Tekrar izleyeceğim. Satışa çıktığında dvd’sini de alırım. Yorum yapmayacağım, ama “Mustafa” hakkında şunu söylemesem olmaz: Bu film bir dönüm noktasıdır! Hem de sinema değil, komple yakın tarihimize bakışımız açısından…
Film, cumhuriyetimizin 85. yılında vizyona girdi. İlk gösterimden çıkanların suratlarına bakınca iyice merak ettim filmi. Kimdi peki böyle şaşıranlar? Birkaç sosyal demokrat fotokopisi ile, içi yazılmış konuşma balonlarını tepelerinde gezdiren çizgi roman güzelleri!.. Dedim ki kendime; bir an evvel gör bu filmi!
Bu ülkede, Atatürk sevgisi en son sorgulanacak kalemlerden biri olan Can Dündar’a sövmeye kimsenin dili yanaşamaz!.. Can Dündar açılmakta geç kalınmış bir kapıyı araladı; eli kalem tutan çok kişinin korkudan yapamadığı veya kasten yapmadığı bir işi yaptı!.. Böylece Can Dündar, senaryosunu yazıp yönettiği “Mustafa” filmiyle; “geçmişe ve geleceğe objektif bakabilme” konusunda tarihe geçti. İstemeyen kabul etmesin!
Şimdilik kendi aralarında homurdananlar; yakında onu aforoz etmeye ya da bu filmini görmezden gelmeye çalışabilir. Başarabilirler mi bilemiyorum… Bir kısmının hayal ettiği tiraj kadar Can Dündar’ın şahsi sitesine girip çıkan var…
Aslında soru şu: Can Dündar neden yaptı böyle bir filmi?
Cevabını da açıkça söylüyor adam: O’nun bir beton heykel olmadığını anlatmaya çalışıyor; zaaflarıyla, korkularıyla Atatürk’ün de bir “insan” olduğunu anlatmak istedik, diyor…
İzlerken en az şaşıranlardan biri olduğum halde; hiç karşılaşmadığım görüntüler ve hiç duymadığım hadiseler vardı filmde açıkçası. Fakat çok olayın sadece başlığı verilmiş.
Birkaç ekran gülü çalçenenin, konuşmak için neler biriktirdiği önemli değil; bu film bir dönüm noktasıdır! Zaman içinde yükselecek seslerle film tartışılacaktır da! Bazıları “aman ha çocuklarımız izlemesin” bile diyecektir!
Aslında bütün bunların cevabı “zihinlerdeki Atatürk imajının dondurulma şekli”dir.
İşte başa döndük; zaten Can Dündar’ın da bu filmle dokunmak istediği nokta işte tam burasıdır!
Stop
Muammer Erkul
06 Kasım 2008 Perşembe