Pembe zarflı Aslıhan – NASIL ANLATSAM, NERDEN BAŞLASAM…

Çok uzun zaman oldu ama hislerimiz hiç değişmemiş. O kadar çok şey söylemek istiyorum ki, nerden başlasam bilemiyorum. Sevgi Köşesi’yle ilgili çok hatıram var.

Benim mektuparımın zarfları genelde pembe olduğundan Muammer Abi bana bu ismi koymuştu 🙂

Köşeyi ilk keşfettiğimde 16 yaşımdaydım. Gerçekten çok şey öğrendim. Yazmayı, okumayı desem yalan olmaz. Mektup yazmanın güzelliğini bu köşeyle keşfettim. Ön sırada oturan arkadaşım (Ayşe Eda) ile uzun süre mektuplaştık. Onu ve daha bir çok arkadaşımı da köşeyle tanıştırmıştım.

Daha sonra köşeden bir çok arkadaşla mektuplaştım, yüzyüze tanıştım. Yıldız Seçen, Fahriye Abla, Zeynep Çalışkan, Elif hemşire ve Sazsız Ozan ile yüzyüze görüştüm. Şevki Yener, Betül Gülay, Gülden Karagül, Emine ve daha bir çok kişiyle de mektuplaştım. En unutulmazı Sazsız Ozan’ı görmeye Mudanya’ya gittiğim gündü. Ailemle birlikte mektup arkadaşımı görmeye gitmiştik. Haber vermeden. Süpriz yapmak istemiştim. Evde yoktu, bekledik, geldi, tanıştık. Hatta daha sonra yine görüştük.

Muammer Abi’nin bazı yazılarını hiç unutmuyorum. Bir kaç sene yazıları kesip sakladım. "Sultan olsam" benim favorimdir 🙂 ama ben eğer Muammer abi izin verirse başka bir yazısını paylaşmak istiyorum, Henüz arşivde olmayan.

……

Rükneddin Amca’nın selamı var!

Toprak yolda koşan bir at gibi, tozu dumana katarak yazıyorum. Sonra düşüncemin dizgini kaçıyor elimden; "mecburen" bir yerlerimi kaşıyorum o arada. Ve aniden, kaçırdığımı kovalar gibi yeniden yazmaya başlıyorum.

Mola. Geri dönüş molası bu defaki.

Yazılanları okuma, beğenilmeyen cümlelerin değiştirilmesi veya iyi seçilmemiş cümlelerin üzerini çizip, yanına yenilerini yazma molası!

Yazılar temize çekilip yeniden yazılacak olsa bile, bölüm aralarına (işte şu hemen aşağıdaki) kalpleri koyuyorum dikkatle. (Aman kırılmasınlar)

Kulağımın dibinde fısıldadı. Ne dediğini anlayamadım. Döndüm yanı başımda oturana. Ilık gözlerini bana dikmiş, "içimdekilere vakıf" olmaya çalışıyordu.

Tonton, güleç yüzlü, yaşı yetmişe yakın kibar bir beydi.

Aval aval baktığımı görünce, tekrar etti sevecen bir fısıltıyla:

-İşi zora mı sokuyor?

-Kim?

-O, canım işte…

Tebessümlerimiz kucaklasa da birbirini, aynı dilden konuşmuyor gibiyiz!.. Sağıma soluma baktım.

-O kim?..

Bu defa çenesiyle elimdeki yazıyı gösterip, kurnaz kurnaz da göz kırptı.

-Nazlanıyor mu?..

Eyvah… Tepemden aşağı kaynar sular boşaldı. Belli etmemeye çalışarak ellerim, kollarımla kağıdın üzerini kapatmaya çalıştım.

Sevmediğim şeylerden biridir "yazarken" okunmak. Hatta yarım kalmış yazıların bile okunması çok büyük terbiyesizlik gelir bana. Başkasının mektubunu okumak gibi bir şey!…

Ama meraklı ve sevecen ihtiyarları bilirsiniz. O da, öyle odaklanmış ki şimdi bana, yanından kalksam sanki dünyası yıkılacak.

-Şu, aralara koyduğun kalpler var ya… Onlar çok iyi fikir… Benim aklıma gelseydi bir zamanlar, ben de koyardım aynılarından!

Israrla direniyorum yazdığım konudan kopmamak, kağıttan çıkmamak için… Ama öyle bir konsantre olmuş, vakumluyor ki; yan belime kadar çekiyor kağıdın içinden beni!.. Neredeyse bozulan, dağılan cümlelerin harfleri damlayacak üzerimden kağıdın yüzeyine!

-Ben de çok sevmiştim bir zamanlar… Senin bu kendi içini paralar gibi yazışını görünce o günlerim aklıma geldi. Ama sana bir şey söyleyeyim mi; artık böyleleri de kalmadı evlat!..

-?..

-Yazan, diyorum. Kağıtlarla küs insanlar! Dolu dolu olmuyorlar mı ne? Yazı yazmak bir ihtiyaç halbuki… O, içinden geçen her şeyi bilen kalem ile onun dert ortağı kağıdın hasbihali… Böyle kelimeleri de bilmezsiniz şimdi. Hal-hatır sormak, dertleşmek yani… Tüh… Ne kelimeleri gömdüler toprağa!..

-…

-Yavrum. Benim çenem düştü yine. Sen mektubuna devam et. O güzel kalpleri de koy bölüm aralarına. Ha, senden bir şey rica edebilir miyim, n’olur?.. Mektubun sonunda de ki sevdiğine; "Rükneddin Amca da selam söyledi."

-Peki!.. Yazacağım "Sevdiğime".

İşte yazıyorum:

"Rükneddin Amca’nın hepinize selamı var."

……………

İşte o ilk zamanlardan  kalan ve hiç unutmadığım bir Muammer Erkul yazısı…
Sanki Rükneddin amca hala selamlarını fısıldar durur kulaklarımıza!
🙂

PEMBE ZARFLI ASLIHAN
.

4 yorum

  1. Canımcım ben de seni tanımış olmaktan mutluyum…

  2. Çok hoş… Aldık Rükneddin amcanın selamını 🙂
    Paylaştığınız için çok teşekkürler.

  3. Rükneddin amcaa ve daha bilmediğimiz kim bilir kimmlerden selamlar, dualar alıyoruz birlikteyken:))

    Çok şükür çookk 🙂

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir