Pratik bilgiler [12 Kasım 1999 Cuma]

Pratik bilgiler

Teknoloji dev adımlarla ilerlese de, insanlar “yanılmayan” ilkel metodlardan ayrılamıyor… Uzun zamanların tecrübeleriyle gelen bazı pratik bilgiler veriyorum bugün, ilginizi çekeceğinden emin olarak…
Hava nasıl olacak?..
Bu hemen hepimizi, hemen her vakit ilgilendiren bir konu.
Buyurun, havanın nasıl olacağını kendiniz anlayın;

* Rüzgarsız ve oturmuş bir havanın habercisi, baca dumanlarının düz çıkmasıdır.
* Bacadan çıkan duman biraz yükseldikten sonra aşağı doğru savruluyorsa, yağmur gelecektir.
* Tuzluktaki tuzun zor dökülmesi, havanın nemli olduğunu gösterir.
* Romatizması olanlar, yağmur geleceği zaman ağrılı olurlar.
* Mehtabın etrafındaki hare veya puslu daire, kötü havanın belirtisidir.
* Akşam üstü kızıl gökyüzü, güzel hava müjdecisidir.
* Sabah gün doğarken olan kızıl gün ise kötü havayı gösterir.
* Gri başlayan gün, kara havayı işaret eder.
* Nemli hava geleceği zaman uzaktaki sesler daha iyi duyulur, çünkü nemli hava anfi görevi görür ve sesler daha iyi yayılır.
* Ağaç ve bitkilerin kokusu yağmurdan önce daha iyi belli olur, bitkiler açılıyorsa yağmur gelecektir.
* Öğleden sonra ortaya çıkan kuurşuni bulutlar, yağmurun belirtisidir.
* Vadiden erken kalkan sis, yağmuru gösterir, dağlık alanlardaki sis öğleye kadar açılmazsa, yağmur yağacaktır.
* Yıldızlı bir gökyüzü, ertesi gün havanın iyi olacağını gösterir.
* Güneşin ya da mehtabın etrafındaki taç, hava hakkında bilgi verir, büyütülmüş gibi görülen taç iyi havayı, ufaltılmış gibi görülen taç ise kötü havayı işaret eder.
* Öğleden sonra beliren gökkuşağı, kötü havanın habercisidir. Rüzgarın etkili olduğu saatler: 14.00-16.00 arasıdır. Etkisiz olduğu saatler ise 03.00-06.000 arasındadır.

Hazır hava durumundan söz açılmışken, biraz da “yıldırım çarpmaması” konusuna değinelim;
Yıldırım çarpması genel olarak kırsal alanlarda ilkbahar ve sonbahar aylarında görülen bir olay. Böyle bir havayla karılaşıldığı zaman yapılacaklar ise şunlarmış:
* Sivri ve yüksek objelerin yanında durmayın.
* Eğer bu objelerin arasından kaçmanız mümkün değilse kuru bir yere oturarak yerle kendinizi izole edin, bu kuru bir plastik parçası ya da tahta parçası olabilir.
* Yıldırımlı bir günde ıslak ve açık bir yerde durmayın.
* Lastik tabanlı ayakkabılar bu tür havalarda izolasyonu sağlar.
* Açık bir alanda yıldırımlı bir havada başınızı dizlerinize doğru yaklaştırarak sizi yerden izole edebilecek bir eşyanın üzerinde durun.
* Herhangi bir metal obje tutmayın.
* Yıldırımlı havalarda ağaç altına sığınmayın.

Sağlıklı ve fırtınasız günler temennisiyle…

——————————————————-

Biz olmayalım asla!..
Bugünkü yaşımıza ve acılarımıza boşverip, koşup çocukluğumuzu alalım.
Erken taşlansa da sevinçlerimiz; umutlarımız hep bembeyaz olsun…
Karartsalar da içimizdeki o masmavi çocukluğu içimizden bir yabancı çıktı diye sıkılmasın canımız…
Dost bildiklerimiz terkederken hayat savaşında bizi, biz yine de beyaz bir güvercin gibi süzülelim insanlığın üzerine…
Herkes ihanetin koynunda “gerdeğe” girerken, biz asla soldurmayalım sevenlerimizin sevgisini…
Resimlerden daima gülücükler saçsın masum çocukluğumuz…
Sokaklardan geçenler bile ailemizden sayılsın…
Sabahları güvercin olalım bir caminin avlusuna ve “Günaydın” diyelim gülümseyerek gül yüzlü çocuklara…
Hep saygı ve sevgi yüklü dokunuşlar sunalım insanlara…
“Kaçııınn! Denizin sahibi geliyoo…rr” diye birileri korkutsa da günün birinde bizi, hep iyiliğe ve güzelliğe olsun dualarımız…
Sahte cennetin bedava yemiş dağıtan rüşvetçileri parsellese bile sevdalı yaşantımızı, silah çekmesin ana eli öpmüş ellerimiz…
Bırakalım, şu Cennet Hayatı mahveden onlar olsun…
Onlar olsun, tertemiz sevgileri ve yaşanmamış nice yaşanası güzellikleri tüketenler!
Biz olmayalım asla…
Biz olmayalım!!!
Sultan Sipahi-Taksim

Mektup
Kimden: Erkut Aküzüm
Kime: muammer.erkul@ihlasnet.tr

Sevgili Muammer abi
Annem sizin Türkiye Gazetesi’nde çıkan köşe yazılarınızın devamlı okuyucusuydu…
Yaklaşık 4/5 yıldır abone olduğumuz gazeteyi 1 yıldır almıyoruz.
Bilgisayarımı alırken annemi sizin yazılarınızı okuyabileceğini söyleyerek ikna edebilmiştim, ama şimdi bilgisayarımı aldığımdan beri annem beni her gün sıkıştırıyor…
Ne zaman bulacaksın Muammer Erkul’un yazılarını diye. Ben de Türkiye Gazetesi’nin sayfasına girdim ama maalesef bulamadım…
Muammer abi annem sizin yazılarınızı okur ve duvarlarımıza asardı. Sadece bize değil gelen arkadaşlarımıza da okuturdu. Yaaa bu arada annem neden hiç büyük harf kullanmadığım için bana kızıyor ben de ona; anne bak büyük harfle yazılırsa internet ortamında mail’leşirken büyük harf kullanılmadığını, bağırmak anlamına geldiğini söylesem de inanmadı ve sizden özür dilemem için tutturdu, umarım cevap verirsniz de mail’ime bunu onaylarsınız sarınım.. :-)))
Annem yazılarınızın büyük bir kısmını kesip biriktirmiş bir kısmını arkadaşlarımıza okumaları için vermiş bir kısmı da hâlâ duruyor yaşantımızda konu ile ilgili bir şey oldu mu hemen çıkartıp bize okuyor.
Bundan önceki işimde istifa mektubuma ek olarak benim ve çalışma arkadaşlarımın durumunu belirtecek güzel bir tanım arıyordum ve bu konuda gene annem sizin yazılarınızdan olan bir metinle yardımcı olmuştu. Bu metin ise sanırım hemen hatırlarsınız eski bir kitabe adlı metninizden…
“Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olmak bile zafer sayılır!..” sözünü ekleyip istifa etmiştim ve karşı taraf bana hiçbir cevap vermemişti ve istifam az da olsa orda birşeylerin düzelmesine yol açmıştı, bu da benim adıma biraz da olsa sevindiriciydi. Anlayacağınız yazılarınız hayatımızda yer alacak kadar önemli!..
Umarım bu mailime cevap verir ve bana yazılarınıza internet üzerinden ulaşma şansım varsa yardımcı olursanız çok sevinirim. Şimdiden göstermiş olduğunuz ilgi ve alakaya teşekkürler çalışma hayatınızda başarılar…
Erkut Aküzüm

Cevap: Asıl irtibat noktamız bu köşe olduğuna göre, gazetemizi tekrar almaya başlamanız mantıklı, değil mi?..

Stoplayanlar
Hatice İnce-Antalya, Yasemin Karataş-İst., Eker-Bursa, Muzaffer Yalgın-Çamdibi,
A. Torun-Artvin, Sazsız Ozan-Mudanya, Sevgi Ü.-Bahçelievler, Mehmet Şahiner,

12 Kasım 1999 Cuma
4 Şaban 1420

* Rumî 1415-Kasım: 5
* 11. ay, 30 gün, 45. hafta, yılın 316. günü-Kalan gün: 44
* Gaziosmanpaşa Ruslar’a teslim olmuyor. (1877)
* Pastırma yazı; mevsimdışı yılın son sıcak günleri.

Stop
Muammer Erkul
12 Kasım 1999 Cuma

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir