Ninelerin çantasından çıkan çocuk resimleri [26 Ağustos 2004 Perşembe]

Genellikle bize anlamsız gelir; ama ninelerin çoğu yanlarında birkaç çocuk fotoğrafı taşır. Muhabbet başladığında hemen bunları çıkartır… Hatta otobüste, trende, vapurda yan yana oturdukları hiç tanımadıkları insanlara bile bu resimleri gösterip; kim olduklarından, neler yaptıklarından, nelerden hoşlandıklarından filan bahsederler.
"Bu şeker kız veya afacan oğlan şimdi kaç yaşında" deseniz, şaşırabilirsiniz… Çünkü, konuşma başlarken peşin peşin elinize tutuşturulan şu resmin; belki 5, belki 10, belki de 15, 20 senedir taşınmakta olduğunu işitebilirsiniz, pörsümüş bu deri çantanın içinde!..
Peki, nedir bu resmi böylesine özel kılan?..
…..
Ninelerin soluk çantalarında taşınan resimleri bu kadar özel kılan;
Resimdeki küçük çocukların çıkarsız bakışları, ard niyetsiz öpücükleridir…
…..
Bunlardan biri büyümüş de şu işlerle uğraşıyormuş, fark etmez!..
Mühim olan; bu çocukların, bu fotoğrafları çekildiği zamanki masumiyetleridir ve resimlerini taşıyana hissettirdikleri güzel duygulardır…

Artık kızamıyorum. Şaşırmıyorum da… Hatta, daha bir deşelemeye çalışıyorum konuyu; otobüste yanıma oturan biri, burnumun ucuna doğru birkaç fotoğraf uzattığında!..
Bunlar güzel hikayeler; rastlarsanız, iyi dinleyin…
O kadıncağız veya adamcağızın ağzından çıkan kelimelere değil de; ifade edemediği duygulara, sisli-buğulu manalara… Sözlerindeki titremelere, gözlerindeki pırıltılara konsantre olmaya çalışın…

Zamanın içinden gelenler, duygu getiriyor bize…
Heybelerinizi doldurun…
…..
Yine aktarmak için, zamanın içinde;
Başka birilerinin heybelerine!..

Tarihe yön vermiş pek çok ünlünün veya siyasetçinin hikayesini okudum…
Zor günlerde; savaşlarda, darbelerde… Yargılandıkları veya hapsedildikleri dönemlerde… Hastane günlerinde ve hatta ölüm döşeklerinde "vazgeçemedikleri" eşyalarının arasında neler var, biliyor musunuz?..
Hazine sandıkları değil… Banka defterleri değil… Takılar, tapular değil…
Çoğunun vazgeçemediği; çocuk resimleri, elle yazılmış pusulalar, birini hatırlatan minik eşyalar…
Örnek olarak; bazı devlet başkanlarının, öldükleri zaman üzerlerinden çıkan eşyalar arasında şu da var: Çoğu kimse tarafından anlaşılmayıp, suçlanır, hatta yargılanırken; kendi gibi düşünen (hem de hiç tanımadıkları) kimselerin kendilerine hak verdikleri satırlarının bulunduğu gazete kupürleri…

İşte bunlar… Karanlık çöktüğü zaman… Isınabilmek için ateşi, önündeki yolu görebilmek için mumu-lambayı yakacak olan çakmak taşları-kibritler!..
Ve gerçekten çok değerliler…

Silmeye kıyamadığım bir mesaj var günlerdir telefonumda… Şöyle diyor:
(Bugün tırpanla ot biçmeyi öğrendim. Tırpanı bilerken aklıma, bizi "hayata bileyişin" geldi. Koca çayırı tek başıma biçtim… Ve teşekkür etmek istedim. H…)
…..
Şimdi ben, yorum yazsam,,, ne diyeyim?..
Hadi, seveniniz çok olsun, diyeyim…
Sevgiyle kalın, diyeyim…

Stop
Muammer Erkul
26 Ağustos 2004 Perşembe

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir