İnanmak da inanmamak da çok büyük birer güçtür…
…..
İki üç örnek vereyim;
Dağların tepesinde kaskatı kesilmiş buz kütlelerini kim indirebilir ki ovaya?..
Ya da, çığı kim durdurabilir?..
İnanmamak; olumsuz kalmak, şüphe etmek, teklifi reddetmek, olmayacağını düşünmek, mümkün görmemek, harekete yeltenmemek, kıpırdamayı istememek, uyumsuzluk, tembellik, katılık, sertlik, soğukluk…
İnanmak; başarmak demek.
Başarmış, ama inanmamış kaç kişi var?
…..
Eğer kazanmışsan; ya inanmıştın, veya karşındaki senden daha az inanıyordu!..
Medeniyet; olabileceğine inananların kurduğu mimari…
İnançsızlık; yalnızlık!..
Dağlar, kurumuş çalılardan pamukları toplayan ırgat elleri gibi; ayıklıyor karları bulutların içinden…
Kar; enerji demek… Kar; su ve yeşil demek…
Su ise; hayat!..
…..
İnançsa ısıya benziyor… Isıya; yani buzu yumuşatmaya, karı akar hale getirmeye benziyor…
İşte bunun için her medeniyet inananların elleriyle imar oluyor; buz değil, demir bile akıp şekle giriyor inançla ısınınca…
Sen, biliyorsun dağların başında duran karı…
Ama, dağların tepesinde bekleyen güç, harekete geçmek için seni bekliyor; ısınacaksın ve ısıtacaksın…
Çığın önünde kim durabilir?
Bin kılıç dikilse, keskiiin,,, bin parçaya bölsen onu, her parça ayrı ayrı hücum eder istikamete doğru!..
Ovalar kar bekliyor, tarlalar su…
Dağlar hafiflemeyi bekliyor, çığ ise; senin sıcacık nefesini!..
Hadi, ısın artık…
İnan…
Ve başar!
………………
Yalnız bayram mı olur?..
Çocuklar için bayram, kalabalıktır!.. Herkes,,, yani bütün sevilenler ve sevenler bir arada; cep cep şeker, kucak kucak sevgi…
Aynı duygularla seviniyorum; kimse ayrılmadan yeni bir ismin daha aramıza katılmasına, gazetemizin bir köşesinde…
Muhsin Abay ağabeyimizin derin tecrübelerine ve YÖNETİ’cilik YORUM’larına ben dahil pek çoğumuzun ihtiyacı vardı…
Sevgili Ahmet Sırrı’mın da İZ BIRAKANLAR köşesinde (dünyanın sıcak noktalarda dolaşmaktan günlük köşe hazırlamaya pek fırsat bulamayan) kalem ve kelam güzeli, kalender İrfan abimize ortak olması, yani bu faydalı köşenin sürecek olması da beni çok sevindirdi…
Öz bir söz mü istiyorsunuz şimdi? Söyleyeyim:
Hani, kibriti-çakmağı yanında taşıyan adam ateş-ocak aramaz ya; işte, bu isimlerle beraberken bayram filan aramıyor insan!..
Her gününüz bayram gibi olsun inşallah…
Stop
Muammer Erkul
05 Aralık 2003 Cuma