“İlk yazı”dan bir önceki [31 Aralık 1999 Cuma]



“İlk yazı”dan bir önceki

İşte saatler kaldı, kambur ve yorgun 1999’u geride bırakmaya…
1999’u…
Bindokuzyüzdoksandokuz’u…
(Tuhaf geldi şimdi, hadi şunu bir daha yazayım: Bin dokuz yüz doksan dokuz!..)
1999’u ardımıza komak garip his.

Ama bitti işte onun da ömrü.
Zamana gücü yetmedi, yahut zamanın bir parçasıydı da ömrümüzden çaldı.
İşte… Saatler kaldı bir bitişe daha, veya bir başlangıca…

Aslında… Aslında bin yıl, “bir yıl gibi” değil mi?,..
Düşünün desem yaşadıklarınızı; herkes bir anda gidip geliverecek “filminin” en başına… On yaşında olan da, yüz yaşında olan da!..
Yani?..
Yani gecenin geçtikten sonra (bilgi, tecrübe ve hatıra olmaktan başka) pek de bir anlamı yok!..

Dönüp bakın;
Bin yıl, bir avuç akide şekeri ve bir avuç saksı biberi!..
Dönüp bakın; bin yıl, iki avucunuzun içinde!..
Dönüp bakın; yüz yıl da, ömür de aynı:
Hayat, bir avuç akide şekeri ve bir avuç saksı biberi…
Bir ömür, iki avucumuzun içinde!

Bir de şunu düşünün bakalım: Geçtiğimiz bin yılın kaç dünya liderini sayabileceksiniz?.. Ülkemizin son yüz yıldaki kaç devlet başkanını getirebileceksiniz gözünüzün önüne?.. Ve başbakanını ve hayatınızda direkt tesiri olan kaç bakanını?..
Sonra düşünün: Bilmem kaç yıl boyunca, ellişer kişilik sınıflarda görüp durduduğunuz bunca arkadaşınızın birer ismi var mıydı hakikaten!..
Peki, kim bunlar?..
Kim bu; dünyaya ve hayatımıza bir zamanlar “değmiş” olan kayıp insanlar?..
Neden böyle “yok kadar uzak”lar?..

Bugün, bu köşedeki binsekizyüzaltmışdördüncü buluşmamız sizlerle..
Ne yazılar yazıldı-okundu; ne isimler girdi-çıktı köşemize…
Hatırlıyor musunuz herbirini? Hayır…
Ben de unuttum çoğunu.
Ama unutmadıklarım var; hatırladıklarım… Köşebentlerim… Kilometre taşlarım… Yapımın tuğlaları… Bahçeme renk verenler… Tenime kokusu bulaşanlar… Zamanıma girenler… Niceleri.
Bunlar “ne çok” mu? Hayır…
Binlerceden birlerce!

Kim bunların mes’ulü?
Hatırlanmayanların kendileri!..
İşte, saatler biraz daha azaldı bindokuzyüzdoksandokuz senesini geride bırakmaya…
Hatırlanmayanlarla birlikte!

Hiç kimse seni hatırlamak zorunda değil..
Ama sen kendini hatırlatmak zorundasın!
Hiç kimse beni tanımak zorunda değil…
Ama ben iz bırakmak zorundayım!

Bin yıl geride kalıyor;
Her şeyiyle!..
Senleriyle, benleriyle…
Çünkü bu binyılın içinde bizler de vardık.
“Hangi avuçta” kaldığımız önemli değil…
Mühim değil hatırlanıp hatırlanmadığımız da…
Bin yıl bitti işte; binlerce milyon isimsiz insanla birlikte… “Herşeyin kendi ellerinde olduğunu” idrak edemeyenlerle birlikte!..
Şimdi düşünün; kimler kaldı onlardan yirmibirinci asra?.. Nasıl düşünenler, nasıl davrananlar ve nasıl yaşayanlar kaldı?..
TAM ŞU AN;
Unutun herşeyi!..
Biten zamanın içinde yiten “dünkü siz”i bile!..
Şimdi yeni bir bin yılla tanışmanın zamanı. ŞİMDİ YENİ BİR BİN YILLA TANIŞMANIN ZAMANI…
Yarın; size “BİN YILLIK BİR ÖMÜR” açıyor…
İster misiniz?..

Bin yıl ile “tanışmak” ister misiniz?
Onunla barışı, sevgiyi ve başarıyı tatmak ister misiniz?..
Gelecek bin yılın; bir şekli, bedeni ve bir yüzü” olduğunu idrak etmek ister misiniz?..
Ve…
Hepiniz…
Birer “AYNA” ister misiniz ellerinize?..

Yeni bin yıl SEN değilsen kim ki?..
Yeni bin yıl BEN değilsem kim ki?..
Yeni bin yıl BİZ değilsek kim ki?..

YENİ BİN YIL YENİ BAŞLIYOR;
ÇÜNKÜ “BİZ” YENİ BAŞLIYORUZ!..

Dostum;
İnsan bin yılı yaşayamaz belki… Ama bin yılda yaşayabilir!..
Öyle değil mi?
Bin yıl yaşayanların binlerce örneği varken önümüzde, soru sana;
Onların arasına koyacak mısın kendini?..
Ve işte önünde duran, şu bomboş, şu bembeyaz… Şu yepyeni bin yıla, yazacak mısın adını?..

Stop
Muammer Erkul
31 Aralık 1999 Cuma

1 Yorum

  1. İmam hatip lise 3… Abim her yıl benden teşekkür- takdir beklerdi ve bu yıl artık benim son şansımdı. Herşeyimizin ‘biz’ olduğumuz zamanlarda abime bu hediyeyi vermek istiyordum. Hep zayıfsız, düz geçmek sınıfı yetmiyordu bana. İki dönemde teşekkür aldım. Üniversite sınavına bir kez gittim, kpss’ye bir kez katıldım. Tembel değildim. Çalışkan değildim. Ama çok çalışkan biri olabilirdim de! 2012 yılı bitecek bir ay 14 gün sonra. Ve bu yazınızdan sonra çok uzuuun bir zamandan sonra ona da bi şeyler yazılmalı…!

İbrahim Arslan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir