Nerde o zekî adam?..
Bir bilgeye sormuşlar:
“-Bir insanın zekâsını nasıl anlarsınız?”
O da cevaplamış;
“Konuşmasından…”
“Peki ya hiç konuşmazsa?..” dediklerinde, bilgin kişi;
“ O kadar zeki insan nerede!?.” Demiş.
Şimdi buna yorum mu istiyorsunuz benden?..
Ne yorumu!..
Bu satırların ardına hangi güç ve cüretle yorum koyabilirim ki ben?..
Ve üstelik, burda, hepinizden daha fazla çene çaldığımı da ispat etmişken cümle âleme…
Hakikaten ne çekersek dilimizden çekiyoruz, değil mi?..
Veciz söz çok güzel anlatıyor aslında durumu:
“Bir söz ağzımızdan çıkana kadar bizim esirimiz, çıktığından sonraysa biz onun esiriyiz!”
Konumuzla alakalı bir Kızılderili atasözü biliyorum; Cherokee Kabilesi’nden. Diyor ki:
Dinleyin!
Yoksa diliniz sizi sağır yapacak!
…..
———————————————————
Mail Kutusu
BU SİZE İLK MAİLİM/Yazılarınız en büyük moral kaynağım. Uzun süredir onları biriktiriyor ve kendimi kötü hissettiğim zamanlarda açıp okuyorum. İnsanlara yaşama sevinci aşılamanız çok güzel… /Huricihan Yüksek
UÇUYORUM/İnanın mailinizi beklemiyordum ve sevinçten o kadar çok ağladım ki… Belki gözyaşlarımın anlamı hafif kalır, ama ben gözümden çok az yaş akıtırım. Aman Allah’ım duygularımı anlatamıyorum. Artık siz isteseniz bile ben köşenizi okumaktan vazgeçmeyeceğim… /Rukiye Atik
KİMSİN SEN/Kimsin sen? İçimdeki ben gibisin. Bir an kendime olan güvenimi yitiriyorum sanmıştım. Yapabileceklerimi senin ağzından dinlemek çok güzeldi. İyi ki varsın ve iyi ki sevgin içimde! /A.
ASLINDA ARAMAYACAKTIM/Hatta mesaj bile yazmayacaktım ama gördüğüm anda tüm sinirim ve direncim dağılıyor… /…
SELAM OLSUN/Beğenmekten daha fazla şeyler buluyorum aslında yazılarınızda. Üslup, yapıcı olma gayretindeki eleştirileriniz, ince hicivleriniz çok hoş… Ben Kars’ta stajyer olmama rağmen, birbuçuk ay kapalı kalmış okulu açmış ve tek başına 120 öğrenciyi okutmuş kişiyim… Ne kadar başarılı oldum bilmiyorum, ama mühim olanın; elimden gelenin üstünü zorlamaya gayret etmiş olmam olduğunu düşünüyorum… Benim en büyük hayallerimden biri iyi bir yazar olmak. Selam olsun topluma ışık tutanlara. Yine selam olsun gönül dostlarına… Ve selam olsun toplumu dinamitlemeden yol gösteren münevverlere. /…Çayustası
HİKAYE BAŞLADI/Ben seni tanıdım ya hani… Senden yol alıp yürüdüm. Kendimi bana getirdin ya, işte benim hikayem de o zaman başladı! Hoşçakal umudumun nar çiçeği… Dostça kal!.. /Zeynep
BU BİR TEŞEKKÜRDÜR/Yaşadığım bir olumsuzluktan dolayı, bunalım içinde yaşayan bir insana dönüşmüştüm. Her şey ama her şey anlamsız geliyordu bana. Ta ki o satırları okuyana kadar…
İşte her şeyi anlamsız kılan beynim dank etti; hiçbir şeyin bu kadar ucuz olmadığını, sevginin daima yaşayacağını anladım…
Şimdi yeni doğmuş bebekler gibiyim. Bugün daha güçlü ve daha mutluyum.
İşte şimdi ben burdayım ve sevmek için yeni insanları bekliyorum ve özellikle sevgi ailesini. Size her zamankinden daha fazla ihtiyacım var. Beni yalnız bırakmayın… Teşekkürler Ayla Öztopal, 2 Ağustos günü yazdığın o yazıyla beni yeniden hayata döndürdün ve yeni bir anlam kattın yaşadıklarıma. Seni seviyorum ve senin, bana yardım elini uzatmakla görevlendirilmiş biri olduğuna inanıyorum…
Sana da teşekkürler Esra, 4 Ağustos’taki “Geç kalınmış bir yolculuk” isimli yazında bizlere hüzünle de yaşanması gerektiğini gösterdiğin, öğrettiğin, ispatladığın için.
Ve Sn. Erkul, her şey sizinle güzel…
Sevgilerimle. /D.D
Stop
Muammer Erkul
10 Ağustos 2000 Perşembe