O, bendim! [01 Mart 2013 Cuma]

“Sevdiğine hangi şiiri yazdın?” Deseler, donup kalırdı Mecnûn…
Ve deselerdi:
“Söylesene! Sen ki ismi, aşka karışıp tüten, uzaklardan görülen; onun için ne yaptın?”
“Onun için?.. Ben, sadece yaşadım!..” Derdi Mecnûn.

Eskiden, çok eskiden…
Sarıyer henüz, dünyanın en güzel yeri iken…
Susmuştu Mecnûn…
Gözleri, sevdiğinin yüzünde; bir duru göldeki zavallı kuş tüyü gibi, yüzüyordu…

O güzeller güzeli ise şaşırmış ve eliyle Mecnûn’u göstererek;

“Siz, bununla nasıl tanıştınız?” Diye sormuştu…

“Bildiğiniz gibi, ben aşçıyım efendim. Küçük bir yemek dükkânım var, İzmir’de, sanayide. İşte oraya, kapıma geldi. Ya derdine çare veya bedenine mezar arıyordu…”



Yüzünün sol yanına aydınlık vurmuştu pencereden…

Birkaç martı kanat çırptı o sıra, üç beş dalga çırpındı… Mecnûn ise; oradaki herkesin, yüreğinin sesini duymaya başladığını sandı.

“Bir şeyi yok…
Dedi o sırada, kalbinin sahibi. Ve sözünü şöyle tamamladı:

Onun derdi aşk!..”

O, bendim!
O zaman ve o mekân bendim ve ben suya havaya, denize buluta karıştım… Sanki bir soluk olup içime doldu her şey ve ben artık hep, onu soludum!

Mecnûn’un hayatı, tek kare fotoğraf olsa; “çölde yürüyen bir adam” hayali görürdük…
O, bendim!
Ben, sadece, çölde, yürüdüm!..



“Herkes bir şeyler yazdı, peki sen; adı aşka karışıp tüten, uzaklardan görülen! Sevdiğine hangi şiiri yazdın? Onun için ne yaptın?”


“Ben… Onun için?..

Ben, sadece, yaşadım!”

Stop
Muammer Erkul
muammer.erkul@tg.com.tr
01 Mart 2013 Cuma

3 yorum

  1. Zamkın çözülüşü demek de doğru olur mu, bilmiyorum… Ama, hani kocamaaan bir gül vardır da, o gülün baharında içlerinde bir parça katlı/dürülü duran iç yapraklar vardır hani… Gülün hazanında hepsi bir bir açılır sonra o yaprakların hani…
    O gülün yapraklarıdır işte her biri, ayan beyan çıkmıştır açığa… Gül de elden çıkmıştır fakat!..
    Artık isteyen doldurur avucuna o yaprakları, sürer yüzüne gözüne muhabbetle… Koklar, çeker içine elden giden “Gülün kokusunu”… Ve zaten hakikatte cazibesine tutulup geldiği o kokuyu…
    Yahut da… Herkes kendi bilir… Kendi diler/tercih eder yapacağı şeyi, gideceği yolu; değil mi?..
    Ve hiçbir inkar, hiçbir red, hiçbir kabul etmeyiş/kabullenemeyiş, Gül’ü “gül” olmaktan çıkarmayacağı gibi; gül yapraklarını da o Gül’ün yaprağı olmaktan, o Gül’ün kokusunu taşımaktan çıkarmaz!..
    ..değil mi?
    Hicran Seçkin

  2. Yürek sızlatır sevdaların kelimelere dökülmüş hali ki onu yaşayanları ne hale soktuğu aklın alması mümkün değil. Sevdiğinin yüreğinde olup olmadığını bilmeden onu sevgili ilan etmek ve kendi yüreğinde yeşerttiği sevgiyi her daim yaşamak her insana nasip olmuyor sanırım.

    Karşılıksız bir sevgi değil bizimkisi, karşılığın dilde olmasa da kalpte olduğunu bilmek mutlu etmeye yetiyor çok şükür…

    Erdal Efe

  3. Mecnun olmak ya nasip.
    Şuana kadar sadece sen vardın,hepde
    Sen olacaksın.
    Ben nefes alışlarımda senin adını söylerim
    Ortalık toz duman viran. Ayakta kalırım bir gün
    Seni görebilmek duasıyla.
    O gün gelecek ve ben sana bakarak Şükredeceğım
    Rabbime.
    Allah utandırmasın yolumda.

    Levent

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir