………..
MÜJDEE!..
Bugün, beni zaman zaman anlaşılmaz bulanlar için çok özel bir yazı yazdım…
Bugün, şöyle ortalama bir zekâya sahip olan herkes anlayabilecektir beni ve anlamalı da zaten…
Ayrıca; eğer bu yazımı okur da, düşüncelerime katılırsanız, (hemen şu an) yanınızdaki kişiyle de bunu paylaşabilirsiniz, değil mi?.
……….
Kahvehane köşelerinde atıp tutmak iş değil ki!.. Fedakâr kişi; duman sokağı sardığı zaman, koşan ve komşusunun evini söndürendir…
Herkes cömert olduğunu söyler… Herkes kanaatkâr olduğunu söyler… Herkes tokgözlü olduğunu söyler…
…..
Herkes çalışkan olduğunu söyler… Herkes vefakâr olduğunu söyler… Herkes sebatkâr olduğunu söyler…
…..
Herkes cesur olduğunu söyler… Herkes yiğit olduğunu söyler… Herkes kahraman olduğunu söyler…
…..
Ama gün gelir "külah"lar düşer!..
Gün gelir "arşın"lar yere serilir!..
Ve gün gelir;
O "beklenmeyen, özlenmeyen, istenmeyen" şey, ufka diker sancağını!..
O an işte ona ne; "Gel!..", ne de "Git!.." denebilen zamandır…
İşte o an kendine;
"Kalmak, yoksa kaçmak mı?.."
Sorulacak zamandır!..
"GELECEK" zamanlarda "YAPILACAK" kahramanlıkların, kahve köpüklerinden höpürdetildiği, gün devrilmelerinden birinde; gelecek zaman… ansızın… GELMİŞ ZAMAN oluverir!..
…..
Bütün gözler; bütün kendi CEĞİM’leriyle ve CAĞIM’larıyla gözgöze kalıverir!..
…..
Bütün diller, gelecek zamanların tereyağlı ve kızarmış ekmeğine "yeniden" bal sürmeyi diler!..
…..
Ama gelecek zaman GELMİŞ ZAMANDIR artık!..
Sımsıcaktır ve kızarmıştır!..
Ve önündedir işte;
Tutmanı bekler kendisini, elinin yanacağını bildiğin halde!..
Tutacak mısın?..
Bilsen de elinin yanacağını, uzanacak mısın?..
Yoksa yarın…
Yoksa yarın, bu gününden utanacak mısın?..
Herkes, "herşey" olduğunu iddia edebilir, cânlar;
Sıkıntılar, sivri ve soğuk dağlardan ılık ve yeşil ovalara ininceye kadar!..
Problemler en büyük testtir önümüzde;
Ama, "önce" kendimizi…
Ama, ilk önce kendimizi sınayacağımız!..
Sıkıntılar;
Aynen, bizim, uzunluğumuzun… genişliğimizin… ve ağırlığımızın ölçüldüğü kadar net;
"KİM OLDUĞUMUZU" söyleyen bir ölçü birimidir!..
…..
Sıkıntılar;
Horozları tavuklardan ayırır…
Kurtları çakallardan…
Cesurları korkaklardan…
Erkekleri çocuklardan ayırır!..
Kahvehanelerdeki soba başlarında, çay kokusu ve kaşık şıngırtıları arasında "ne kadar yiğit olduğunu" anlatabilir herkes…
Ama problemler, sıkıntılar, yani önümüzde beliren engeller;
Bir kahve dolusu adam arasından, tutar, ve sadece birkaç KAHRAMANIN KİM OLDUĞUNU meydana çıkarır!..
Anlatabiliyorum değil mi?..
…..
Aslına bakarsanız, kaç kişinin "anladım zannettiğini" biliyorum bu yazıyı!..
Anladığını sananlardan da, gerçekte kaç kişinin "anlamış" olduğunu…
Gerçekten anlayanlardan (sen dahil) kaçının kılı kıpırdıyor şimdi, biliyor musun?.. Bilme, boşver.
Hatta bunlardan, biraz sonra sadece kaçının harekete geçeceğini de bilme?..
Ama bundan bir sonuç çıkar ve böyle olmasının, senin kendi FARKINI gösterebilmen için ne büyük bir fırsat olduğunu idrak et…
Ya da şurdan; "Senin için nedir önemli olan?" penceresinden bakalım isterseniz manzaraya…
Nedir senin için mühim olan? Hangi şehirdeki hangi miskinin dünyayı yaksalar bile umurunda olmadığı mıı, yoksa; senin… Bugün… Elin ve ayağın tutarken… Henüz aklın başında iken ne yapmak istediğin ve ne yapabildiğin mi?..
…..
Efendim?.. Duyamadım!
Bizlerin, insanların kalbinden geçeni bilmediğimize aldanıp, endişe eden mi var;
Elbette, yüce Mevlâ’m herkesin gönlüne göre verecek…
…..
İşte bu kişilere "zaman" şahit olacak… Ben şahit olacağım… Ve kendi niyetleri, kendi yaptıkları, kendi şahitleri olacak..
…..
Şimdiii, hadi bil bakalım, şimdi neye geldi sıra?..
Şuna:
Bu yazının altına "KENDİ İMZANI" atacaksın…
Ve; "Önümüzdeki bu sıkıntıyı atlamak için acaba ben ne yapmalıyım" diye soracaksın!..
Öyle, değil mi?..
…………………….
NOT:
"Tebük Seferi’nin ne demek olduğunu bilen var mı aranızda?.. İyi!.. Eğer fikrim değişmezse, yarın çok ilginç şeyler okuyacaksınız… Birileri gene "ben biliyorum zaten bu konuları" diyecek; ama, SANKİ BİLMİYORMUŞ GİBİ davrananlar yine, aktarılan YEPYENİ bilgileri öğrenecekler!..
Stop
Muammer Erkul
08 Ocak 2001 Pazartesi