Sarman, Tekir kedinin yanından geçip bir metre kadar ötesine oturdu. Gözlerini dikip camın ardındaki adamın hareketlerini izlemeye başladı…
Minnoş, Sarman’la Tekir’in önünden geçerken ikisi de sinirli sesler çıkardılar, ama onun kim olduğunu bile görmediler!.. Minnoş da az ileriye geçip oturdu. Gözlerini dikip camın ardındaki beyaz önlüklü adamla yanındakilerin hareketlerini izlemeye başladı…
Bir korna acı acı çaldığında bütün kediler daldıkları hülyalardan sıyrılıp fırladılar… Hatta Tekir neredeyse canını bile kurtaramayacaktı…
Az sonra heyecanları geçti gene kedilerin; ağaca tırmanan indi, duvara çıkan atladı, taa ötelere kaçan geri döndü ve onlara yenileri de katıldı…
Biribirlerine bakmadan… Biribirlerini görmeden… Biribirlerine yakın veya uzak oturdular oraya buraya; ve gözlerini dikip camın ardındakileri izlemeye başladılar!..
Camın ardındaki adam, elindeki but parçasını şöyle bir çevirdi…
Tekir kedi ve Sarman ve Minnoş ve diğer kediler şööyle bir iç geçirdiler, şöyle bir kıpırdadılar yerlerinden, şöyle bir yutkundular…
Camın ardındaki adam, elinde şööyle bir çevirdiği but parçasını önündeki tezgahın üzerine yatırıp işine devam etti. Onunla konuşanlardan bir kadın, sanki taze ciğer kokan kahkahasını kaçırınca boncuklu kapının dışına, gene iç geçirdi bütün kediler!..
-Yazık yaa, dedi gülen kadın. Etin içinden ayırdığın şu sinir ve yağ parçalarından biraz versene, sevindireyim şu hayvancıkları!..
-Alıştırmak istemiyorum, da… Dedi kasap.
-Ver ver, n’oolur, diye ısrar etti kadın… Az sonra, yalana yutkuna kendini seyredenlere doğru dönüp;
-Haa hahayyt, dedi… Söyleyin bakalım, ilk önce hanginiz KASAPLIĞI öğrenecek?..
…..
Kendilerine hitap edildiğini hisseden kedicikler kuyruklarını salladılar, yerlerinden kıpırdayıp, gözlerini kısarak miyavlamaya başladılar… Sonra kadının elinde beliren kıkırdak, sinir ve yağlara doğru gözlerini parlatıp; bir yandan da hemen ileri atılarak yiyecek kapmak veya rakip paralamak için sivri tırnaklarını çıkardılar…
Kadın bir kahkaha daha atarak elindekileri savurduğu an;
"Harrrğğrrr" diye hücum eden bir köpek, hepsinin üzerine atlayıp yola düşen yiyecekleri yutuverdi!..
Salonun karşı ucundaki koltuk boş kalmıştı sadece. Mecburen oraya geçerken, herkes söylenmeye başladı… Aldırmadım, geçtim ve sessizce oturdum; diğer koltuklarda kimler olduğuna bile bakmadan!..
İşte ilk defa o an merak ettim; bir insan salondaki televizyonda resim seyrederek acaba kaç senede ressam olabilirdi?..
Bir insan edebiyat programlarını seyrederek acaba kaç senede yazar veya şair olabilirdi?.. Futbol maçı seyrederek acaba kaç senede gol kralı olabilirdi?.. Yemek programlarına baka baka kaç senede aşçı; kaç senede tiyatrocu, taç senede yüzücü, kaç senede dağcı olabilirdi?..
Salondaki koltukta otururken,,, bir insan,,, acaba,,, kaç senede; "NE" olabilirdi?..
O an, ciddi olarak bir de şunu merak ettim, ki;
Acaba bir kedi,,, orada oturup,,, camın ardındaki adamı izleye izleye,,, acaba kaç senede; "KASAP" olabilirdi?..
Stop
Muammer Erkul
11 Ekim 2002 Cuma