Naat [23 Aralık 1999 Perşembe]

Naat

Daha önce hiç görmemiştim. Sabah dalgın dalgın geçerken, bir baktım ki I. Abdülhamid Han’ın türbesinin kapısında (Sirkeci-Eminönü) bir yazı…
Ve Efendimizin (sallallahü aleyhivesellem) mübarek ayak izinin içeride olduğunu söylüyor…
Bu; ürpertili bir heyecan.
Hiç kimse yok!..
……

Elimde Şeyh Sadî-i Şirazî’nin “Bostan” kitabı var. Onun başlarındaki “naat”ı yayınlıyorum; kuma bastığında iz bırakmayan, taşa bastığında izi kalan Sevgili Peygamberimizin mübarek ayak izlerini mutlaka ziyaret etmenizi tavsiye ederek:

Hz. Muhammed güzel yaratılışlı, güzel ahlâk sahibidir. Bütün insanlara yol gösterici, herkese şefaat edicidir. Peygamberlerin reisi O’dur, doğru yol için kılavuzdur. Allah’ın eminidir, Cebrail’in Allah’tan vahiy taşımak üzere yanına geldiği biridir. Kıyamet gününün efendisidir O.
Diriliş vaktinin imamı.
Gökle konuşandır O.
Bütün nurlar nurunun ışığıdır.
O yetim bir incidir, okuma yazması olmadığı halde tüm kitapları geçersiz kılmıştır.
Geleceği görebilen, kılıcıyla ayı ikiye bölmüştür. Dünyayı onurlandırdığı gece Kisra’nın sarayı yıkılmış, ondört taşı düşmüştür.
“Allah’tan başka ilah yoktur”un ilk kelimesi ‘La’ ile Lat’ı paramparça etti, İslam’ı yücelterek Uzza’yı alçalttı.
Lat ve Uzza’nın külünü savurmakla kalmadı İncil ve Tevrat’ı da geçersiz kıldı.
Gecelerden bir kutlu gece Burak’a bindi, alemlerden geçti, Cebrail’i Sidre’de bıraktı. O’na dönerek, ‘Ey Allah’ın vahyini yüklenmiş olan melek! İleri yürü. Neden bana eşlik etmekten vazgeçtin?’ dedi. Cebrail şöyle cevap veriyordu: “Gücüm tükendi, bir adım daha gidersem O’nun nuru kanadımı yakacak, bu yüzden gidemem.”
Böyle kutlu bir Peygamber’e sahip olan ümmet, ümid ediyorum ki itaatsizliği sebebiyle cehenneme gitmeyecektir.
Ey bütün insanların Peygamber’i!
Seni övmekte kalemim acz içindedir.
Ey tüm canlıların Peygamber’i!
Sana selam olsun.
Ey tüm davranışları kutlu olan ulu kişi!
Bir avuç yoksul senin mübarek makamında konaklayanlara misafir olsa, yüce şanından ne eksilir? Seni Allah övmüş, Cebrail’e senin huzurunda yer öptürmüştür. Göğün en yücesi yüceliğine karşı utanır. Adem’e ruh üfürülmeden yaratılmıştın sen.
Varlığın başlangıcı sensin.
Seni övmek için ne söylesem azdır.
Her kelimemden yücedir şanın.
Seni övmek için Taha ve Yasin yeterlidir.
Bu noksan dilli Sadi, seni nasıl hakkıyla niteleyebilir?
En büyük Peygamber! Sana salat-u selam olsun.

——————————————————-

Ayrılma Vakti
-Sen benim en iyi arkadaşımsın, dedi sessizce. İkisi de birbirinin gözlerindeki sonsuzluğa düşmemek için, uçsuz bucaksız denizin sonsuzluğuna dalmış, rüzgarın konuştuklarını duymasından korkarmış gibi sessizliği muhafaza ediyorlardı.
Ayağa kalkarak;
-Seni çok seviyorum, diye bağırdı biri.
Sözcükler rüzgarla karışıp kordonun çok sonuna ulaştığında ikisi de “birbirlerinin gözündeki sonsuzluk kuyusuna” isteye isteye daldılar. Gözlerinden akan birer damla yaşla tekrar yeryüzüne çıktılar. Ruhlarının bir olduğunu bildiklerinden bedenlerini de birbirlerine yapıştırırcasına sarıldılar.
Rüzgarın sesi sessizliğin acısını bir kerede içine sindirmiş, şehrin en büyük caddesinde ıslık çalıyordu…
Deniz hırçınca kordondaki kayaları döverken sessizlik ve konuşmamak ikisinin de bağırlarını dağlıyordu.
Ayrılmak vakti gelip çattığında ayağa kalktılar. Denizden gelen su damlacıkları suratlarına çarptığında rüzgarın soğuğunu ilk kez hissettiler. Son kez birbirlerine sarıldılar. Giderken arkasına bakamadı biri, diğeri soğuğa inat o bankta oturdu sabaha dek. Birbirlerinden daha hiç haber almadılar, ama bilirler ki ikisi de hayattadır. Çünkü bilirler ki ruh vücuttan ayrıldığında vücudun bir yarısının canlı diğer yarısının ölü olması mümkün değildir!
Gön: Mustafa Karameşe

Merhaba Muammer abi,
Ben Almanya’dan Sibel A.,
Ben bunu size okuldan yazıyorum çünkü bize böyle bir imkan veriyorlar. O kadar doluyum ki! Neden diye sorarsanız…Okul, ders, üst üste sınavlar, gurbet, özlem, hasret, günlük olaylar (özellikle Türkiye’de olanlar)…ve daha neler neler. Yine de Allah’a çok şükür. Benim dert dediğim şeyler başkalarınkine göre belki de çok basit.
Beni anlatan bir şiiri de eklemek istiyorum.
Gülen yüzüme bakıp ta
Sanma ki gönlüm bahtiyar
Atılan her kahkahanın altında
Bir yığın gözyaşı yatar!
Sevgilerimle, Sevgi ailesine ilk defa katılan biri
Sibel

San’at
Anladım san’at işi Allah’ı aramakmış
Buymuş oyun gerisi çellik – çomakmış
N.F.K

Yolcu
Yolcu; yine uzun yollar önünde,
Durma, o menzili bilerek yürü.
Ebedi soluğu yaşadığın günde;
Haydi zalim nefsi yerlerde sürü.

Yanılgı geçtiğin bütün sokaklar,
Dinle özünün çağıran sesini,
Orda başka name söyler dudaklar;
Başka yürekler yazar bestesini.

Senki bu besteyi tanırsın, elbet,
Ruhunun girdaplarına girdikçe;
Artık hüzünlerden bekleme medet,
Nurdan geceye koş gücün yettikçe.

Yolcu; yine uzun yollar önünde,
Durma, o menzili bilerek yürü.
Ebedi soluğu yaşadığın günde;
Haydi zalim nefsi yerlerde sürü.

Yanılgı geçtiğin bütün sokaklar,
Dinle özünün çağıran sesini,
Orda başka name söyler dudaklar;
Başka yürekler yazar bestesini.

Senki bu besteyi tanırsın, elbet,
Ruhunun girdaplarına girdikçe;
Artık hüzünlerden bekleme medet,
Nurdan geceye koş gücün yettikçe.

Yalnız o gecede senin nasibin,
Bırakıp kederi onu almasını bil;
İnan bir başka bakacak gözlerin,
Dersin; “hayat o eski hayat değil”

Yolcu, işte hayat, sana sunulmuş,
Vaktini geçirme geri bakarak,
Hem bak o mazin hepten unutulmuş,
Şaşırma, korkma ve hep yoluna bak.
“Ne mutlu yolculuğunun kıymetini bilen yolculara”
Emrullah Yılmaz

Ben şiir kitabı çıkarmak istiyorum eğer kabul edersen birkaç şiirimi köşende yayınlamanı istiyorum. Bak işte sana ilk şiirim:
BURSA
Günaydın Bursa günaydın sana
İçimde bir sıkıntı var bu sabah
Sanki o yokmuş gibi geliyor bana
Yine katlanıyorum gözyaşlarıma.

İyi günler Bursa kardeş
Bugün onu gösterir misin bana
Yıllardır filizlenmiş bir aşkı
Tekrar yaşatır mısın bana.

İyi akşamlar Bursa kardeş
O yine yok ortalıklarda
Akşam oldu be Bursa kardeş
Menekşe gözlüm dönmüyor bana.
Ali Güler

Stop
Muammer Erkul
23 Aralık 1999 Perşembe

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir