Sen, inanılmazsın! [23.08.2013]

 


Dünyanın en basit, en anlaşılır hesabını yapacağım size, fakat şu sorunun ardından:
Emeklilik yaşındaki insanlarımız aynı zamanda 500’er de kitap okumuş olsalardı… Şu güzel ülkemiz acaba nasıl bir olgunluk seviyesinde olurdu?
Yahut siz, çevrenizde toplam 500 kitap okumuş kimleri tanıyorsunuz?


Minicik bir soru daha sorayım mı: İsteseniz, bir günde beş sayfa kitap okuyabilir misiniz?
Elbette okursunuz, kaç dakika sürer ki 3-5 sayfa okumak!
Peki bunun bir üstünlük olduğuna inansanız, sonraki gün de 5 sayfa okuyabilir misiniz?

Evet, bunu 3 gün başarabildiyseniz, o önemli insanlardan biri olma potansiyeli sizde var. İnanın bana; 500 kitabı yutmuş o özel kişi sizsiniz! Artık çevreniz sizden saygıyla söz eder ve torunlarınız sizi takdirle anarlar.
Çünkü günde 5 sayfa (ama her gün 5 sayfa) okuyan insan; on günde 50 ve ayda 150 sayfa bitirmiş olur. Boşlukları çıkartılmış ortalama bir kitapta da zaten okunacak 100, en fazla 150 sayfa vardır. Her ay bir kitap bitiren kişi yılda 12, on yılda 120 kitap okumuş olur ki; 55 yaşına ulaşmış bir insanımız ergenlik çağından bu güne, toplam 500 kitabı rafa kaldırmış olur…
Okul ve işyeri kitaplarının haricinde (okumak için okunmuş) 500 kitabı bir an hayal eder misiniz?

Peki bu şahane karizma ile aramızdaki engel nedir?
Bunun cevabı biz’dir, yani vermekten kaçtığımız basit bir karardır!

Şimdi… Ekranlara bakın, kütüphaneleri inceleyin; koca koca isimler göreceksiniz. Bu insanların, hiç kimsenin yapamayacağı işleri başardıkları için orada olduklarını sanacak, fakat yanılacaksınız!
Çünkü onlar, kimsenin yapamayacağını değil, çoğu kimsenin yapabileceği halde “yapmamayı tercih ettiği” basit işleri… Sürekli yapmayı alışkanlık edindikleri için “biri” olmuşlardır…

 
Birine “inanılmaz” diyeceksen, asıl onun “istikametindeki ısrarına” hayran ol!
Kabiliyet eksik değil toplumumuzda; sadece hedefsiziz ve gelişmiyoruz.

Özet olarak:
Sen, zaten “önemli birisin.”
Fakat belki de şu ana kadar, bunun farkında değildin!

Stop

 

 

13 yorum

  1. Author

    Bu yazı hakkında lütfen iyi kötü az çok bir şeyler yazın, diğerlerine örnek olun. Çünkü örnek (misal, timsal, model her ne ise) olmamız lazım, sizin de örnek olmanız lazım…
    Ve lütfen bu yazacaklarınızı fbooka yazdığınız gibi (orada. geride kalıp kaybolmaması için) buraya, sitemize, yazının kendi altına da ayrıca yapıştırın…
    Bu söylediğim şey, (siz pek farkında olmasanız da) asıl size bakan ve sizden daha genç gözler için önemli.
    Hem de çok önemli…
    M:)

  2. Gerçekten inanılmaz, gerçekten çok basit ve fakat netice; harika! 🙂
    Eğer bu yapılabilmiş olsaydı, toplumumuzdaki olgunluk (yahut kalite) çok farklı olurdu gerçekten… Ama her işimizde olduğu gibi, o “basit ama neticesi büyük” tercihi doğru yapmak herkese nasip olmuyor…
    Eveet, neymiş:
    Yaşımız ilerledikçe “çekilmez ihtiyarlar” olmak istemiyorsak, aç veya tok karına farketmez;), günlük beş sayfacık kitap… Hem böylece, yaşlandıkça almak zorunda kaldığımız ilaçların miktarı ve sayısı bile düşer belki de, ha?..
    Gözümüzde büyütüp yapılmaz sandığımız bir güzel alışkanlığı daha, “emme çağındaki bir bebeği besleme maharetiyle”…
    Yahut “dişleri dökülmüş ihtiyara leblebiyi toz halde verme hassasiyetiyle” bizlere kazandıran bu güzeller güzeli yazın için kocamaaan teşekkürler canım abiciğim:) Ellerin de, yüreğin de dert görmesin…

    Hicran Seçkin

  3. 500 oldu mu bilmem ama ablam siyâsi, roman, kişisel gelişim ve daha ne kadar varsa okudu ve hala okuyor. Okumak güzel bunu başaran kişilere gıpta ile bakıyorum, evet ben de seviyorum okumayı ama akıcı bir üslup ile yazılmış ise 🙂
    Semra Öztop

  4. Ne 55 yaşında 500 kitap mı? Muammer Abi, lütfen bu sayıyı arttıralım. Bence üniversiteyi bitirmiş bir genç diploma töreninde ben 500 kitap okudum diyebilmeli. Bu eğitim dönemleri daha ne zaman ulaşır elimize.
    F.A.

  5. Ailemde kitap okuyan kimse yoktu hatta sülalemde kimseyi kitap okurken görmedim 🙁 böyle yetiştim.
    Sonra ilkokul; öğretmenimiz bilinçli bir eğitmenmiş, okulun kütüphanesine götürüp kitapları evmizde okumamız için çaba gösterir teşvik ederdi yıl 1990 🙂
    Sonra ortaokul, yedi veye sekiz öğretmenimden sadece edebiyat öğretmenimiz hepimize bir roman verip bundan sözlü yapmıştı 🙂
    Sonra lise yine bize emeği geçen yedi sekiz öğretmenden hiç biri kitap sevgisi ,önemini aşılayacak bir çaba içinde olmadı.
    Şimdi yaşım, işim ve hayat (zamanında edinilmemiş bir alışkanlık için) günde sadece 2 belki 4 sayfa okumamama müsaade ediyor o da evle iş arasındaki kalabalık bir servis minibüsünde.
    Bunu neden mi yazdım?..
    Okuyan bir öğretmene veya ebeveyne örnek olur diye 🙂
    Saygılar herkese…

    Hülya Arkoç

  6. :=)
    Kitap okumak…
    Bu yazıyı okuduktan sonra her daim sırt çantamda bulunan kitap geldi hatırıma. Ama sadece sırtıma yük olan 🙂

    Bu yazıyla aklıma çok sevdiğim canım Abim sevginin tarifi yazarımızın dedesi ile olan hatıralarına yer verdiği bir yazı geldi hatırıma “kitap okumanın kibri nasıl yok ettiği” hakkındaki incelik…
    (Yâd etmişken Dedemize fatihalar dualar olsun. Bize kadar gelen nasihatleri gösterdiği doğru yol Rabbimizin gani gani rahmetine vesile olsun)

    Aklıma bir de hedef koymanın önemi geldi bu yazıyla.
    İşinde evinde her varmak istediğin nokta için bir hedef koymak ve bunları adımlara bölmek…
    Söylemek yetmiyor elbet.

    Bu yazı bana “her gün en az 10 sayfa okumadan uyumayacağım” yazdırttı.
    Benim hep isteğim her yıl o seneki yaşımın sayısı kadar kitap okuyabilmekti…
    Ben çıktım yola:)
    Haydi diyenlerden Allahü teala razı olsun

    Mustafa Metin Tamer

  7. Bir de sitede yazdığınız konuları çok beğeniyorum. Hem birbirinden farklı hem boş değil. Bir de yorum yazanların yorumları çok hoş yorum yazanlar da boş değil 🙂
    Geç tanıdım sizi ama paylaşımlarınız, zahmetiniz, bizi de faydalandırdığınız için teşekkür ediyorum.
    Hülya Arkoç

  8. Bu hesabı askerde fark etmistim. Bu sureklilikle ki arada aksadi ama arada cok daha fazla okudum ve Askerligi bitirdigimde sadece askerde okudugum kitap sayfa olarak yaklasik 10 000 sayfaydi. Bu arada askerde ilk kitabimi yazdim ve ikinci kitabimin da bir kismini …bu hesap gercekten cok güzel. Ben de herkese tavsiye ederim.

    FAZLI KIRKBİR

  9. “Peki bunun bir üstünlük olduğuna inansanız…”
    “Peki bu şahane karizma ile aramızdaki engel nedir?”

    Yazıda geçen bu cümleler, muhtemelen iyi şeylere işaret ediyor.
    Ama yanlış da anlaşılabilirler. Zira; kitaplar, kendini üstün ya da karizmatik göstermek için zaten kullanılıyor.
    Çoğunlukla da karşı cinsi etkilemek için, bazı kişiler kalın kalın kitapları aksesuar olarak yanlarında taşıyorlar.

    Gerçekten kitap okuyanlar; ne karizma ne de üstünlük düşünürler.
    Onlar, öğrenen ve bilenle; öğrenmeyen ve bilmeyen arasındaki farkı bilirler.
    Ve öğrenen ve bilen kişi olduklarına şükrederler.
    Herkes öğrense ne iyi olur, diye düşünürler.
    Herkes aynı heyecanı duysun isterler.
    Evet, öğrenmek-bilmek gerçekten heyecan vericidir!

    Zehra Öner


  10. Neden, herkes öğrenmek ve bilmek istemiyor?
    İnsan, genellikle ihtiyacına ve merakına cevap olan şeylerle ilgileniyor.
    İnsanın gerçekten neye ihtiyacı var?
    Neler, insan için merak edilmeye değer?
    Bu da yetiştirilme şekliyle, yaşamı algılayış biçimiyle, yaşamın gerçek amacını bilip bilmemekle alakalı.
    Kendini bilmek, kendini tanımakla alakalı…

    Bazen, bütün bunları bilenler bile istikrarlı bir şekilde kitap okuyamıyorlar.
    Çünkü oyalanacak öyle çok şey var ki!
    Televizyon, internet, cep telefonu…

    Önceden insanlar; canları sıkıldığı için, bazen yalnızlıktan, zorlanarak da olsa kitap okumaya başlardı.
    Öğrenmenin-bilmenin güzelliğini, faydasını keşfedip bir daha kopamazlardı kitaplardan.

    Zehra Öner


  11. Ayrıca; kitap okurken, sayfa kotası koymak bazen gerici olabilir.
    Kişi, o gün, o kadar okuyamayacağını düşünüp kitabı hiç eline almayabiliyor.
    Benim böyle bir arkadaşım vardı. Belirlediği sayfa kadar okuyamayacağını düşündüğü günler, hiç okumazdı.
    Kota koymak yerine; her gün kitabı eline alıp nerede kalmışsa devamına bakmaya çalışmak daha verimli olabilir.
    İnsan bazen, bir paragraf okur, bazen kitabın yarısını okumadan uyuyamaz.
    Kota şu olmalı: Hayatında kitap olsun, biri bitince öbürüne geç. Hangi kitabı okuyorsan, her gün kitabı eline al ve nerede kalmışsan devamına bak!

    Bu önemli konuyu hatırlattığınız için teşekkürler Muammer Erkul!

    Sevgiler…

    Zehra Öner

  12. Bahsettiğimiz gibi, zaten bilindiği gibi:
    Günümüzde, can sıkıntısının, yalnızlığın giderildiği öyle çok faydasız şey var ki!
    Kitaplarına şahsiyet nazarıyla bakan, oradan okuduğu bir cümlenin etkisiyle, kitabını bağrına basan insanlar ne derece normal görülüyor!

    Hiçbir şey için geç değil.
    Okumaya başlamak için, çevreye örnek olmak için…
    Hiç geç değil!

    Zehra Öner

  13. Kota koymak ya da Zehra hanımın dediği gibi biri bitince diğerine başlamak sureti ile okumaya devam etmek.Bir şekilde bu okuma işini hayatımızın bir parçası yapmamız gerek.Hatırlatma için teşekkür Muammer Bey.
    Ayşe Ş. Demir

Semra Öztop için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir