Onu bir kere görmüştüm: Bakan Ali Coşkun, Nazım Kıbrısî hoca, tarihçi ve yazar Kadir Mısıroğlu, Muhsin Yazıcıoğlu ve ben, hep birlikte aynı saflarda Cuma namazı kılmıştık.
Hiç kimseyle olmadığı gibi onunla da hiç bir siyasi bağlantım olmadı…
Fakat 2009 yerel seçimlerine 4-5 gün kala, 54-55 yaşlarında bulunan Muhsin Yazıcıoğlu’nun helikopterinin düştüğünü duyduktan hemen sonra yazdığım iki yazının tarihî değeri olduğuna hala inanıyorum…
İlk iki yazım 2009 Mart’ında Türkiye Gazetesi’ndeki köşemde çıkmıştı.
Birincisi: "O dağın adı artık Muhsin Dağı’dır" diyordu.
Hemen ardından yayınlanan "Nizam-ı Âlem’e açık mektup" isimli ikinci yazımda ise pek çok konunun birleştiği bu kazanın hemen bir filmi yapılmalı, konu teferruatıyla gözler önüne serilmeli… Ve hatta öyle bir ilk yaşanmalı ki, biletleri şu anda, önceden, hemen satılmalı, filmin parası peşin olarak toplanmalı, ilk biletleri de ben almaya talibim" diyordu…
Peki bu neyi sağlayacaktı?
(rahmetlinin özel danışmanlarından bir ağabeye de, Kuzuluk’da buluştuğumuzda bunu uzun anlatmıştım)
Birincisi, kazadaki sisler daha o yıl (2009’da) üflenmeş olacaktı.
İkincisi, partinin yelkenleri bu rüzgarla şişecekti.
Üçüncüsü; düzgün, inançlı, ahlaklı, çalışkan, okumayı seven gençlerin bir arada toplandığına inandığım Nizam-ı Âlem Ocakları’na yeni bir kan, enerji, heyecan gelecek ve yeni bir mıknatıslanma oluşacaktı…
Ve daha pek çok faydalar sağlanacaktı…
Sözü geçen iki yazıyı da 2010’da tekrar yayınladım.
Sonra tekrar…
Hiç biri olmadı/yapılmadı…
Peki sonuç?..
Muhsin Dağı’nın adına hala Muhsin Dağı demeyenler var…
Onlarca yıl uğraşılarak teşekkül etmiş Nizamı âlem ocakları maalesef dağıldı, siyasi kadro çözüldü!..
Ben bu gün, yani dört sene sonra…
Muhsin beyle hiç bir siyasi bağlantım ve mirasından hiç bir beklentim olmadığını da hatırlatarak, tekrar soruyorum:
Muhsin Dağı; "Muhsin Dağı" oldu mu?
İkinci sorum ise hemen ardından geliyor:
"Üşüyorum" isimli film ne zaman çekilecek?
Muammer Erkul
artıStop / 25 Mart 2013 Pazartesi
www.muammererkul.com
…..
Ve aşağıda, sözü geçen yazılarımdan birini yayımlıyorum. Altındaki linklerden önceki yazılara veya (sitedeki arama motorunu kullanarak) diğer yazılara geçebilirsiniz:
Muhsin Dağı’na… [25 Mart 2010 Perşembe]
Geçen sene bugün meydana gelen helikopter kazasında, Yazıcıoğlu’nun vefat haberi duyulduktan sonra yazdığım ilk yazımda şu cümleler vardı: “Fidan Ana’nın at üstünde cirit oynayan koçu, aşılmaz ‘ecel dağına’ tosladı! O dağın adı artık ‘Muhsin Dağı‘dır!..”
Sonraki gün “Nizam-ı Âlem’e mektup”ta; ismi “Muhsin Dağı”, “Beyaz ölüm” veya “Üşüyorum” olabilecek ciddi bir film yapılması, biletlerininse peşinen satılması teklifi şöyleydi:
Bu olağanüstü ve gerçek senaryonun çekimi hemen başlamalı, kabirlerin toprağı düzlenmeden… Hadi, bu iş tarihe geçsin! İnsanlar, bir film henüz çekilmeden biletlerinin nasıl kapışıldığını görsün… Çünkü bu konunun içinde “her şey” var: Türkiye’miz, Anadolu insanımız, son elli yılımız var. 70’li yıllar var. 6 yıl kaldığı hücreden çıktığında suçu hâlâ bulunamamış mahkûmlar var… Ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun da önünde diz çöktüğü S. Ahmet Arvasi’nin tedrisinden nice anlatılacaklar var…
Bir sene geçti. Muhsin Dağı’nı hâlâ başka isimle ananlar var. Ve bir sene geçti, sipariş ettiğim bilet henüz gelmedi!.. Ve sevenleri hâlâ “Koca Reis”in yazdığı “Üşüyorum” ile ısınmaya çalışıyorlar:
Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgâr gibi süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum…
…..
NOT: Reis’le üç arkadaşına, helikopterin pilotuna ve İHA’dan İsmail Güneş kardeşime rahmetler diliyorum…
Stop
Muammer Erkul
25 Mart 2010 Perşembe
NOT:
Yukarıda adı geçen ve geçen sene yayınlanmış olan iki yazımızın bağlantı adresleri aşağıdadır.
MUHSİN DAĞI isimli yazımıza bu adresi tıklayarak;
http://www.muammererkul.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2047&Itemid=48
NİZAM-I ALEME MEKTUP isimli yazımıza da şu adrese girerek kolayca ulaşabilirsiniz:
http://www.muammererkul.com/index.php?option=com_content&task=view&id=2048&Itemid=48
.
.
İkinci bilete ben talibim. Helali hoş olsun.
Ömür
Bu iklimin yetiştirdiği çok nadide bir çiçekti o.
Soldu ve bir daha yenisi kim bilir ne zaman çıkacak…
Şevket
Üçüncü bilete de ben… Dördüncüye falanca, beşinciye filanca, altıncıya… Yani biletlerin talibi çok, ama niye ilgilenilmedi bu konuyla gerçekten? Çok derinine inildiğinde, hâlâ hortlayabilecek mihraklardan falan mı çekinildi (ki o zaman da inilebildiği kadar inilirdi…) Yoksa tamamen, milletçe bir türlü içinden çıkamadığımız aymazlık mı sebep?
Aklıma Vali filmi geldi… Ve sonra Adnan Kahveci ve ölümleri birbirine çok benzeyenler… Nizam-ı Âlem ocakları veya her kim/kimler ilgilenecekse… “En azından” Vali filmi kadar da yapılamaz mı?.. Bu filmleri yapanlar zarar ediyor mu? Ergenekon iddianamelerini dinlemekten daha büyük bir iştiyakle seyredileceğini düşünüyorum bu filmlerin.
Hicran Seçkin
Devamı…
Bu film için Nizam-ı Âlem ocakları ellerinden gelen her ne ve ne kadar ise, lütfen esirgemesinler bu milletten… Bunu kendilerine bir borç olarak görmüyorlar mı abiciğim?
Merhum Muhsin Yazıcıoğlu da, sevgili Başbakanımız R.Tayyip Erdoğan kadar milletçe bağrımıza bastığımız bir isimdi. Lütfen esirgemesinler bunu bizden… Lütfen…
Hicran Seçkin