Bir insanın ölümü; bir kızıl goncanın içini açmasına, âlemi öpmesine benzer yaprak yaprak ve satır satır!..
Ve bir insanın ölümü;
Bir goncanın açması kadar, beklenendir!..
İnsan, tohumdur; her şey gibi!…
Tohum; ayağını aşağı, elini yukarı uzatıp çeker kendini…
Tohum, uzatıp elini tutar hayatı ama, hayatın “bir avuç boşluk” olduğunu düşünmeden!..
Hayat yoktur ki!..
Dünya da yoktur!..
Var olan; “hayal” edilen bir mekânda, “hayat” denilen süre içinde, kayda geçen işlerdir!..
…..
Ha, hayâl olan bu dünya; ha, hayaletleri masalların!..
Bir insanın ölümü;
Bir kızıl goncanın içini açmasına… Yapraklarının arasında ne varsa dökmesine benzer…
Kimi goncalar açıldığında; miss gibi yayılır kokusu,,, kimi güller, dillere destan olur…
Beklenen, aslında budur.
Topraktan boşluğa saplanan bir küçük filiz, ne kadar tırmanırsa tırmansın; ya toprağa iner, veya toprağa yükselir!..
Toprak ne yüksekliğin irtifaı, ne alçaklığın ölçüsüdür…
Toprak, kapıdır;
Girdiğin ve çıkacağın!..
Bir insanın ölümü;
Bir goncanın gül olmasıdır!..
Bir tohumun kök salması… Bir kökün filiz vermesi… Filizin fidan olması… Ve bunun tomurcuklanması ne kadar normal geliyorsa görenlere… Kimse şaşırmıyorsa bir goncanın sapı ve yaprağı olmasına…
Niye şaşırılıyor;
İnsanın güle benzemesine?..
Yani, özü şudur bu lafın:
Bu “hayâl et”ler diyarındaki bir insanın ölümü; bir kızıl goncanın içini açmasına, âlemi öpmesine benzer… Yaprak yaprak, ve satır satır!
Ve bir insanın ölümü; bir goncanın açması kadar, beklenendir!..
Hayat yoktur ki… Dünya da yoktur!..
Var olan; “hayal” edilen bir mekânda, “hayat” denilen süre içinde, kayda geçen işlerdir!..
Bir insanın ölümü;
Bir goncanın gül olmasıdır!..
Stop
Muammer Erkul
17 Nisan 2002 Çarşamba