

Çok ilginç ve çok önemli konulara temas ettiği için, bunların sadece birkaçını, aklımda kaldığı kadarıyla, sizlerin istifadesine sunmaya çalışacağım.

Öyle ya, sizleri bu güzelliklerden mahrum edemezdim…

Ahmet hoca; aktüalitesi nedeniyle, “orucun, insan vücudu üzerindeki faydaları”nı, teknolojinin ulaştığı en son görüntülerle, bilimsel olarak izah etmeye başladı. Konuya, “her hayrın başı” olan besmele’den başladı. Herhangi bir hayvan kesilirken, eğer yüksek sesle “Bismillâh, Errahmân, Errahîm” İsm-i Âzamları söylenilerek kesilirse, o hayvanın etinin tam 4 gün toksin barındırmadığını, teknolojik görüntüleriyle izah etti. Eğer besmelesiz kesilirse, daha birinci gün toksinlendiğinin ispat edildiğini gösterdi.

..Ve, besmelenin sırrının, mutlaka ciddi bir şekilde araştırılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Sadaka belayı def eder:

İnsan vücudunda, dünya çevresindeki atmosfer gibi, insan vücudunu çevreleyen bir manyetik koruma alanı olduğunu görüntüleriyle izah etti. Bu koruma alanının, sadaka verme sırasında, daha da kalınlaşarak, daha koruyucu hale geldiğinin ispatlandığı vurguladı. Ayrıca, Âyetelkürsî, Nâs ve Felâk surelerinin okunması halinde de, aynı müsbet etkinin görüldüğünü vurguladı.

Karşı cinslerin tokalaşmaları:

Bu teknik ölçümlerde, hemcinslerinizle tokalaştığınızda, her iki vücudun müspet etkilendiği, karşı cins ile tokalaşıldığında ise menfi etkileşimlerin görüntüleri sergilendi. Burada da İlâhi prensiplerin, ne denli insan vücuduyla doğru orantılı olduğu vurgulandı.

Abdest almanın fizyolojik faydaları:

İnsanın başında, alnında, önemli şakra noktaları olduğu, kulaklarında, el avuç içlerinde ve ayaklarında da “Refleksoloji” haritaları olduğu, artık bilimsel bir gerçek. İnsan vücudundaki her organın tetikleme noktaları, bir başka ifadeyle akupunktur noktaları, Yüce Yaratıcı tarafından işte buralara yerleştirilmiştir. Abdest alındığı zaman, bütün bu Refleksoloji noktaları tetikleniyor ve vücut sağlıklı bir çalışmaya sevk ediliyor. Ayrıca kandaki lenfositler de uyarılarak, göreve koşturuluyor. Abdestten sonraki huzur ve rahatlama ile bu durum çok net fark ediliyor.

Kıyâm, Rükû ve Secde anındaki fizyolojik olaylar:

Aynı teknolojik görüntülerle, insan beynindeki müspet gelişmeler de izah edilerek anlatıldı. Özellikle secde ânında, alın-burun, avuç içleri, dizler ve ayaklar olmak üzere, vücudun 7 önemli şakrasını yere temas ettirilerek, negatif enerjinin atıldığını izah etti.

Beynin her tarafındaki en ücra hücreslerine, en taze kanın, sadece SECDE ânında ulaştığını da sözlerine ekledi.

Özellikle vurgulanan çok önemli bir husus da, ibadetlerin hiçbir zaman bu avantajlar düşünülerek yapılmaması, mutlaka Allah c.c. rızası için yapılmasıydı.
….."

Profesör Doktor Ahmet Maranki’nin ilgi çekici bu konuşması; "duanın önemi, tesettürün teknik açıdan gerekli olduğu" ve benzeri daha pek çok konuda devam eder.
Yazarın en dikkatini çeken konuların başında ise "eller" gelir ve bu başlığın altında anlatılanları ise şöyle kaleme alır:

"…..
Her insanın, sinir sisteminde akmakta olan bio-elektrik sonucu, beyin ve beden dışında Statik Elektrik ve Manyetik Alanlar ile değişken Elektromanyetik Dalgalar (Alanlar) meydana gelmektedir. Ancak bu Enerji Alanları da rastgele bir biçimde oluşmayıp tıpkı mıknatıslarda olduğu gibi beden üzerinde (+) ve (-) biçiminde kutuplanmıştır. Bu yüzden insanın sağ tarafı “pozitif”, sol tarafı ise “negatif” enerji alanına sahiptir.

Krlian teknikleriyle çekilen görüntülerde de ispat edildiğine göre, insanların sağ elleri pozitif enerji yüklü, sol elleri ise negatif enerji yüklüdür.

Diğer yandan ise meyve ve diğer gıdalar da pozitif enerji yüklüdür. Eğer meyve veya gıdayı sol ile ağzımıza götürürsek, sol eldeki negatif enerci, gıdadaki pozitif enerjiyi nötralize edip negatifleştirdiği çok net görülüyor. Eğer meyve veya gıda, sağ el ile ağza götürülür ise pozitif enerjinin muhafaza edilerek, vücuda en sağlıklı bir kıvamda alındığı görülüyor.

Şimdi lütfen dikkat!…

Rehberimiz Hz. Muhammad SAV’in, tâ 15 asır önceden, tüm insanlığa: “Biriniz herhangi bir şey yerken: ‘Bismillah’ desin; başta söylemeyi unutursa hatırladığı an: ‘Başında da sonunda da Bismillah’ desin. Herhangi bir şeyi yerken de mutlaka SAĞ ELİYLE yesin, içeceğini de sağ eliyle içsin.” (Ebu Davud, Tirmizi) .. şeklinde haykırmasının önemli bir hikmeti, yeni yeni anlaşılıyor, değil mi?…

İlâhi fermanlarda, sol elin (af edersiniz) sümkürme ve taharet (temizlik) eli olarak gösterilesi, “bilimin hikmet açıklamalarıyla” tam uyum içinde olduğu da çok net olarak ispat ediliyor.

İslâm’ın, İnsan ile ne denli uyum içinde olduğu, artık çok net görülüyor. Vesselâm…

A. Raif Öztürk

Bu araştırmaları yapan Prof.Dr Ahmet Maranki’ye
ve kaleme döküp bize aktaran A. Raif Öztürk’e teşekkür ediyoruz.
KIRKAMBAR

2 yorum

  1. Teşekkürler Muammer Abim. Aktardağın bilgileri için …

  2. Çok güzel bir yazı olmuş.Faydalandık.Teşekkür ederiz.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir