İn arabadan(!)
(Size bugün, belki daha önce duymuş olduğunuz, çok anlatılan, ama pek çok kişiye de her zaman örnek olabilecek bir hikaye anlatmak istiyorum.)
İşsiz bir genç, iyi bir fırsat ele geçirebilmek için Amerika’nın ünlü işadamı Ford’un bürosuna gidiyor… Kavga dövüş, sekreterinden ancak 8 ay sonrasına randevu alabilip, belirlenen saatte de aynı yere oluyor.
Sekreter diyor ki:
“Bay Ford şu anda dışarı çıkıyor. Siz de onu takip edin lütfen!..”
Bir arabaya biniyor Ford, genç adam da yanında olduğu halde. Yol boyu hiç konuşulmuyor.
Arabadan inip bir mağazaya yürüyorlar. Kapıdakiler, büyük bir saygıyla karşılıyorlar ünlü misafirlerini. Mağaza birlikte gezildikten sonra, aynı şekilde 2., 3., 4. ve 5. büyük mağazalar da dolaşılıp dönüş için tekrar otomobile biniliyor.
Fakat, ünlü işadamıyla saatlerden beri dolaşan genç daha fazla dayanamayıp soruyor:
“Sayın Ford…
Ben sanıyordum ki…
Yani benim için bir iş fırsatı sunacağınızı bekliyordum…”
…..
“Ya!.. Demek öyle?.. Peki öyleyse!” Diyen Ford arabayı durduruyor, delikanlının aşağı inmesini istiyor ve basıp gidiyor…
Burası şehirden uzak, tenha bir yerdir. Gencinse cebinde hiç para yoktur… Sinirlenerek yürümeye başlıyor.
Kan-ter içinde evine ulaşıncaya kadar bir taraftan da düşünüyor;
“Mutlaka bana bir ders vermek istedi… Ama ne?..”
…..
Günlerce yorum yapıp gizli mesajın ne olduğunu anlamaya, bulmaya, çözmeye çalışıyor…
Sonunda… Sonunda bir sonuca ulaşıyor ve Ford ile birlikte ziyaret ettikleri ilk mağazaya koşuyor…
İlgililer, büyük bir saygı gösteriyorlar ona… Her sorusuna, sanki karşılarında Ford varmış gibi nezaketle cevap veriyorlar. Bundan sonra 2., 3., 4. ve 5. mağaza yetkililerine gidiyor, ve diyor ki;
“Ben, sizin ürünlerinizi pazarlamak istiyorum…”
Her birinden de aynı cevaplar geliyor kendisine:
“Buyurun, istediğiniz kadar alın-satın, parasını sonra ödeyin!..”
Bundan büyük yardım mı olur bir insan için?..
…..
Sonra, tutun tutabilirseniz!..
5 yıl içinde, Amerika’nın en büyük iş adamlarından biri oluyor delikanlı, ve;
“Eh!.. Ford’u bir ziyaret edeyim de, kendisine teşekkürlerimi sunayım artık!” diye düşünüyor.
Gidip, bu arzusunu Ford’un sekreterine söyler söylediği an enteresan bir cevap alıyor:
“Buyurun efendim, sayın Ford sizi bekliyor!..”
Biraz sonra…
Tecrübeli işadamı, özel odasında, genç işadamıyla konuşmakta…
Ve şunları söylemektedir:
“Siz, aynı yerde arabadan indirdiğim ne ilk ne de son kişisiniz…
İçlerinden bir tek siz anladınız ne demek istediğimi…
O günden beri de ben, hayranlıkla takip etmekteydim hep sizi!..”
…..
(Bize Osman Koç aktardı.)
———————————————————-
R A M A Z A N 2 0 0 0
Size bir “Müjde” buldum…
Bu mübarek Ramazan ayında bana bir haller mi oldu ne; aklıma ne gelse, hangi kitapta ne görsem kapıp, koşa koşa size getirmek geliyor içimden…
Demin, kafama takılan bir konuyu bulmak için Namaz Kitabı’nı açtım… (Ki, Hasan Yavaş tarafından hazırlanmış olan bu kitap öyle bildiğiniz kitaplara benzemez. Hatta bunu elimi attığım her yerde bulmak isterim. O yüzden çantamdaki ayrıdır, masamdaki ayrıdır, salondaki ayrıdır… ACABA NİYE?!..)
Neyse, başka bir konuyu ararken, 41. sayfada öyle bir menkıbe buldum ki… İnanın bu, her gün; “Ya Rabbi bizlere iman ile yaşamak ve iman ile ölmek nasibeyle ve bizlere ölüm azabı, kabir azabı ve Cehennem azabı gösterme…” diye dua edenler için gerçek bir müjde…
Yayınlamamı istersiniz, değil mi?..
Okuyun, ve sevinin öyleyse:
HADÎS-İ ŞERÎF’ler
* “Bir hurma bile olsa sadaka veriniz! Çünkü sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları yok eder.”
* “Ey Âdemoğlu! ‘Benim malım, benim malım.’ dersin. O maldan senin olan; yiyerek yok ettiğin, giyerek eskittiğin ve Allah için vererek sonsuz yaşattığındır.”
Stop
Muammer Erkul
01 Aralık 2000 Cuma
HADÎS-İ ŞERÎF
* “Bir hurma bile olsa sadaka veriniz! Çünkü sadaka, suyun ateşi söndürdüğü gibi günahları yok eder.”