Kum [16 Mayıs 2003 Cuma]

İçi biraz beyaz, puslu ve dışı daha mat ve biraz yeşilimsi gibiydi…
Başı, bin yıldır dönüyordu sanki… Ve sanki bin yıldır eğikti hep bir tarafına doğru…
Sanki bin yıldır; kendini kaybetmiş rüzgârlar bile onu bulmaktaydı, zamanı dahi sürükleyen akıntılar üstünde!.. 

İçi biraz pusluydu sanki, ama dışı; hep ıslak!..
Halbuki gözüken her güneşin bütün ışıklarını topluyor, ve bir mercek gibi kendi içinde çevirip, karanlıkların içine doğru akıtıyordu… Yani, başı bin yıldır dönüyordu sanki ve eğikti hep bir yana doğru…
Sürükleniyordu; zaman ile birlikte!.. 

Görmese de biliyordu; kendine bir sahip arayan sözler vardı içinde…
Biliyordu; "hiçbir şey"den büyük bir şeyin içindeydi, nerde olduğunu bilemese de. Üstelik bin yıldır kayıptı, zamanı bile sürükleyen akıntıların üzerinde ve kendini dahi kaybetmiş fırtınalar için bir teselliydi, belli ki! Veya bir eğlence…
Lakin, bir "var" idi o; varlığını idrake çalışan… Çünkü eğer olmasaydı; var kalmanın anlamını da umursamamış olurdu!.. 

Derin bir yumuşaklığın tam ortasındaydı, ama hep tam ortasındaydı ve de hep böyle tam ortasında kalacağını zannediyordu…
Neydi ki o?..
Bir şeydi, ve altında bir şey vardı ve üstünde, başka bir şey…
Veya ne altında ne üstünde bir şey yoktu… Ama, öyleyse "o" neydi?.. 

Güneş zaten, sanki bin yıllık kayıplığının tam ortasında bulmuştu onu, ve her karanlığın ardından da gelip bakıyordu; orda olup olmadığına?..
Peki ya, nerede olacaktı!.. 

Biliyordu, içinde; söylenmesi gerekenler vardı, okunması gerekenler vardı, bilinmesi gerekenler vardı…
Biliyordu; bin yıldır sanki kayıp gibi olduğunu, kaç yaşında olduğunu bilemese de!.. 

Ve bir gün… Ve bir gün yumuşak bir şey hissetti ilk defa; bir dokunuş…
İlk kez… İlk defa bir şey hissediyordu; sıcaktan, soğuktan başka,,, rüzgardan, yağmurdan başka,,, denizin akışından ve güneşin yakışından ve göklerin bakışından başka, farklı bir şeydi bu; dokunulmuştu…
Ona, dokunulmuştu!..
Burası hangi sahil? Kum ne kadar yumuşak, çok önemli değildi… Ona dokunulmuştu ve o ilk defa birini hissetmişti… 

Şimdi, sen,, anlayabiliyor musun;
Bin yıldır okyanuslarda dolaşan kayıp şişe için ne demektir, ona ilk kez dokunmuş olan bu kum?..
Şimdi, sen,, anlayabiliyor musun;
Benim için, sen ne demeksin?..

Stop
Muammer Erkul
16 Mayıs 2003 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir