Sen, konuşuyorken,,, ben, düşünüyordum; Seni "niye" sevdiğimi… Bu soru zordu, ve ben zoru bulmuştum; bulanık suya düşmüş anahtar gibi!..
Seni "sevmemdi" zor olan, ve daha da zoru; "nedenini" bulmamdı.
Anlıyorsun değil mi, anlatamasam da?..
Sen, içimdekileri çıkardın…
Bir mıknatısı kumların üstünde dolaştırdığını düşün… Ve gör; cazibesine kapılan maddeleri nasıl çekiyor kendine doğru?..
Arabasının anahtarı mazgal deliğine düşen adama yardım ettiklerini görmüştüm. Bir mıknatıs bulmuşlar ve ipe bağlayıp salmışlardı aynı deliğe… Az sonra anahtara kavuşmuştu mıknatıs ve hasretle öper gibi yapışmış, kendisiyle yukarı çıkmasını sağlamıştı!..
Tatildeyse çocuklar görmüştüm. Turistik havuzun başındaydılar. Her birinin cebinde ipe bağlı mıknatıslar vardı, ve bunları kaşla göz arasında suya salıp, turistlerin attıkları metal paraları topluyorlardı!..
Sen, baktın ya bana…
Sen sarıldın ya sımsıkı;
Mıknatısım oldun!..
İçimde kaybolmuş kelimeler çıktı açığa…
Buldum, bilmediklerimi…
Sevindim, ve sen sevindin, ve sen sevinince ben yine sevindim, ve benim senin sevinmenden sevinmeme sen de yeniden sevindin!..
Sen, konuşuyordun… Ben, düşünüyordum seni niye sevdiğimi… Sonunda; seni sevmelerime bir neden daha buldum diye sevindim…
Sen mıknatısımdın benim.
Kaybolmuşları buluyorduk, sen bana sarıldığın zaman; derin kuyulardaki anahtarlar gibi… Ve ben, bilmediklerimi biliyordum sana sarıldığımda…
Harfleri çıkardın içimden sen, teek tek. Ve, kelimeleri çıkardın… Cümleler geldi ardından ve yazılaar, şiirler geldi…
Yani sen… Belinden ipe bağlanmış bir mıknatıstın benim için…
Yani sen…
Bulanık sudan, beni çıkardın!..
Stop
Muammer Erkul
19 Mart 2003 Çarşamba