1790-1869 yılları arasında yaşamış, doğu seyahatleriyle Müslümanları yakından tanımış Lamartine “Türkiye Tarihi” (Histoire de la Turquie) adlı eserinde, Sevgili Peygamberimizi anlatırken diyor ki:
“Tarihte kim Muhammed ile karşılaştırılabilir?
En meşhur insanlar, sadece ordular, kânunlar ve imparatorluklar meydana getirmişlerdir. Çoğu defa gözleri önünde dağılıp giden maddî iktidarlardan başka bir şey kurmamıştır onlar.
Fakat O, yalnızca orduları, kânunları, imparatorlukları, milletleri ve hanedanlıkları harekete geçirmekle kalmamış; ayrıca, meskûn dünyanın yarısında milyonlarca insanı ve daha da ötesi mabetleri, putları, dinleri, fikirleri, inançları ve ruhları yerinden oynatmıştır. Her harfi kânun olan bir “Kitap”a dayanarak, her dil ve her ırktan bir mânâ ümmeti çıkarmıştır. Arzın üçte birinin bu inanca teslim olması, Onun mucizesidir.
…..
İnsanların büyüklüğünü ölçmek için kullanılan bütün mikyaslarla ölçülsün! Acaba Ondan daha büyük birisi var mıdır? Olamaz!”
Nisan’ın 20’si (571) miladi takvime göre Peygamberimizin doğum günüydü. Bu hafta Kutlu Doğum Haftası’dır. O’nu hatırlayıp hatırlatmak için, yeni fark ettiğim bir menkıbeyi sizinle paylaşıyorum:
…..
Sevgili Peygamberimizin vefat edişinin 10’uncu günüydü. Yüzü kapalı bir köylü mescide geldi. Selam vererek;
-Resûlullahın yakını kimdir? Deyince, Hazret-i Ebu Bekir Hazret-i Ali’yi gösterdi. Hazret-i Ali ise;
-Söyle ey Madar, ey kuyu sahibi! Diye buyurdu…
-İsmimi ve kuyu sahibi olduğumu nereden bildin?
-Resûlullah haber verdi. Sen Arabi köyündensin. Adın Madar’dır. Babanın adı Darim’dir. 360 yaşındasın. Sen 100 yaşında iken şöyle söyledin:
“Bir Peygamber çıkar, yüzü güneşten nurlu, sözü şekerden tatlı, kokusu miskten güzel, yetimlerin ve miskinlerin babası, adam öldürmekten ve faizden men eder, Peygamberlerin sonuncusudur. Ümmeti 5 vakit namaz kılar, Ramazanda oruç tutarlar. Beytullah’ta hac ederler. Ey kavmim, ben ona iman ettim…”
…..
Sen böyle söyleyince üzerine yürüyüp seni dövdüler. Bir kuyunun içine bıraktılar… Bu zamana kadar orada mahpus idin… Resulullah ahirete intikal edince, Allahütealâ bir sel gönderip kavmini helâk etti. Sana bildirdi ki: “Ey Madar! Peygamber vefat etti. Git kabrini ziyaret et!” Sen de geceyi gündüze katıp buraya geldin…
-Bunları da kim söyledi sana?
– Resûlullah haber verdi. “Madar, vefâtımdan sonra gelir, ona selâmımı söyle!” buyurdu.
Madar bunu duyunca mesrur oldu. Hazret-i Ali, yüzündeki örtüyü kaldırmasını rica etti. Kaldırınca mescidin içi nurla doldu… Madar dedi ki:
-Ey Ali! Beni Resûlullahın mübarek kabrine götür!
Hazret-i Ali onu götürdü.
Madar Resûlullahın kabrine göğsünü dayayıp yüzünü sürdü. Ve az sonra da vefât etti…
…..
(NOT: Annem de bugün vefat etmişti… Ayrıca Gazetemiz Türkiye’nin yayın hayatına başlama tarihi ve Fatih Sultan Mehmet Han’ın gemileri karadan yürütme günü de yine 22 Nisan’dır.)
Stop
Muammer Erkul
22 Nisan 2007 Pazar