Küpü kıran kral [03 Eylül 2009 Perşembe]

Krala derler ki: “Suyundan her içenin delireceği yağmurlar yağacak!”
O da büyük küplere su biriktirir ve onlardan içer sadece.
Fakat gün gelir, o yağmurun suyundan içmemiş kimse kalmaz. İnsanlar bakarlar ki kralları kendilerinden farklı davranıyor: “Kral delirdi” demeye başlarlar!
Adam bakar, tahtı elden gidecek; temiz sularla dolu bütün küplerini kırar ve delirten yağmurun karıştığı sulardan kendisi de içmeye başlar…
…..
İşte bu hikâyede büyük yalan var:
O alçak adam eğer gerçekten “kral” olsaydı, üç günlük taht sevdasına hiç temiz suları döker, küpleri kırar mıydı?

Tam da böyle günleri yaşıyoruz: Suyundan içenin delirdiği yağmurlar sağanak halinde yağıyor.
Üstelik “içmem” diyene “delisin” diyorlar!
Karar vermenin tam zamanıdır: Dönek ve şerefsiz bir kral mı olacaksın delilerin başına; yoksa kendini yapayalnız hissetmek pahasına hakka sahip mi çıkacaksın?
“Keramet, istikamettir!..”

Ateşle kardan daha zıt, karanlıkla aydınlıktan daha aykırı, doğuyla batıdan daha uzak değil mi biri birine; çalgı ile ibadet?
“Nefsi tahrik etmeyen müzik” de elbette caiz değildir, ibadâtta kullanılamaz!
Nağme için yazılmış nâme; hadıma ayrı, hâdıma ayrı yorumlanır mı? Yani müziğin hükmü; hizmet ehline ayrı, iğdiş edilene ayrı olabilir mi?..

Dinî esaslar zamanla değişmez ve değişen şey zaten din olmaz!
Dinin Sahibi’nden bugüne kadar, mermer sütunlar gibi değişmeden gelen kaideler; şimdi birkaç “plastik tüccarı”nın keyfine göre mi şekillenecek!
Günah karanlık, ibadet aydınlıksa; bulunabilir mi hiç ikisi bir arada?
Doksanlı yıllarda “çalgı” ile “ilahi” kelimesini birbirine yasladılar; kor ve kar gibi…
Mutlak olan şu ki; biri kaldı ise diğeri gitti!

İlâhi; ilâhî olanı övmektir, ibadettir.
Peki, Allahü tealayı ve O’nun sevip beğendiklerini; O’nun beğenmeyip “günah” dediği çalgılarla nasıl övebileceksin?

(Devamı yarın)

Stop
Muammer Erkul
03 Eylül 2009 Perşembe

——————————————————

Küpü kıran kral (2)

İlâhi; ilâhî olanı övmektir. Bu ise ibadettir.
İbadet ise; söyleneni ve söylendiği gibi yapmaktır…
Şimdi, pavyonlardan emanet alınan kimi çalgı ve çalgıcılar; şu mübarek ramazan-ı şerif günlerinde, sabahlara kadar çalıyor, çalışıyor. Hem de daha düne kadar kendilerini horlayan dindarlarımızın alkışları altında! Hatta bazıları bu işten sevap bile bekliyor!
Daha kötüsü ne olabilir? Şu:
Bunları görerek büyüyen çocuklar, çalgıyı dinden sanıyor!

Mesleğe başladığımızda bir dünya starı vardı. Basının peşinde koştuğu ve ismini hatırladığım 3-5 şarkıcıdan biri…
Bir gün dediler ki “Cat Stevans Müslüman olmuş ve müziği bırakmış!”
Ama bu laf öyle inanılacak bir şey değil; dünyanın zirvesindesin ve sahneye çıksan üzerine altın döküyorlar, genç kızlar senin için baygınlık geçiriyorlar…
Bütün bunları; şöhreti, parayı, kadınları, iktidarı ve itibarı elinin tersiyle iteceksin.
Pes yani, yaptı da adam: Dinini değiştirdi, ismini değiştirdi, kıyafetini değiştirdi, yaşayışını değiştirdi. Ve “günah” deyip gitarını bıraktı elinden, bir daha tek nota basmadı…

Belki yirmi sene uğraştılar adamla.
Sanıyorum en sonunda; “günahı sevabı bunca Müslümandan daha iyi bilecek değilim ya” dedi, aldı eline çalgısını.
Ve birileri onun yaptığı eserlere “ibadet” dedi!
Sahnede, müzik eşliğinde bulunmak müthiş bir duygudur, doyumsuz bir hazdır, iyi biliyorum. Fakat buna ilâhî bir pâye vermek, “ibadet” demek küfrdür!
En büyük keramet, istikamettir” sözü, önemli işaret!



O hikâye sık sık gelir aklıma:

“Bir kişiye bile olsa, bir doğru olsun öğretirim” demesi gereken kral, temiz suları döküp delilerin safına geçti: “Tahtım elden gideceğine delilerin kralı olurum” dedi!
Ey kral; küplerini kırman şerefsizlikti!
Ve “herkes içiyor” diye o suyu içmektense, susuzluktan ölmen evlâydı!..

Stop
Muammer Erkul
04 Eylül 2009 Cuma

13 yorum

  1. “Hak”kı söyleyebilen kaç kişi kaldı ki bu dünyada!..
    Ya “Hak”kı anlamaya gayret eden?

    ŞAHİKA ATEŞ

  2. Eğip bükmeden, doğrusu ne ise onu anlatmak gayretiniz içimizi serinletiyor.

    Allah razı olsun.

    GÖLÇİÇEĞİ

  3. Harfi harfine katıldığım bir konu.
    Yürekten tebrikler Muammer Erkul.

    Bir nağme eşliğinde, Hak Tela adı anılırken nasıl hâyâ duyulmaz ki, anlamak mümkün değil.
    Yüce Rabbim, doğru yolu buldursun ve sabit eylesin bizleri inşallah.


    Ve de öyle bir kral olmaktansa, tek de olsa, Hak yoldan ayrılmayan bir hizmetçiye, hizmetçi olmak yeğdir derim.

    Saygımla ve dualarımla…

    SULTAN YÜRÜK

  4. Bu güzel yazınızdan dolayı sizi kutluyor ve Allahü teâlâ’dan size, tüm yorum yapanlara ve kendime de sonsuz güzellikler niyaz ediyorum.

    MEHMET DEMİRCİOĞLU

  5. Gerçekten bugünlerde her an herkes kayabiliyor! Öyle hocalar çıktı ki [onlardan düzgün bir açıklama gelmeyince] müzik dinlemekten hoşlanan arkadaşlarım bu durumu da [yani çalgı aletleriyle çalınan söylenen ilahilere de] caiz diyerek kendini avutanlar var.
    Çok güzel bir yazı.
    İnşallah herkesle paylaşalım.
    Yüreğine sağlık.

    SALİHA ZEYNEP

  6. Çok güzeldi, yüreğinize sağlık.
    Rabbim sizlere hayırlı uzun ömürler versin ve daha nice değerli yazılara…
    (İNŞAALLAH)

    SEVİL

  7. Bu işin aslını bilen hocalar bile, bunu söyleyemezken bravo.
    Hakk’ı söyleyen güzel abimi canı gönülden tebrik ederim.

    ASLIHAN

  8. Teşekkürler Muammer abi, çok güzel yazmışsın.
    Ben de bizim biraderin sitesi var, ikisini de ona gönderdim. [Not: Biz de size teşekkür ederiz. Bu arada HERKESE BİR GENEL NOT ekleyelim: Yazıları kopyalayıp gördermektense her yazının altında bulunan ARKADAŞINA TAVSİYE ET bölümünü kullanırsak veya en tepede bulunan ADRES ÇUBUĞUNU kopyalayıp gönderirsek, insanlar sadece tek yazımızı okumak yerine SİTEMİZE DE GİRMİŞ OLUR ve böylece belki de DİĞER YAZILARDAN DA istifade etmiş olurlar. Seleam ve sevgiler… M.E.]

    MAHİR FERAH

  9. Allah razı olsun efendim, ne kadar güzel ifade ettiniz.
    Rabbim kaleminize kuvvet ömrünüze bereket versin.

    ABDULLAH ÇALIŞKAN

  10. Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerine gidenin içi kan ağlıyor. Sanki müzik çarşısı. “Deme ama öyle” diyorlar, “o müzik değil, ilahi çalınıyor, ne güzel sözleri var, Allahü tealadan bahsediliyor”…

    Ben sadece müziği duyuyorum, ben sadece küfrü. Sahi o mübarek, onca sesin arasında ve onca küfrün arasında hâlâ orda duruyor mudur? Ziyarete gidiyoruz ama orda mı?

    Heleki Ramazan-ı Şerif gelince içimi iyiden iyiye buruyor bu durum. Bu güzel ay bu mübarek ay nerdeyse müzikle bir anılır oldu. İftar sofrası + Fasıl!!! Sizin dediğiniz gibi “Kar + Kor”

    Ellerine sağlık Muammer abi bu güzel yazı için.

    NEŞE K.

  11. Allahü teala razı olsun rabbim kaleminize kuvvet size sıhhat ve afiyet versin. Evet daha kötüsü hakikat olan yalanlanacak, yanlış ve yalan olanlar hakikat zannedilecek. İçimiz yanıyor lütfen yazıyı herkesle paylaşalım.

    AYŞENUR

  12. Author

    Sadece Hacıbayram Veli hazretleri mi? Mevlana Hazretlerine gittiğim zaman boğuluyorum sanmıştım…
    Ayıp bir yana, saygısızlık bir yana, günah bu! Eziyet yani orada (acaba oradalar mı, buyurduğunuz gibi) bulunanlara!..

    Niye öyle diyorsun ki, diyorlarmış size. Niye demeyesiniz ki?
    Şarkıların da yarısında ya dua var veya beddua!..
    Yani aynı ezgiler ve aynı çalgılar meyhanede çalınınca günah, türbede çalınınca sevap. Afedersiniz ama yuh yani!..

    İnsanlar bu kadarcık inceliği nasıl unutmuş bunu ben burada yeni farkediyorum. Bütün babalar, dedeler, nineler bunu anlatırdı söylerdi düne kadar…

    Peki bunu (elbette bildikleri halde) söyleyecek şöyle delikanlı, vicdan sahibi, Allahtan korkan hocalar nerede peki?
    BİİİR: İlahi ibadettir…
    İKİİİ: Çalgı günahtır…
    VE ÜÇ: Bir günaha, çalgıya ibadet demek küfrdür…
    Bu üçünü bilmeyen adam hoca olur mu?
    Öyleyse niye gözlerinin ve kulaklarının üzerinde yatıyorlar!

    İzninizle ve efkarı umumiyeden af dileyerek o insanlar tekrar “YUHHH” demek istiyorum.
    Not: Lütfen bu satırlarımı yayınlayınız!

    CELALEDDİN

  13. Mükemmel bir sofranın baş köşesine oturtturulup “Buyrun sizin için” deseler herkesin hoşuna gider. Sandalyeye oturup masaya dikkatlice bakınca sofranın kirli eşyalar ile hazırlandığını anlayıp, yemeklerin üzerinde ölmüş sinekleri görünce ne kadar kendisi için kurulmuş olsa da insanın yüreciği bir hooop eder, mideceği ise hooop hoop eder:-)
    İlahi gibi güzel bir ibadeti müzik gibi günah ile karıştırmak; dünyanın en güzel yemeği bile olsa o yemeği kirli bir tabakla, temizlikten uzak bir şekilde sunmaktan daha beterdir. Yemek yemezsin geçer gider ama ibadete günah karıştırmak… Ve dahi iman bildirilen altı esasa, Allahü teâlâ tarafından bildirilen, Muhammed aleyhisselamın Allahü teâlâ tarafından getirdiği emir ve yasakların hepsine kayıtsız şartsız inanmak demekken “yok efendim şöyle düşününce böyle olur” kılıflarına sokmak ne büyük küstahlıktır. Meşhur söz vardır “İnandığın gibi yaşamazsan, yaşadığın gibi inanmaya başlarsın.” Ve bunun için Hazret-i Ömer radıyallahhu anh buyuruyor ki “Dininizi doğru öğrenip, buna uygun yaşayın. Yoksa yaşadığınızı din zannedersiniz”

    Kendinden haberi olmayan zavallıya,
    yakışır mı, ince bilgileri diline ala? (M)

    ( Bu konuda en geniş bilgiyi nakilleri ile anlatalan aşağıdaki linklerden okuyabilirsiniz:
    http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=2959

    http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=4032

    http://www.dinimizislam.com/detay.asp?Aid=1759)

    T.K.

muammer için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir