Küçücük şeyler -iki-
Meçhul amel
Bedellerin tamamı… Bütün bedeller yani, dünyada ödeniyor…
…..
Ama dünyadaki bedellerden, “dünya için olan bedeller” o kadar ağır ve pahalı ki;
Bazen, sadece birkaç günlük tatil veya tur için, iki üç ay bütün gücünle ve kan ter içinde çalışmak, didinmek gerekiyor…
…..
Öyle değil mi?…
…..
Ama bir de, perdenin ardında; “Sonsuz tatil” var…
Cennet, esasında; dünyada ödenen… Ve hangi dakika biteceğini bilmediğimiz dünyanın, üzerindeki “keyif”lerimiz için ödediğimiz bedellerin belki de binde biri fiyatına…
Cennet esasında, çoook ucuz…
Ve onu ele geçirmek mümkün…
Bunu biliyoruz…
Sadece bizim bilmediğimiz; Cennet’in hangi işimiz, hangi çabamız, hangi iyiliğimiz, hangi duamız karşılığında bize “ihsân” edilebileceği…
Bunu biliyoruz…
Ve işte bunu bildiğimiz için; hepimiz, o “meçhul amel”imizi arıyoruz!..
Yarınların
ötesi için
Bence; “Ah, ben de senin gibi olabilseydim” diye düşünmek doğru değil…
Sen niye benim gibi olmaya çalışacaksın ki?..
Çünkü şartlarımız ayrı, yani herkesin imtihan soruları ayrı!..
Ne ben senin şartlarının, ne de sen benim şartlarımın ardından ortaya çıkan duruma göre şekillenebiliriz…
Bu, çaba göstermeyeceğiz anlamına gelmiyor elbette…
Tabii ki gayret edeceğiz, hem de elimizden gelenin son sınırına kadar…
…..
Sen “iyi” olacaksın elbette…
Ama, bak şimdi: Sen, mevcut şartların, yani kendi şartlarının içinde en iyisi olmaya çalışacaksın…
…..
Başına bir sürü şey geldi… Sen, onları yaşamış biri olarak en iyi olmaya çalışacaksın; ben onları değil, kendiminkileri yaşamış biri olarak en iyi olmaya çalışacağım…
Yani bir kaptan yahut gemici veya bir balıkçı içinde bulunduğu denizlerin en iyisi olmaya çalışırken, diğeri, üstünde bulunduğu dağların en iyisi olma
ya çabalayacak…
Anlatabildim, değil mi?…
…..
Yani sen hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmadan… Kendini çıkmazda bilmeden… Her şartta ve her kendi durumunda, imkan sınırları dahilindeki “en iyi” olmaya zorlayacaksın kendini…
…..
Ve geçmişin pisliğini silkeleyip üzerinden, yarınlara, hatta yarınların ötesine bakacaksın!..
———————————————————
R A M A Z A N 2 0 0 0
Bilmemek… Öğrenmeye çalışmak
Ben, kendim bilmediğim için… Ve bilmediğimi de bildiğim için, elimde bulunan değerli kaynakları araştırıyor…
Ve bulduklarımı da, sizin belki de hemen hemen hepinizin biliyor olduğunu çoğu zaman aklıma bile getirmeden…
Benim yeni öğreniyor olmamın heyecanıyla size aktarıyorum…
Beni hoş görüyorsunuz değil mi?..
…..
Çünkü ben, taa bu köşenin başından beri hep bu rahatlıktayım…
Hoşgörülü okuyucuların, yani sizlerin arasında huzurluyum…
Biliyorum ki, hata etsem bile kusurum yüzüme vurulmaz… Öğrenmem beklenir sabırla…
Öğrenmeye çalışırım ben de, santim santim!..
…..
Biliyor musunuz ben, bütün ehli sünnet alimlerinin, sadece “Allah” değil de, “Allahü teala” dediğini, böyle yazdığını ve böyle söylemeye gayret edilmesini tavsiye ettiklerini bile bu köşede yazı yazarken öğrendim..
Düşünün gerisini!..
O yüzden herkese, (en temel bilgileri içeren) Hakikat Kitabevi’nin yayınladığı “Namaz Kitabı”nı tavsiye ettiğimi (0212. 523 45 56) kimseler yadırgamasın…
Bu temel kitap benim için, ve de en azından benim gibiler için ne büyük bir kılavuz…
…..
Bakın, diyor ki 27’nci sayfasında:
“İtikad bilgilerinde doğru olan tek yol vardır. Bu da (Ehli sünnet vel cemaat) mezhebidir.
Yeryüzünde bulunan bütün Müslümanlara doğru yolu gösteren ve Muhammed aleyhisselamın yolunu değiştirmeden, bozulmadan öğrenmemize sebep olan dört büyük zattır.
Bunlardan birincisi: İmâm-ı a’zam Ebû Hanîfe Numân bin Sâbit’dir. İslam alimlerinin en büyüklerindendir. Ehl-i sünnetin reisidir…
İkincisi: İmâm-ı Mâlik bin Enes…
Üçüncüsü; İmâm-ı Muhammed bin İdrîs Şâfi’î…
Dördüncüsü; İmâm-ı Ahmed bin Hanbel’dir “rahmetullahi aleyhim ecma’în”.
Bugün bu dört imamdan birine uymayan kimse, büyük tehlikededir. Doğru yoldan sapmıştır…”
Stop
Muammer Erkul
12 Aralık 2000 Salı