Nasip [25 Temmuz 2004 Pazar]

Şairler Sultanı’ unvanıyla hayatını bitiren Necip Fazıl Kısakürek; bir deli tay iken dizginini kaptırdığı… Ve sonra da gönlünün bütün iplerini teslim ettiği hocasına "iyi insanın/müslümanın nasıl olacağı/olması lazım geldiği" hakkında bir soru soruyor…
Beklediği; uzun, bitmeyecek bir cevap ve tadına doyulmayacak bir sohbet…
Bir süre susuyor Necip Fazıl’ın mübarek hocası. Sonra derin derin bakıyor, ve;
"Necip, diyor…
Nasip!.."
…..
O gün bir tek kelime ile biten sohbet, işte yarım asırdır devam ediyor!..

Zaman zaman yazıştığımız okuyucularımız var, Mustafa Metin Tamer bunlardan biri. Son gönderdiği mektubunda bir hatırasını şöyle anlatıyor:
…..
Evet evet, anahtar bu… Yolun başındaki sonundaki levhada okunması gerekli yazı bu:
"Nasip"
Yaşadığımız pek çok güzelliklerin de her biri ayrı ayrı nasip…
…..
Nasip deyince, geçen yıl İzmir’de bindiğim bir belediye otobüsü hatırıma geldi…
Tıklım tıklım insan dolu… Hemen önümde ilerleyen bir bayan… Bayan da şöyle modern giyimli (!) dedikleri tipten, yani İzmir’in havasına uygun…
Ama elinde tuttuğu bir kitap var…
Eflatun renkli arka kapağı bana dönük olduğundan ne kitabı olduğunu anlayamıyorum. Zaten kitabın ne olduğundan çok, bayanın kitabı tutuş şekli dikkatimi çekiyor… Yani öyle bir tutuyor ki; kitabın içinde, ona göre çok değerli bir şeyler olduğu belli…
…..
Benim aklıma ilk gelen şu:
Son zamanlarda çok kapkaç olduğundan; "bu kitabı cüzdan olarak kullanıyor" diyorum… Hani içi öyle ayarlanmış, kitap görünümünde bir cüzdan…
Yoksa niye bu kadar dikkat etsin ki, taşımasına. Göğsüne böyle sımsıkı bastıracağına, elinde sallar gider o kalabalıkta…
…..
Durum böyleyken biz ilerlemeye devam ettik ve otobüsün körüğünü geçtik. Bir boşluk bulunca bayan yüzünü benden tarafa döndü. Yine itina ile, elindeki kitabın ön yüzünü döndürdü…
Ki, şaşırdım…
Çünkü, kitabın ismini görmüştüm:
"Evliyalar Ansiklopedisi-cilt 7"
…..
Aldı mı beni bir merak şimdi, acaba içinde kimlerin hayatı anlatılıyor?.. Hani neredeyse elindeki kitabı isteyecektim… Eve gelince 7’nci cildin içine baktım:
İmam-ı Azam ebu Hanife efendimizin, İmam-ı Rabbani hazretlerinin, İbrahim Havvas hazretleri, İbrahim bin Edhem hazretleri ve nice evliyanın hayatı ve menkıbeleri vardı o cildin içinde; her biri birer hazine gibi…
…..
İşte, anahtarı, geçen mektubunuzda yazmışsınız değil mi;
"Nasip"

Ben bu yazılanlara nasıl bir ilave yapayım ki şimdi?..
Belli ki, her şey böyle nasiple işte;
Benim burada yazmam ve sizlerden böyle mektuplar almam da bir nasip işi…
…..
Not: Ev ödevi isteyenler, kendi çevrelerindeki Necip Fazıl’ı bilenlere; "hocasının kim olduğunu" sorsun!..

………

Manevi yeğenim İRFAN EMRE ARVAS artık kocaman adam oldu, biliyor musunuz; bugün (yani Pazar) dünyadaki dokuzuncu günü… Ahmet Sırrı’ya soruyorum "sen mi daha çok sallıyorsun ayağında yoksa annesi mi" diye. O da "bebek sesini özlemişiz, iyi geliyor insana" diyor…

Stop
Muammer Erkul
25 Temmuz 2004 Pazar

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir