“Bilinmeyen kişi” kim?..
Bir gün açlıktan ölecek hale düşeceksin, diye konuştu dedem… En yakınların dahil, hiç kimsede sana verecek bir lokma bile yiyecek olmayacak; çünkü kendileri senden daha zor durumda olacaklar…
İşte tam o sırada biri çıkagelecek. Leziz yiyecekler ile besleyip seni ölmekten kurtarırken;
“Falanca yerde, falanca zaman birine bir ikramda bulunmuştun. O kişi benim… Küçük sandığın iyiliğin benim için çok büyüktü, onun karşılığını verdim, diyecek… Hadi, şimdi ayağa kalkıp şu yöne doğru yürü ki, kurtulasın!..”
O kişinin, karşıdan gelmekte olan şu yabancı olduğunu bilseydin ona nasıl davranırdın?..
…..
Her şey siliniverdi birden bire, ve sanki kafamın içinde koca bir boşluk oluştu… Önce suratına baktım, sonra sokuldum dedeme. Ve, karşıdan gelen yabancıya dikkat kesildim.
Bu, o muydu acaba?..
Ya o idiyse bu?.. Çünkü bu gelenin o olmaması için hiçbir sebep yoktu ki!..
Devam etti dedem:
– Bir gün, bütün sular çekilecek…
Güneş tam tepede kaynarken, pek çok kişi gibi sen de kendinden geçmek üzere iken bir ihtiyar görünecek… Yaklaşacak ve kendi kabında bulunan serin şerbeti senin dudaklarına dayayıp içmeni isteyecek…
O kişinin, duvar kenarında dinlenen şu çaresiz ihtiyar olduğunu bilsen ve bundan da emin olsan ona nasıl davranırdın?..
– Anlıyorum galiba söylemeye çalıştığını, ama dede ya o gelen yabancı Türk değilse?
– Aç mide ırk tanımaz evladım…
– Peki ya Müslüman değilse?..
– Oğlum, her kulu yaratan birdir!
…..
– Peki ya birinin kötülük yaptığını bilsem?..
– Birinin birilerine kötülük yapması, ona da senin kötülük yapmanı meşru kılmaz!..
…..
Yani oğlum, dinle beni!..
Bir gün gelecek; seni, belki bir iyiliğin… Kim olduğunu bilmediğin birinden aldığın bir dua kurtaracak…
O gün gelmeden şansını çoğalt!..
İyilik yap insanlara, dualarını al; ki çâresizlik gününde yardım umabilesin…
Yüzler yerde sürünürken dualar ayakta durur ve dualar ellerden tutar ve dualar kaldırır insanları…
Anla bunu ve anlat insanlara.
– Anladım dedeciğim. Peki yabancılar kadar evdekiler de dahil mi buna?..
– Hiç dahil olmaz olur mu oğuul?..
Evindekine hayrı dokunmayandan dışardakiler iyilik bekler mi; evindekilerden dua alamayan, dışarıdakilerden hayır dua alabilir mi?..
——————————————————
Zafer türküsü
Yaşamaz ölümü göze almıyan
Zafer, göz yummadan koşana gider.
Bayrağa kanının alı çalmıyan,
Gözyaşı boşana boşana gider!
Kazanmak istersen sen de zaferi,
Gürleyen sesinle doldur gökleri,
Zafer dedikleri kahraman peri,
Susandan kaçar da coşana gider.
Mithat Cemal Kuntay
—————————————————–
Günde 5 milyon gazete satmak
(… devam)
10-15 sene önce…
Türkiye Gazetesi 1-1.5 milyon basılıp dağıtılmış ve milyonun üzerinde satan ilk gazete olmuştu.
Ama biliyor musunuz, şu son 10-15 sene içinde 10-15 milyon kişi arttı bu ülkenin nüfusu…
Yani “YENİ BİR ÜLKE” daha katıldı ülkemize; hem de her “vatandaşı” bir gazete okumak isteyen…
Ama bir “GAZETE” okumak isteyen.
“İYİ BİR GAZETE” okumak isteyen…
…..
Bir şeyler alırken yanında verilen… Ve hatta alırken, (maalesef) ADINI BİLE BİLMEDİĞİMİZ gazetelerden değil;
İradesi dahilinde; İSTEYEREK ALDIĞI BİR GAZETE okumak isteyen…
10-15 sene önceki “Türkiye fırtınası”nı hatırlamayan bu yeni 10-15 milyon insan bizim gazetemizi henüz bilmiyorsa, gerektiği gibi tanımıyorsa bu onların suçu mudur, düşünün bakalım.
Yoksa, bizim eksikliğimiz mi?..
(… daha çoook devam edecek!)
Stop
Muammer Erkul
12 Haziran 2001 Salı