Ben, “koklanmayı” senden öğrendim; ve de koklamayı!.. Ben, koklamayı; senin koklamalarından öğrendim…
Ben, seni duymayı; beni dinleyişinden öğrendim… Ben, seni görmeyi; bana bakışından öğrendim… Ben, sana dokunmayı; bana dokunuşundan öğrendim… Ve ben…
Ben, öperken koklamayı;
Öperken beni koklayışından öğrendim…
…..
Ben, öperken koklamayı, senden öğrendim!..
Sen, yüreği kıpır kıpır denizlere kokuyordun… Sen, yeşil yansımış bahar göklerine kokuyordun… Ve sen; yıkanmak üzere olan toprağa kokuyordun aslında.
Sen, “sana” kokuyordun; bana bulanmış…
Sen, sana kokuyordun, “bana” karışık!..
…..
Güzelliğini hiç bilmez olur muyum; toz olup ufalanışını, kuruyan terinden arta kalan tuzun!.. Saçının dibinde yaşayan son damlanın, bulaşıp dudağıma;
…parlamasını yâren bir yıldız gibi…
Bilmez olur muyum tuzunun güzelliğini?..
Ben, yaprak yaprak açılmayı ve yaprak yaprak okşanmayı senden öğrendim…
Ben, koklanmayı… Ve öperken koklamayı senden öğrendim!
Ben, seni duymayı; beni dinleyişinden öğrendim… Ben, seni görmeyi; bana bakışından öğrendim… Ben, sana dokunmayı; bana dokunuşundan öğrendim… Ve ben…
Ben, öperken koklamayı; öperken beni koklayışından öğrendim.
…..
Ben, öperken koklamayı;
Senden öğrendim!..
Muammer Erkul
06 Mayıs 2010 Perşembe
Bu sene bahar yorgun,
Yazılar içime işliyor,,,
Diyemediklerimi nasıl da anlatıyor her satır…
İyi ki varsın Muammer Erkul…
Selam ve dua ile…
Yıllar yıllar önce okuduğum ve en çok etkilendiğim yazılardan biriydi bu. Tekrar mesaj kutumda bulmak, okumak ve güne o güzel duygularla başlamak ne güzel!.. Birkez daha teşekkürler..
Sen, “sana” kokuyordun; bana bulanmış…
Sen, sana kokuyordun, “bana” karışık!..
Bu satırlardan sonra insan ne yazacağını şaşırıyor.
Bu yazıyı yıllar önce de okumuştum yanılmıyorsam, şu anda da aynı hissiyat ve heyecanla okuyorum, yüreğe böyle dokunulur. Sevgimle Abim…
Ben, öperken koklamayı; öperken beni koklayışından öğrendim.
Ben, seni duymayı; beni dinleyişinden öğrendim… Ben, seni görmeyi; bana bakışından öğrendim… Ben, sana dokunmayı; bana dokunuşundan öğrendim… Ve ben…
Ben, öperken koklamayı; öperken beni koklayışından öğrendim.
Anneler günü için söze noktayı koymuş Abim. Gözden gönül tellerine inmiş…
Annelere ne güzel bir ithaf olmuş, diye düşündüm kendimce 🙂
ve Annelerin anneliğe namzetlerin gönülleri daima hoş olsun
anne olma anlarındaki sıkıntıların evlatlarıyla nasıl bir lezzete dönüştüğünü görmek hepsine nasip olsun…
Ben, seni duymayı; beni dinleyişinden öğrendim… Ben, seni görmeyi; bana bakışından öğrendim… Ben, sana dokunmayı; bana dokunuşundan öğrendim… Ve ben…
Ben, öperken koklamayı; öperken beni koklayışından öğrendim.
Ben, öperken koklamayı;
Senden öğrendim!..
O melekler öğretti bütün bunları bize. Bütün annelere sevgiyle…
Ben sevmeyi senden öğrendim. Severken ölmenin ne olduğunu da… O kadar içime çektim ki kokunu yılllar geçse de unutmamak için, unutmadım da…
Yumuşak bakışını kadife sesini de unutmadım… Ben sevmeyi senden öğrendim. Ben öperken koklamayı senden öğrendim. Ben unutmamayı, gönlünde hep var olmayı senden öğrendim…
Çok güzel bir yazı, teşekkürler!
@)–(–
Tadında bir yazı olmuş yine.
Keşke insanlar yazınızdaki gibi öperken koklamayı, dokunmayı hissedebilseler.
Kadının cinsel bir obje olarak görüldüğü bu günlerde bırakın koklamayı, dokunmayı hissetmeyi, hayvani zevklerini tatmin etmeye çalışan insanlarla dolu ortalık.
Reklamlara bakıyorsunuz parfüm, ruj vb. gibi ürünün tanıtımından çok kadının vücudu tanıtılıyor, ürünü bile zor görüyoruz.
Kliplere bakıyoruz yine aynı manzara karşımızda, iç çamışırı ile kamera karşısına geçmiş bizi, Türkiye’yi temsil eden sanatçılarımız güya.
Eeeee insanlarda bu manzara karşısında öperken koklamaya gerek duymuyor…
“Merhaba” diyebilmenin, yakışacağı güzel adama…
Onbeş yıla yaklaştı sanırım varlığını duyumsayalı ve bir onbeş yıl daha aynı varlığın tadını hissetmek ister yüreğim. Hani hep derler; aynı kelimeyi tekrarlamayın defalarca, anlamı bozulur diye. Peki insan sevdiğini devamlı “seni seviyorum” derse, yine de azalır mı o sevginin değeri. İşte siz üstadım bunu yapıyorsunuz. Aynı kelimelerle öyle bir ders veriyorsunuz ki insanlığa, onu anlayabilene-yoldaş oluyorsunuz! Bir hayat inşa etmek bu denli kolay bir şeymiş… Sevmek böylesine bir rızıkmış ki, her duada ona koşuyoruz.
Var olun!
Tebessümle…
Emre Onbey
Güzelliğini hiç bilmez olur muyum; toz olup ufalanışını, kuruyan terinden arta kalan tuzun!.. Saçının dibinde yaşayan son damlanın, bulaşıp dudağıma;
…parlamasını yâren bir yıldız gibi…
Bilmez olur muyum tuzunun güzelliğini?..
Bin defa okusam, bin defa daha okumak isterim….
Ben de, çiçeklerin koklanırken öpüleceğini “sende” öğrendim…