ONDAN GELEN: ——————
Çocukluk (ya da "küçüklük") işte…
Seninle yürüyoruz ya yolda… Yol üstünde senin işlerin oluyor ve yanımdan ayrılıyorsun bazen. Sen yanımdan ayrılınca oralarda gözüme ilişen birşeylere takılıyorum. Onlarla oynamaya, oyalanmaya başlıyorum. Öyle ki, varacağımız yeri orası sanıp iyice kapılıyorum.
Veya, orda bulduğum ıvır zıvır şeyleri bir araya getirip birşeyler yapmaya çalışıyorum. Yapmaya çalıştığım o şeye iyice dalıp yolda olduğumu bile unutuyorum hatta. Sen işini bitirip, geliyorsun o ara.
-"Şşşt! Ne iş? ;)" diyorsun göz kırparak ve gülümseyerek…
Bir yaptığıma bakıyoruuum, bir sana… Bir sana bakıyoruuum, bir ona… Hafızam yerine geliyor, yolda olduğumuzu, burda geçici bir süre bulunduğumuzu, varacağımız noktanın burası ve maksudun bunlar olmadığını hatırlıyorum…
Meydana getirdiğim o "alameti" yandaki çukura ittirdiğim gibi koşuyorum yanına. Elinden sımmmsıkı tutuyorum. Sonra da bıdı bıdı bıdı diye bıdırdamaya başlıyorum yine… 🙂
CEVAP: —————————-
Bu ne, rüyaydı de mi?
🙂
Bunları bana yazma bazen okumaya bile zamanım olmuyor Hatıralar Sokağı’na yaz gitsin…
Kızdın şunu dedim, sevdin bunu dedim, rüyada gördüm falan yaz gitsin, her ne ise…
ONDAN GELEN: —————–
Rüya hayal karışımı birşey işte 🙂
Ya da, gerçeğin ta kendisi…
Ne sayarsan!
(A…… / 2 – Ocak 2010)