Rüzgâr ve ateş [16 Ocak 2009 Cuma]

Dokunamıyorum sana…
Fakat, sen bana dokunuyorsun!

Dursam durulamayacak, kaçsam kaçılamayacak haldeyim senden!
Üşüyorum…
İçim daha çok savruluyor dışımdan ve dışım içimden fazla savruluyor;
Senden, sana doğru…

Soğuk esen rüzgârlar gibisin şimdi…
İçim üşüyor varlığınla!

Oysa, ne ayaz geceleri ısıtmıştım hayalinle ben!
Kara bir kıştı. Siyah bir paltoya sarılmıştım nehrin üstündeki köprüde. Sen beni, ilk o resmimde görmüştün…
Ben, artık görüldüğümü bilerek;
Sobelenmiş bir çocuk gibi büzüşmüştüm köşeme…
Yastığıma sarılmıştım…

Hani çoğu zaman; karanlıktayken ve yalnızken ve gözleri kapalıyken daha iyi görür ya insan;
Görmek istediklerini!..

Doğu ile batıyı, kuzey ile güneyi, esaret ile hürriyeti, inanmak ile reddi, gece ile gündüzü ayıran nehrin üstündeydik hani, yürüyorduk köprüde…
Sular akıyordu köpüre köpüre, döne dolana…
Çok sular, köprülerin altından; çok insanlar üzerinden geçiyordu köprülerin!
Bize erişen zaman ise uçuyordu ağır kartal kanatlarıyla;
Bizden de ötelere doğru!..

Çay içmiştik, iyi hatırlıyorum nehrin kenarında…
Çay güzel değildi ama gün güzeldi.
Asfaltın iki yanındaki tepelere, yamaçlara, vadilere serilmiş olan gündöndü tarlaları en sarı yüzleriyle gülümsüyordu bana… Sana doğru gelirken…
Halbuki elimde Vadideki Zambak vardı…

Papatyaları hatırlıyorum bir de okula yakın meydanda, bir de fayton yolunu…
Sonra ciğerciyi ve çaycıyı sonra başka çaycıyı, ardından bir başka çaycıyı…

Sonunda, baktım ki; bir kucak ateş gibi, "cozz" diye düştü güneş yemyeşil toprağa… Yazık oldu!..
Bir ova dolusu papatyaya yazık oldu sanırım ilk önce. Sonra aydınlığa yazık oldu, ve sana yazık oldu!..

Ben mi?..
Ben, ateşi kendinde… Fakat zamansız uçmuş bir ateşböceği gibiydim ya o gün…
Zaten sen demiştin ya bana:
"Ateş yâr olduğundan beridir, yangınların adına aşk denmiş!.."
 

Stop
Muammer Erkul
16 Ocak 2009 Cuma

14 yorum

  1. Ateşleri gül bahçesine çeviren de aşk değil midir?Aşktan özge ateş var mıdır seve seve yandığımız?
    Muammer abi.. Çok güzel bir yazıydı yine..

    NUR AKTOPRAK SUMAN

  2. Çok güzel bir yazı olmuş

    Ellerinize sağlık
    🙂

    E.S.

  3. Görmek istediklerimiz gerçek olsa da karanlıkta istediklerimizi görebilmek için sımsıkı yummak zorunda kalmasak gözlerimizi… Ne olur sanki gerçek olsalar artık…

    Çok güzel bir yazı, elinize yüreğinize sağlık…

    EMİNE

  4. Harikasınız ağabeyciğim…
    Yine, çoo..k güzel bir yazıyı paylaştınız bizimle..
    Teşekkürler..
    Binlerle..

    HÜMEYRA

  5. İşte yine yaptın. Yine yüreğinle yüreklerimizin en derin köşelerine değip ısıttın içimizi. (cozz)diye değil de, ateşböceği gibi… Yüreğine sağlık abicim. ÇOK GÜZELDİ…

    ÜMRAN

  6. Her yürek bir ateş değil midir zaten, bazen derinden yanar kimse farketmez önemli olan yanan yürekle yürekleri ısıtmak değil mi?

    RABİA

  7. … Ve yine çok güzel bir yazı, teşekkürler.

    “Çay içmiştik, iyi hatırlıyorum nehrin kenarında…
    Çay güzel değildi ama gün güzeldi.”
    :-)))
    “Coozz” diye papatyaları yakan devrilen çay bardağından düşen çay mıydı? Ruhsuz ben de :-)))

    Papatyalar yanmasın, yazık! Hoş yansalar bile bir sonraki bahar onlar yeniden açacaktır bu durumda esas yazık olan, onları bir bahar boyunca gözlerinde büyütemeyenlere olur…

    KEBİKEC

  8. Dursam durulamayacak, kaçsam kaçılamayacak haldeyim senden!

    Nasıl güzel bir cümledir bu 🙂 ellerine sağlık abi, yine süper olmus:-)

    ESK.HATİCE

  9. Dokunamıyorum sana…
    Fakat, sen bana dokunuyorsun!

    Kaybettiklerimize, gerçek aleme gönderdiklerimize…

    Allah razı olsun canım abim, nasıl da kalplerimize tercümansın, Rabbim Ömrünü uzun ve bereketli eylesin inşallah…

    GELİNCİK

  10. “Soğuk esen rüzgârlar gibisin şimdi…
    İçim üşüyor varlığınla!..”
    Tek kelimeyle SÜPERR…
    Bu yazıyı okuduktan sonra arkadaşım Berrin’le aklımıza Leyla ile Mecnun geldi. Babası Kays’ı, aşkı mucnunluk hali geçsin diye Kabe’ye götürüyor
    oradaki duaları kabul olsun diye. Ama Kays orada, aşkının artması için dua ediyor ya hani…
    Ve diyor ki; herkesin kalbinde benimki gibi biraz hüzün bulunsun, ama benimki gibi olmasın dayanamazlar, diye.
    Ve duası kabul oluyor, onun duası yüzünden
    herkesin kalbindeki biraz acı kalıyor!..

    PERGİN

  11. Hani çoğu zaman; karanlıktayken ve yalnızken ve gözleri kapalıyken daha iyi görür ya insan;
    Görmek istediklerini… Başka daha ne denilebilir kii.. Sevgili kadirşinas Muammer bey yazdıklarınızı takip ediyor beğenerek okuyorum. Allah devamına erdirir inşallah.
    Sevgi ve duam ile…

    BERRİN

  12. Hani çoğu zaman; karanlıktayken ve yalnızken ve gözleri kapalıyken daha iyi görür ya insan;
    Görmek istediklerini!.. Ve bence görmek istemediklerini de…
    Bize erişen zaman ise uçuyordu ağır kartal kanatlarıyla;
    Bizden de ötelere doğru!….
    Biz olmak güzeldir…
    “BİZ olma duygusu bu sitede çok anlamlı yaşanıyor…
    Yazılarınız çok güzel… “Rüzgar ve Ateş”te herkes bir parça kendi hikayesini bulmuştur eminim…
    Benim bulduğum gibi…
    Yorum yazmaya çekiniyordum… Güzel ablam teşvik etti sağolsun…
    Selam ve duam ile…

    BERRİN

  13. Mevlânâ hazretlerinin; “ben rüzgârım sense ateş, seni ben alevlendirdim” sözü geldi aklıma…
    Beni bambaşka yerlere götürdü bu yazı… Rüzgardan esip geçmeyi bir ateş öğrenemiyor sanırım…

    Âaahh mine’n-nâaar (âh, ateşten.. âh ateşin elinden…) diye haykırmamak elde değil…
    Sevgiler:-)

    ZîŞAN

  14. Ne hoş son yorum! İçi hasretten buz tutmuş biri ateşin ta orta yerinde oturuyor aslında. Yanmak ve donmak tezat halbuki! Rüzgâr ateşi söndürür çok zaman ancak en cılız ateşi… Ve yine en büyük yangınlar rüzgârın nefesinden kaynaklanır! Gönlünüze sağlık 🙂

    ELİF

Anonim için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir