Sanatçın yoksa yarının da yok! [05 Temmuz 2013 Cuma]


Bunu anlamayan kalabalıklar “millet” olamaz: 
San’atkârını yetiştiremiyorsan yarınların olmayacak!

Peki yanlış mı? Hayır, eksik. Devamı şöyle: Millet olamayanlar; her an, her istikamete yönelebilecek sürülere benzer ve böyle silik kalabalıklar asla büyük devletler kuramaz…




Keşke bir an evvel idrak etsek medeniyetin ne demek olduğunu. Medenî kelimesi “Medineli” demektir. Yani şehirli, yani uzak kalabalıklardan damıtılmış ve kuşaklar boyu eğitilmiş, süzme insanları anlatır.

San’at, medenî insanların marifetidir.
San’atkâr, medenîler arasından çıkar!



San’at; başındaki tâcı gibidir toplumun.

San’at, kalıcı olandır; eseriyle kalıcı olamayan san’atkâr değildir.
Temsil ettiği toplumun maddi ve manevi zenginliğini, kültür birikimini, estetikte aldığı mesafeyi görebilirsin eserde…
Yarınlarımızın olması için bugünümüzü doğru kullanmamız gerekir. Sanatın her dalı için yatırımlar yapmamız lazım, ciddiye alınmış yatırımlar…
Kumunu elemediğin derelerdeki altınlar, pırlantalar; suyla birlikte akar ve belki de başka ellere geçer.



Dün, sanatçısını yetiştirememiş olanlar, bugün her alanda zorlanıyorlar.

Bu cümleyi her alanda, her zamanda, her zeminde ve yüzlerce biçimde kurmak lazım: Bugünlerde zorlananlar, dünlerde sanatçısını yetiştirmeyi ihmal edenlerdir!
Öyleyse, çare nedir?
Çare, şu cümleyi gözün görebileceği her yere yazarak; aklın, mantığın, kalbin de görebilmesini sağlamaktır:
Sanatçın yoksa yarının da yok!



Ve bu konunun beklemeye tahammülü yoktur. Çünkü o çocuk, henüz kendi parmaklarını keşfettiği zamanda, bakışlarıyla sana söyler potansiyel sanatçı olduğunu… Görebiliyor musun?

Senin ve ülkenin yarınlarını var kılacak sanat, işte bu minik parmakların ucundadır. Okul çağı geç kalınmış bir yaştır.

Stop
Muammer Erkul 
muammer.erkul@tg.com.tr
05 Temmuz 2013 Cuma


 

8 yorum

  1. San’atkarın önemini bugünlerde de anlamıyorsak sanırım hiçbir zaman anlayamayacağız…
    “Bu milletin sanatçısı” olmasalar bile, adının yanında sanatçı yazanların ortalığı nasıl karıştırabildiklerini yaşayarak da görüyoruz.
    Sanatçımız olmadıkça yarınımız da olmayacak, millet de olamayacağız. “Bizim” diye gönül huzuruyla bağrımıza basacağımız, kitlelerin, bilhassa gençlerimizin önüne örnek diye, öncü diye koyacağımız gerçek sanatçılarımız yetişmediği sürece adının yanına sanatçı sıfatını takan “bilmem kimlerin, bilmem nerenin(!)” sanatçıları gençlerimizi de, kabul etmesek de bizleri de peşlerine takıp sürükleyecekler böyle kendi çöplüklerine doğru!
    Hicran Seçkin

  2. Devamı…
    “Bana/bize birşey olmaz, onlar bizi etkileyemez” diye gerinenlere soruyorum: Madem etkilemedi de, niye kızın podyum mankenleriyle yarışır halde? Niye karın “Hürrem takılarının” peşinde? Niye oğlun televizyonda görüp hayret ettiklerinin kılığı ve düşüncesinde? Ve niye hepsinin de dili, o dillerini eşşek arısı sokasıca ekran kirleticilerin dillerinde? Niyeler çok, ama bu kadar zahmete değmezsiniz siz, lazımsa kendiniz getirin devamını! (Cevap veya hareket falan da beklemiyorum, sizin kendinize hayrınız yok ki, buralara gelecek cevabınız olsun! Siz şu sayfada yazılmış satırların haklılığını bütün hücrelerinizle hissettiğiniz, o hücrelerinizin her biri adedince gözle gördüğünüz halde bunu görmezden gelecek kadar yalana aşinasınız, hatta aşıksınız!
    Hicran Seçkin

  3. Devamı…
    Muammer Erkul’un sayısız yazısı, kelamı sizin kılınızı kıpırdatmaya yetmedi ki benim satırlarım sizi dürtmeye yetsin değil mi? Deriniz nasırlaşmış anlaşılan, ama ateş yanıbaşınıza gelince “bu pek derin horulduyor, uyandırmaya kıyamadım. Derisi de pek kalınlaşmış, bunu yakmaya uğraşmayayım bari” demeyecek! O acı ve dönüşsüz uyanışlardan önce uyansanız KEŞKE!.. Sanatın ve sanatçının ÖCÜÜÜ olmadığını, “anlasanız” demiyorum, anlıyorsunuz zaten, “kabul etseniz” KEŞKE!..
    Sanatın o güzelim dallarını da, sanatçıyı da ÖCÜ yapan sizsiniz! Çünkü oraları ÖCÜLERE siz bıraktınız! Sonra da farkına bile varmadan topyekun takıldnız ÖCÜLERİN peşine!)

    “İçerde kimse varsa, bir söz yetişir”di ya abiciğim. “İçerde olmayanlara” bağırdım ben galiba. Senin güzel yazının altına kalabalık olacaksa hiç yayınlamayın.
    Sevgiler, selamlar…
    Hicran Seçkin

  4. Bazı insanlar var ki, on parmaklarında on kara, ağızlarında dil denen bir laçka; böyle meşguliyetleri olanları karalamanın, kınamanın derdindeler. Halbuki kendi evladu ıyalleri de aynı bozuk çarkın artığı. Dışlarında ele güne karşı zoraki tutukları incecik birer kabuk var. İçinde ise “çürük sakızlar”! “Ciklet nesli” bir tek sokağa dökülenlerden ibaret sanılıyor galiba. Kalbinden tutamadıkları için iple urganla zaptetmeye uğraştıkları o dışı kabuklu cikletleri kim çiğnedi ve şişirdi; hiç düşünmüyorlar. Ve destek olmuyorlar madem, hiç değilse o yılan dillerini olsun tutmuyorlar!
    Onun için söz uzadı böyle…
    Hicran Seçkin

  5. Author

    Bu yazıya sadece güncel veya siyasi bir yazı olarak bakmamak lazım.
    Çok önemli bir konudur.
    Dünyada iz bırakmış nice kimseler, uzaydan inmedi!
    Onlar, sadece herkes tv karşısında veya kahvede otururken, artı bir zaman ayıran, belki günde bir saat artı bir şey yapan insanlardır.
    Sadece bu…
    Fakat şaşırtıcı sonuçlar çıkabilir.

    Sanatçı mayası olan çocukları bir an evvel bulmamazı lazım.
    Varsa bildiğiniz, öne çıkarın!
    Kabiliyetlerimizin ziyan olmasından siz de bıkmadınız mı?

    Çok selamlar hepinize
    M:)

  6. Merhaba Muammer Bey.
    Üç-dört yaşlarında bir yeğenim var. Daha çok küçükken bile kalem kullanışı diğer çocuklardan farklıydı. Diğerleri rastgele çizgiler atarken o düzgün ve dikkatli çizmeye çalışıyordu. Hayal gücü de kuvvetli.
    Hiçbir çocuk ziyan olmasa keşke ama bu çocuğun ziyan olmasına gönlümüz hiç razı gelmiyor. Çünkü böyle çocuklar kabiliyetlerini yerinde kullanamayınca zararlı işlere yöneliyorlar maalesef. Kendi çocuklarımda bu acı tecrübeyi yaşadım. Sizin de belirttiğiniz gibi, ileri yaşlarda alışkanlık kazandırmak imkansıza yakın zor oluyor…
    Bir çok çocuğumuz göz göre göre ziyan oldu. Bahsettiğim yeğenimin de onlardan biri olmasını istemiyoruz. Bu yaşta bir çocuğa nasıl davranmalıyız acaba? Bu kabiliyetini ileriki yaşlarında da kullanması için nasıl bir çalışma yaptırmalıyız? Henüz küçük olduğu için çabuk sıkılıyor bir de.
    Muazzez

  7. Author

    Çocuk nerede yaşıyor, kendi ve ailesi hakkında biraz bilgi yazar mısınız bana…
    (aşağıdaki mail adresine)
    Çok selamlar
    M:)

  8. Tamam Muammer Bey. Çok teşekkür ederim ilgilendiğiniz için, bu benim için çok önemli. Sizin ifadenizle “sanatçı mayası” olan çocuklar bu sanatları yapmadıklarında ondan kalan boşluğu başka faydalı işlerle doldurmuyorlar. Onlara bahşedilmiş olan içlerindeki yeteneği kullanamamanın huzursuzluğuyla yanlış iş ve kötü alışkanlıklara dalıyorlar. Veya o yeteneği yanlış yerlerde kullanıyorlar. Hatta bu durumun, hayatlarının her alanındaki başarılarını olumsuz olarak etkilediğini söyleyebilirim size. Bu çocukların bir yanı daima mutsuz ve umutsuz oluyor sanki. Bunlar benim gözlemlediğim şeyler. Eksik veya hatalı şeyler olabilir…
    Tekrar teşekkür ediyorum.

    MUAZZEZ

Muazzez için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir