Sen tutmazsan [03 Şubat 2006 Cuma]

Büyük veya küçük, süslü ya da cilasız bir desti var elinde… Ve yolların üstünde sıraaa sıra çeşmeler…
Her desti, bu çeşmelerden dolacak…
İyi de;
..hangisinden dolacak…
Ve, kim tutacak onları bir kurnanın önüne?..
…..
Çocuklardan bahsediyorum, çocuklardan!

Her kova, bir kuyuya salınacak…
Belki çatlaktır kova, beki yamuktur, belki küçüktür, belki ipi kısadır ve belki, kim bilir ne…
Fakat her kova bir kovadır nihayet, ve her kova salınır bir kuyuya, değil mi?..
…..
Pekiii, hangi kuyuya?

Her şişe, ne doldurulmuşsa onu tutar içinde…
Her saksıda, ekilmiş olan çiçek açar…
Tarlan; serptiğin tohumların adıyla anılır…
Ve her ne yetiştirmiş, ne büyütmüş, ne üretmiş, ne sunmuşsan insanlara; insanlar da seni o isimle çağırır… Kimine “kabakçı”, kimine “karpuzcu” derler… Kimini “elmacı”, kimini “muşmulacı” diye çağırırlar… Kimi “balcı”, kimi “sirkeci” diye isim yapar…
Tuhaf mı?

Çocuklardan bahsediyorduk ya; hadi azıcık genişletelim açıyı…
Herkesin farklı farklıdır çocukları.
Kimi doğurur, kimi yoğurur; kimi çakar, kimi diker; kimi işler, kimi nakışlar; kimi yazar, kimi çizer çocuklarını…
Çünkü işi ve sözü “çocuğudur” insanın. Ve bıraktığı eseri…
…..
İnsanın hayatı;
..evladı gibidir!
Çünkü ondan gelir, çünkü onun izidir…

İster bir insan yavrusu olsun ve isterse bir sayfa mektup veya bir kısa sohbet hatta geçerken verilmiş bir selam, tebessüm;
..işte o senindir, sendendir…
Sen, onunla anılırsın.
…..
Bazıları da yine onunla asılır!..

Çocuklardan bahsediyordum ya hani, çocuklardan…
Büyük veya küçük, süslü ya da cilasız bir desti var elinde… Ve yolların üstünde sıraaa sıra çeşmeler…
Her desti, çeşmelerden dolacak. İyi de, bu çeşmelerin hangisinden dolacak?
Ve, kim tutacak sen tutmazsan onları, bir kurnanın önünde?..
…..
Yoksa, sele mi karışacak mataran?
Yoksa çamurla ve zehirle mi dolacak?
 

Stop
Muammer Erkul
03 Şubat 2006 Cuma 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir