Nice İstanbullar gördüm… [01 Kasım 2000 Çarşamba]

Kurşun nasıl vurur bilmem; Nasıl yapışır cana, nasıl yakar bedeni?..
…..
Kurşun nasıl vurur bilmem;
Ama bilirim bakışların canıma nasıl yapıştığını… Bilirim kelimelerin beni nasıl yaktığını.
Ve bilirim;
“Bil beni… Bul beni” diyenlerin, yoluma nasıl baktığını…

Bilinmek ve bulunmak istiyor herkes…
İşte bu yüzden galiba biraz daha “BİLME ve BULMA” gayreti içine girmeliyiz…
BİLDİĞİMİZDE ve BULDUĞUMUZDA, belki kelimeler böylesine yakmaz canımızı… Böylesine yapışmaz tenimize “kurşun”lar…

Kurşun nasıl vurur bilmem;
Nasıl yapışır cana, nasıl yakar bedeni?..
Kurşunların nasıl yaktığını bilmem ama; “İSTANBUL YOKTU SEN OLMASAYDIN” diyen bir cümle dolanıverir yaban gülü gibi boynuma!..
Tomur tomur “gül” açar diken öpüşlerinden;
“Gül”ler yazar toprağa, sızıp sızıp tenimden:
“İstanbul yoktu sen olmasaydın!..”

“İstanbul yoktu sen olmasaydın!..”
…..
Bu laf, bu sabah gelip oturdu içime…
Bu satır kızgın bir çölün kumu gibi savruldu her yerime…
Bu mısra, bir şiirin adıydı aslında…
Ama bu mana, sanki bir pamuktan ipti içimden geçen; beni damla damla eritmek için…
İstanbul yoktu sen olmasaydın…
İstanbul yoktu sen olmasaydın!

Bundan sonrası “İSTANBUL YOKTU SEN OLMASAYDIN” diyen Ümit Yaşar’a ait.

Stop
Muammer Erkul
01 Kasım 2000 Çarşamba

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir