Molyannacılık [12 Eylül 2003 Cuma]

Bazen tiraj düşüyor ya, bu gazete kapanır!..
Ama sanırım bunu çoğunuz görmezsiniz; çünkü havada zehirli gazlar, suda zararlı eriyikler dolu. Peki ya yedikleriniz?.. Hazır gıda diye parayla alıp bebeklerinize yedirdiklerinizin çoğunu böceklerine bile yedirmiyor eloğlu…
Zaten bu gidişle yakında Afrika akbabaları gagalarını silecek kaburga kemiklerinize, güneydoğu da çölleşmeye başlamış çünkü.
Çölleşme, kelleşme gibi ya; başlayınca durmuyor!..
Hem, kelleşme de kalp belirtisiymiş, biliyorsunuzdur. Ama saç mı kalır insanın başında; düzgün giden ne var ki?.. Dünya savaşta, bölgemiz savaşta, biz de kıyısında ha düştük ha düşeceğiz…
Peki bizimkiler? Okul önlüğü derdinde: Bir yandan kıyafet tek olsun da zenginler fakirlerden ayrılmasın, diyenler; fakire de zengine de kırk kalem mal satma derdinde… Kantinci amcalar sınıf kapılarında sucuk kızartırken fakir çocukların canı can olmuyor mu sahi?.. Veya boyalı ucuz şekerler, okulda satılınca mı zararlı olmuyor?!..
Kaynanasından kaçan gelinler de bütün gün çocuk bekler artık okul kapılarında. Kötü yola düşenlerin ardından kaç dili kökünden koparmak lazım, bunu diyen ben olmayayım…

Ama, nah şuraya yazıyorum; bu hükümet seçimlere kadar dayanamaz!..
Kolay mı öyle tekerleklere çomak sokmak. Asarlar bu adamı, asarlaar, görürsünüz… Ve öyle bir kaos, öyle karışıklıklar olur ki ardından terör günlerini ararız. Zaten dört bir yanımız topraklarımıza salya akıtan komşularla dolu; kaça dilinmiş hayallerinde Anadolu pastası, belli de bunu bilmeyen bir biziz! Peşmergeler bile bize kafa tutuyor. Yok yok, bunları bir söyleten var onlara!

Kızıl gezegen Mars boşuna mı geldi sanıyorsunuz burnumuzun dibine? Kızıl kanını akıtmış diyorlar bir önceki gelişinde koca dinozorların, silip yok etmiş tarih sahnesinden…
Ben size diyorum; arada bir krizler oluyor ya bu gazete batar, ama bunu çoğunuz görmezsiniz. Biliyor musunuz şu elinizde tuttuğunuz gazete kağıdında veya yazının mürekkebinde hangi virüs olduğunu, veya hangi katil hırsızın şu an zilinize basmak üzere veya pencerenizi gözetlemekte olduğunu biliyor musunuz?..
Peki biliyor musunuz benim şu an ne yaptığımı?
Demek bilmiyorsunuz. Hadi söyleyeyim o zaman:
Mollyannacılık oynuyorum!..
Mollyannacılık, Pollyannacılığın zıddıdır… Ve bugün, işte bu yazıyla giriyor literatüre…

Her renk ve her çeşit olay var çevremizde… Biz, bunlardan belirli bir ton seçer ve ilerleriz. Seçtiğimiz yolun da genellikle bellidir bizi nerelere götüreceği…
Olaylara olumlu, ılımlı, hoşgörülü bakmaya çalışanlara… İnsanlara yumuşak yaklaşanlara… Çizdiği tablolarında ılıkpembe, açıkyeşil, sütmavi tonlar bulunanlara; ince bir alayı da içinde barındıran garip suçlamalar yüklemeye çalışarak;
“Pollyannacılık yapıyor” der bazıları. Haklı mıdırlar, buna siz karar verin. Ama bu kararı vermeden önce, yukarıdaki satırları tekrar gözden geçirin. Ve fark edin ki; otobüste, kahvede, televizyonda, sokakta, her yerde duyuyorsunuz benzerlerini zaten; çünkü bu, yani “MOLLYANNACILIK” dediğim şey dünyanın en kolay, en sorumsuz işi!..
Ve körü kürüne (iyi niyetli, saf kız) Pollyanna gibi davranmak bile, mollyannacılık yapmaktan daha iyi, öyle değil mi?..

——————————

İMZA GÜNÜ:
14 Eylül Pazar günü, Saat 14:00-18:00 arasında, Üsküdar Meydanında kurulan “Katibim Kitap Fuarı”nda, Nesil Yayınları standındayız.
Geniş Bilgi İçin Tlf. (0212) 551 32 25

Stop
Muammer Erkul
12 Eylül 2003 Cuma


 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir