Reçete [07 Ekim 2005 Cuma]

Yosun yaprağına sarılmış… Veya çiğ balık parçalarıyla süslenmiş, sirkeli pirinç topakçığı çekiyor mu canınız? Hani suşi diyorlar adına…
Aa!.. Hiç mi yemediniz?
Lama haşlaması yemeyi özlediniz mi peki?..
Tadını mı bilmiyorsunuz?
Çekirdek gibi kavrulmuş bir tabak çekirge koysalar önünüze, ne dersiniz?..

Bunları şimdi birileri tavsiye ediyorken birilerine, siz; öylesine, uzaktan mı bakıyorsunuz? Bilemiyor musunuz ne diyeceğinizi?
Halbuki her biri birer gıdadır, lezzettir…
Kimileri de tavşan yememiştir hiç… Geyik yememiştir, pastırma yememiştir, salamura yememiştir, çiroz yememiştir… Keşkek yememiştir… Mıhlama yememiştir… Mırra içmemiştir… Şalgam içmemiştir…
Soru:
Tadını bilmediğin yiyeceği-içeceği, nasıl yedirip içireceksin bana ve hangi kelimelerle tavsiye edeceksin?

Okuma yazma bilmeyen hamallar gibi dahi olsa; yine de, kitap taşımak çok iyi…
Kitap vermek daha güzel çiçek vermekten…
…ve hatta yemek vermekten, daha faydalı…

Yine de sen, bir doktor gibi uzat ki;
…karşındaki, reçete gibi alsın elinden, kitabı…
Önce kendi denemiş ve inanmış bir eczacı gibi vermediğin zaman;
…ecza gibi almazlar senden en faydalı ilacı!..
Herkesten önce, kuyumcunun kendi bilmezse avucunda tuttuğu mücevherin kıymetini; kapısının önünden geçenler nasıl fark edebilsin?..

Kitap vaaar, kitap var… Her birinin arasında dünyalar kadar fark var!
Konuştuğumuz da işte bu zaten; yani kitaplar arasındaki dünyalar kadar fark!

Dua edeceğiniz zaman deyin ki:
“Bana hakiki kitapları bir ilaç gibi sunanların… Veya kitabın hakikatini bir şurup gibi içirenlerin gönülleri hiç kederlenmesin. Bir dert görecekse eğer gözleri; dünyada iken görsün…
…ve geriye, sonraya, hep güzellikler kalsın…”

Bugün, sizin adınıza bir kitap hediye edeceğim birine, ve her birinize göndereceğim kazandığımdan…
Peki siz de bugün bir kitabı ilaç gibi uzattıktan sonra birine;
…bana da gönderecek misiniz sevabından?..
…..
Bizler, bunu yapamıyorsak eğer biribirimize, yapmaya çalışmıyorsak; nasıl kurtulacağız sıradanlıktan?..
Hakikati bulduracak kitaplar yoksa masamızda, arabamızda, çantamızda, en mühimi de kalbimizde;
…kitaplar nasıl ışık olacak, öteki zamanlarda; ve zamanların ötesindeki yollarımız nasıl aydınlanacak?..

Stop
Muammer Erkul
07 Ekim 2005 Cuma

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir