Posta Kutusu [13 Aralık 1999 Pazartesi]

Posta Kutusu

Merhaba Muammer Abi…
Yalnız olmadığımı söylediğin için teşekkürler. Bunu zaten biliyordum. Sen ve gazetenizi okuyan herkes yanımda. Ya da ben öyle hissediyorum. Ve ben de onların yanındayım. Bunu bilsinler. Sana benim eski bir arkadaşımın bana göndermiş olduğu bir şiiri gönderiyorum. Onu seninle ve diğer arkadaşlarımla paylaşmak istedim.
Seni seviyorum,
Çünkü, her sabah kalktığımda yaşamak için tek neden, sen varsın
Fakat seni sevmek için binlerce nedenim var.
Seni seviyorum,
Çünkü, bu siyah beyaz dünyada tek renk sensin,
Bir ressamın fırçasından çıkmış gibi.
Ama alelâde bir renk değil, gökkuşağının her tonunu gölgede bırakan bir renk
Seni seviyorum,
Çünkü, bu soğuk günde içimi ısıtan bir esinti gibisin.
Hafiften esiyorsun iliklerime işleyerek.
Sonra da kaybolup gidiyorsun, daha nereden geldiğini anlayamadan.
Seni seviyorum,
Çünkü, seni sevmekten başka bir şey gelmiyor içimden.
O kadar doğal ki bu duygu; ruhumun derinliklerinde, sanki doğduğumdan beri var.
Sadece ortaya çıkmak için seni bekliyordu.
Seni seviyorum,
Çünkü, sensiz bir hayatı artık düşünemiyorum.
Sensiz bu kuru düyada yaşamaktansa, ölümün soğuk nefesini öpmeyi… Bir daha hiç seni görmemektense hayata arkamı dönmeyi tercih ederim.
Seni seviyorum,
Çünkü, ne zaman bir aşk şiiri duysam, mısralardan sen akıyorsun.
Ne zaman eski bir şarkı gelse kulağıma, gitar telleri arasından süzülen
notalar, seni getiriyor bana.
Seni seviyorum,
Çünkü, sen hep benimlesin.
Gözümü kapatmam yeterli seni görmem için.
Tatlı narin tenini…
Seni seviyorum,
Seni seviyorum,
Çünkü, gözlerinin içindeki binlerce yıldız, gecenin karanlığını delip geçiyor.
Bana bakarken kendimi, yıldızlara tepeden bakıyor gibi hissediyorum.
Seni seviyorum,
Çünkü, benliğim sana ait.
Sen onu buruşturup çöpe de atabilirsin, kalbine yakın bir yere de koyabilirsin.
O kalbine yakın sıcak yerde olmak istiyorum.
Seni seviyorum,
Çünkü, sen sensin.
Ama sen beni ben olduğum için seviyor musun? Onu kim bilir.
Seni seviyorum,
Çünkü, seni sevmeyi seviyorum.
Seni koklamayı seviyorum.
Sana dokunmayı seviyorum.
Seni seviyorum,
Çünkü, saçların ellerimin arasından kayıp giderken, dünyadaki mutluluğu bulmuş gibiyim.
Bir an elimde tutuyorum o hissi. Bir an sonra belki de tamamen ellerimden kayıp gitmiş olacak.
Seni seviyorum,
Çünkü, ben hiçbir kadın için şiir yazmadım, bu hep tuhaf gelmişti. Ama
Şimdi senin için şiir yazmamak tuhaf geliyor.
Seni seviyorum,
Çünkü, içimde bir umut var.
Bu şiiri belki başucuna koyarsın.
Kim bilir belki yanına da kırmızı bir gül…
Seni seviyorum,
Çünkü, sen;
Papatyadan güzel,
Zambaktan asil,
Manolyadan tatlı,
Gülden daha güzel kokulu.
Seni seviyorum,
Çünkü, senin tarafından sevilme fikri bile bir insanı hayatı boyunca mutlu edebilecek kadar güzel ve asil.
Seni seviyorum,
Çünkü, seni anlatmak için mısralar yetmiyor.
Düşünüyorum bir kış gecesi bunu yazarken,
Acaba kaç şair senin güzelliğini anlatmak için binlerce mısra yazdı.
Seni seviyorum,
Çünkü, senin gülümsemen güneşin doğuşu gibi,
İnsana her şeyi unutturuyor,
Sadece seyredip tadına varma hissi uyandırıyor.
Seni seviyorum,
Çünkü, bu kadar nedenden sonra bile senin kadar sevdiğimi anlatamadım…

Her zaman mutlu kalman dileğiyle…
Kaleminin mürekkebi hiç bitmesin.
Sevgilerimle
Şerife Gencer-Isparta

——————————————————–

Huzur
Avusturyalı Türkolog Anton Corneless Schaendinger, milletler ve dinler mozayiği olan Balkanlar’a, Türkler’in getirmiş olduğu uzun ve kalıcı huzur hakkında şöyle bir düşündürücü kayıt tutmuştu:
“İskender, Batı’dan Doğu’ya ve Hind’e kadar yayıldı. Dârâz, Doğudan Batıya uzandı. Cengiz Han, Avrupa ortalarına kadar at koşturdu. Lâkin hiçbirisi Osmanlı Türkler’i gibi diğer insanların kültür ve din özgürlüğüne saygı göstermediler. Osmanlılar, harikulâde bir nizam ve düzende asırlarca kendilerinden olmayan insanlarla barış içinde yaşadılar. Onun içindir ki, Avrupa’da dört asır boyunca kalabildiler.
(Süleyman Kocabaş. Tarihte Adil Türk İdaresi)
Vatan Y. 1994, S. 86

Bugün köşemizi “Ş.”ye bırakalım. Yani Mehmet Selahattin Şimşek’e…
Söyleyecek çok sözünü kırk yaşında bitirmiş olan Ş. bu mübarek Ramazan-ı Şerif’te bizlerden birer Fatiha alsın diye:

Ş’den…
Oruç,
Müslümanın madde ve hazları
istediği an emri altına alabileceğinin, alabilmesinin
prova ve ispatıdır.
…….
Materyalistler, irfân sahibi olsalardı,
her Ramazan çıldırırlardı!
Müslüman,
Her Ramazan nasıl kahramanlaştığını
inkârcıların
hayretle açılan gözlerinden
mutlulukla okuyabilirsin!

Ay ışığı
Nasıl ki güneşten daha sıcaksan
gecedeki ay ışığı sönük kalır nur
yüzünden
öylece
ve ben alay ederim ay ile
Aşkımın ışığı senden güçlü
diye her gece
Olcay Saral

Peygamber
Sende insan ve toplum, sende
temel ve bina;
Ne getirdin, götürdün, bildirdinse
âmennâ!..
N.F.K.

Kaldırımlar 3
Bir esmer kadındır ki, kaldırımlarda gece,
Vecd içinde başı dik, hayalini sürükler.
Simsiyah gözlerine, bir ân, gözüm değince,
Yolumu bekleyen genç, haydi düş peşime, der.

Ondan bir temas gibi rüzgâr beni bürür de,
Tutmak, tutmak isterim, onu göğsüme alıp.
Bir türlü yetişemem, fecre kadar yürür de,
Heyhat, o bir ince ruh, bense etten bir kalıp.

Arkamdan bir kahkaha duysam yaralanırım;
Onu bir başkasına râm oluyor sanırım,
Görsem pencerelerde, soyunan bir karaltı.

Varsın, bugün bir acı duymasın gözyaşımdan;
Bana rahat bir döşek serince yerin altı,
Bilirim, kalkmayacak, bir yâr gibi başımdan…
Necip Fazıl Kısakürek 1927

Sevgili Peygamberimizden:
“Bir kimse Ramazanda bir oruçluya iftar verirse, günahları affolur. Hak teâlâ onu Cehennemden âzâd eder.”

13 ARALIK 1999 PAZARTESİ
5 Ramazan 1420
*Rûmî: 1415-Kasım: 36
*12. ay, 31 gün, 50. hafta. Yılın 347. günü-Kalan gün: 18
*Sultan III. Osman Han’ın tahta çıkması (1754)
*Türkiye’nin Gümrük Birliği’ne katılma kararı (1995)

Stop
Muammer Erkul
13 Aralık 1999 Pazartesi

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir